Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Güngörmez Lebibe Hanım...
Anasını babasını küçükken kaybetmiş, teyze elinde büyümüş olan Lebibe, ilk kısmeti geri çevrilmeyip koca eline verildiğinde 15 yaşındaydı. Kiraz dalı boy, kirpikler yanakta, saç topuklarda, kulaklarının pembesinden memelerine, el ve ayaklarının sedef tırnaklarına varınca güzel kızdı fakat değeri, akibet bir gün solup uçacak güzellikten ibaret değildi. Evim demiş, helalim demiş, kocasının hizmetine pervane olmuştu.
Sayfa 73 - Doğan Kitap
KISSADAN HİSSE...
Adam arkadaşı ile konuşuyormuş: "Evlenmiyor musun?" "Şartlarım tutarsa olur..." " Ne istiyorsun ki?" " Güzel olsun, akıllı olsun, dindar olsun, zengin olsun, kültürlü olsun, şefkatli olsun, ciddi olsun, itaatli olsun, bir de espirili olsun..." "Ama abi!" demiş öteki, "Birden fazla evlilik yasak artık!" ...
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
Ayçiçeği güneşe âşık olunca gülmekten kırılmış bütün bitkiler. Güneş gökyüzündeki tahtından bir an bile ayrılmaz. Kudretli ve ulaşılmazdır. Sen kim o kim? Vazgeç bu sevdadan demişler hep bir ağızdan. Ayçiçeği sesini çıkarmamış. Sevdalı gözlerini dikmiş güneşe; bakmış bakmış bakmış. Uzun müddet hiçbir şeyin farkına varmayan güneş, nihayet bir gün, ayçiçeğinin bakışlarını hissetmiş üzerinde. Önce geçici bir heves sanmış, ama zamanla yanıldığını anlamış. Ayçiçeği öyle inatçıymış ki, güneş tahtını nereye taşırsa yılmadan usanmadan o yöne çevirmiş başını. Derken bir öğleden sonra, artık bu takipten bıkan güneş sapsarı gazabıyla kavurmuş ayçiçeğini. Daha simsiyah duman tüterken üzerinde, insanlar akın etmişler olay mahalline. Yaşasın! demiş içlerinden biri. Şimdi ne güzel çitleriz bu aşkı. Aynı gece televizyon karşısında acıklı bir aşk filmine gözyaşı dökerken, çitlemişler ayçiçeklerini.
Tonyukuk, başta Tang Hanedanlığı yönetimi olmak üzere etrafta bulunan Türk kökenli boylar ve kabileler ile başka milletleri çok iyi bilmekte ve tanımaktaydı. Köktürklerin ve ona bağlı diğer Türk dilli boyların Tang Hanedanlığı yönetimine boyun eğdiğini şu cümlelerle çok güzel bir biçimde ifade etmiştir. 1. taş batı yüzü 2. ve 3. satırlar: Türk bodun kanın bulmayın tawgaçda adrıltı kanlantı kanın kodup tawgaçka yana içikdi teŋri ança témiş erinç kan bertim kanımın kodup içikdin içikdök üçün teŋri öl temiş türk bodun ölti alkıntı yok boltı "Köktürk halkı, hanını bulamadığı için Çin'den ayrıldı, han sahibi oldu. (Daha sonra) hanını bırakıp Çin'e yeniden tåbi oldu. (Ebedi) gök şöyle demiş elbette: Han verdim, hanını bırakıp tâbi oldun. Täbi olduğun için (ebedî) gök "öl" demiş elbette. Köktürkler öldü, mahvoldu, yok oldu."
Narkissos’un kendi güzelliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu Simyacı. Bu delikanlı kendi görüntüsüne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. Onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, bu çiçeğe nergis adı verilmiş. Ama kendi yazdığı öyküyü böyle bitirmiyordu Oscar Wilde. Tatlı su gölünün kıyısına gelen orman tanrıçaları Oreas’ların onu bir acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu Oscar Wilde. – Neden ağlıyorsun? diye sormuş Oreas’lar. – Narkissos için ağlıyorum, diye yanıtlamış göl. – Ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman tanrıçaları. Bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen görebilirdin yakından. – Narkissos yakışıklı bir genç miydi? diye sormuş göl. – Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? diye karşılık verdi iyice şaşıran Oreas’lar. Her gün senin kıyılarına gelp sularına bakıyordu! Göl bir süre sessiz kalmış. Sonra şöyle konuşmuş: – Narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmemiştim ben. Narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum. -İşte çok güzel bir hikaye, dedi simyacı.
Başınıza gelebilecek aksiliklerin düşüncesini kafanızdan uzaklaştırın ; en büyük aksilik ölümdür ; ölüm de şerefli olduğu takdirde , en güzel talihtir .Yiğit Romalı komutan Julius Caesar ‘ a , en iyi ölüm hangisidir diye sormuşlar düşünülmeyen ,ani ve beklenmeyen ölüm demiş . Her ne kadar bir kafir , gerçek tanrı bilincinden mahrum biri olarak cevap vermişse de, güzel cevap vermiş; insana mahsus korkulardan sıyrılabilmiş .
Reklam
Güzel hikaye
Bay ve Bayan Smith yargıcın karşısına çıkartılmış. "Bu heriften boşanmak istiyorum" demiş kadın. "Ben de bu cadalozdan kurtulmak istiyorum" diye bağırmış adam. Yargıç: "Kaç çocuğunuz var?" Kadın: "Üç tane.” Yargıç: "Neden bir yıl dahi evli kalıp bir çocuk daha yapmıyorsunuz? O zaman dört çocuğunuz olur, her biriniz iki tanesini alır ve tatmin olursunuz." Adam: "Evet ama ya ikiz olursa?" Kadın: "Hah! Sen mi ikiz doğurtacaksın? Eğer ona güvenseydim, bu üç çocuk bile olmazdı."
şu bizim Akşehirli tonton Nasreddin Hoca'yı j yalnızca bilgili, hazırcevap sanma. Hoca hem cömert hem de yardımsever bilinirmiş yaşadığı çağda. Bu yüzden ona bol bol misafir gelirmiş. Bu güzel ev sahibine gelenler yer içer, yatar kalkar, bir türlü gitmek istemezmiş. İsanoğlu gariptir. Kimi iyiliğe iyilikle karşılık verir, kimisi de iyilik
Sordugun bütün soruların cevabını alacaksın demiş ama önce bu bahçenin en güzel gül dur ve onu bana ver.
Fuzuli çok güzel demiş: "Konuşsam tesiri yok, sussam gönlüm razı değil!."
Reklam
Kim demiş herkes yalniz herkes bir başına diye hiç kimse yalnız değil hiç kimse bir başına değil Allahu Teala varken yalnızlıktan söz edilebilir mi ? Bir Allah'ın varlığı herkese yetmez mi ? Dua edip hissetmeli hem Allahu Teala kulları gibi de sırt donemezki o zaman daha güçlü daha mutlu olmak için dua etmeli
Hayatın reçetesi
Hoca ya "tıp bilir misin?" diye sormuşlar. "Bilirim" demiş, "hem de şöyle ifade ederim. Ayağını sıcak tut, başını serin, kendine bir iş bul, düşünme derin."
İnsanlar her şeye, her şeye başkaldırmalı, diyordu. İnsanlar böyle uyudukça, insanlar böyle zulüm altında inlemeyi kabul ettikçe insanlığın bir sinekten ne farkı olur, insanlar, eğer en küçük bir haksızlığa, bir zulme başkaldırmayı akıl etmezlerse, insanlık bundan böyle daha da beter hale düşecektir. Allah, başkaldır ya kulum, demiş ve insan onun
Sayfa 348Kitabı okudu
Gecesi benden, mehtabı senden Bir bahçesi var ki aşkımızın, Mevsimlerdir dolaşırız, bitmez. Kim demiş ki zamanla gül solar? Bülbül hiç yorulur mu türküden? Dilbersin işte, delikanlıyım. Ne hikmettir bu Yarab, ne güzel! Herhalde yeryüzünde değiliz; Sahiden biz nerdeyiz sevgilim?
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.