Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gençlere Öğütler
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. — Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. — Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
Aynı ülkede yaşadıklarına nasıl inanılır?
“Doğuda açlık varmış” —Biraz havyar alır mısınız? “Hayvanlar ölüyormuş yemsizlikten” —Istakozu beğendiniz mi? “Yakmak için tezek bulamayan” —Hanımefendi, ne kadar güzelsiniz “Açlık ve cehalet bütün hızıyla” —Garson! Bir viski daha “Yoksulluktan çocuğunu terk eden bir anne” —Monşer, ne demiş şair? “Güzel sev, iç bade” “Emekli, dul ve yetim aylıkları” —On bin lira banko “Açıkta kalan öğrencilerin” —Bu dansı bana lütfeder misiniz? “Ekonomik krizin sebepleri” —Restinizi görüyorum “Bir imam, 10 yaşında bir kız çocuğunun” —Ayol, yapma görecekler “Bir an önce kalkınmak için” —Çin! Çin “Hükümetten beklediği ulusun” —Yeni yılınız kutlu olsun!
Reklam
''Akıllı iki kız kardeş varmış, bilgiye açlarmış ve okullarındaki, etraflarından aldıkları bilgi yetersiz olmuş. Yörelerindeki en büyük bilgeye gitmeye, ondan da bilgi almaya karar vermişler. Bilge adam kızların sorduğu bütün soruları bilmiş. Kızlar daha fazla bilgi almak için bir süreliğine daha bilgenin yanında kalmışlar. Ama sonra bilgenin her sordukları soruyu bilmelerinden sıkılmışlar. “Bilgenin dahi bilemeyeceği bir soru bulalım” demiş birisi. Kızlardan biri, bilgenin bile bilemeyeceği bir soru buldum diye sevinmiş. Avucumun içine bir kelebek alacağım “Avucumun içinde bir kelebek var. Canlı mı, ölü mü?” diye bilgeye soracağım, ölü derse kelebeği serbest bırakacağım. Canlı derse, avucumu hafifçe bastıracağım. Kızlardan biri avucu kapalı bilgeye uzatmış ve sormuş: – Avucumun içinde bir kelebek var; bilin bakalım canlı mı, ölü mü? Bilge, kızın gözlerine uzun uzun bakmış ve cevap vermiş: – Senin elinde kızım senin elinde… Hayat akarken; iyi veya kötü, güzel veya çirkin, doğru veya yanlış, mutluluk veya hüzün, avucunuzdaki kelebek gibi senin elinde.''
Ne Güzel Demiş;
"Ucuz olan ne kaldı ki? Her şey ateş pahası. Ucuz olan tek şey dünyanın kahrı; dünyanın kahrını çekmek bedava!"
susuyor, söylemiyor bildiği tek şiiri “güzel olan hiçbir şey hülâsa edilemez” demiş çünkü Valéry.
Sayfa 214 - Tiyo YayıneviKitabı okudu
Reklam
Ne güzel demiş Mevlana: Kısmet etmişse Mevla el getirir, yel getirir, sel getirir; Kısmet etmemişse Mevla el götürür, yel götürür, sel götürür.
Güzel demiş diyen şair, Mesihî: "Kim bilir olbir bahâra kim ölüp kim kala sağ"
GENÇLERE ÖĞÜTLER..
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. — Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. — Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
Ohh... Hayat Sana ve Senin Gibilere Güzel...
- Hiç dertlenir misin? - O da neye? - Yani ya, kederlenir misin? - Bilmem öyle şey, demiş, ben cahilim.
Sayfa 26 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
`Antisayaç`
Ölülerimizi “sık kullanılanlara” ekliyoruz. Ölülerimize ölülerimiz ekliyoruz. Şans eseri yazmıyorsa adımız bir sayaçta Birhan, ben bunu hep “antisayaç” olarak okudum Yani sayılamayan, sayılmasın hiç aman Sahi biz kaç darbeden sonra ölülerimiz oluyoruz. Erkek ve kadın, iki farklı hayvan. Ve kuraldır öldürür hayvanlar âleminde güçlü olan. Mesele bu
Sayfa 36 - Metis
Yaşlı bir adam. Yıllar önce kaybetmiş eşini. Çocukları da evlenmiş, farklı şehirlerde yaşıyorlar. Adam köyde yıllardır yalnız başına bir hayat sürüyor. Tek geçim kaynağı damızlık bir boğa. Evinin üst katında yaşlı adam yaşıyor, alt katı ise ahır olarak kullanıyor. Karlı bir kış günü. Uzun zamandır evde tek başına kalmaktan sıkılan adam arkadaşlarıyla meyhaneye gitmiş. Günlerdir kar altında aç dolaşan bir aslan, yiyecek bulmak için dağdan köye inmiş. Yaşlı adamın evindeki ahıra girmiş ve boğayı yemiş. Kamını iyice doyuran aslan ahırda bir güzel uyumaya başlamış bu ziyafetin üstüne. Gece geç vakit yaşlı adam meyhaneden çakırkeyif dönmüş. Her zaman yaptığı gibi, önce ahıra uğramış. Her yer zifiri karanlık. Boğa zannettiği aslanın sırtını sıvazlamış bir güzel. “Aman sen hep iyi ol. Her şeyim, benim en değerli varlığım” demiş. Üst kata çıkmış, uyumuş. Aslan zaten karnını tok. Sesini çıkarmadan izlemiş adamı. Sonra kendi kendine söylenmiş: “Cahillik de işte böyle bir şey. Benim aslında kim olduğumu bilse, ne gelir okşar ne de yukarıda gönül rahatlığıyla uyuyabilir.”
ŞİİRE NEDEN Hece hece sayıklamalar... Can çekişmeler... Gönül deşmeler... Sesler içinde bir garip rüyalar. Kaç usanmanın sığınağı bilinmez bu delişmen bunalımlar, acı acı yutkunmalar... En güzel çağlarında her gün terfi eden, karanlıklar içinde yürek ısıran yalnızlıklar... Yalnızlık dedin mi, öyle insansızlık türünden yalnızlıklar değil...
Sayfa 94 - KDYKitabı okudu
Güzel demiş yazar; mutlu olmaya cüret etmeli insan!
"Dede?..." dedim, "Bakele ne demek?" Anlattı. "Canım" demekmiş. Ve "Aşkım" ve "Bir Tanem" ve "Her Şeyim" ve "Ömrümün Vârı" ve "Gözümün Nûru" ve "Kalbim" ve daha yüz binlerce güzel söz, ses demekmiş. İlk "Canım" demek istediğinde ar etmiş dedem, "Hanım dese "malım" demiş gibi olur diye korkmuş, "Vesile" dese çok resmi, soğuk. Ama kendinden tarafa bakmasını istiyormuş, onu görmesini, onun içini, yüreğini, sevdasını fark etmesini istiyormuş; anlatacak, dökülecek, gerekirse ağlayacakmış. "Baksana" dese olmaz, "Bak hele..." demiş, devamını getirebilecekmiş gibi. Bakele dönüp bakmış. Dedem bütün söyleyeceklerini unutmuş, öylece kalmış. Beklemiş beklemiş Bakele, gülümsemiş, dedemin elini tutmuş, bakmış ki dedem yutkunup duruyor, "Anladım İbrahim..." demiş. "Anladım... Sen bana Bakele de bundan sonra, ben anlarım senin ne demek istediğini." Aşk, âşık olduğunla yekvücut olmakmış. Öyle dedi dedem.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.