İstanbul'da düşünmek için zaman mı verirler, aman mı verirler, mekân mı verirler? Postaneler var, pastaneler, çayhaneler, meyhaneler var, tımarhaneler var. Daha hangilerini saysam; kesimhaneden gözetimhalneye kadar nice hane var da düşüncehane yok.
İnsanoğlu nerede düşünecek bilmem ki?
Kimi oturarak, kimi ayakta, kimi yatakta derken, cam kırıkları gibi etrafa saçılıyor düşünceler.