Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çevirmen Notu
..Tabi bu anlattığım sahnedeki en şanslı taraf, aynı zamanda en etkili taraf, okur. Okurun iyi olanı seçme ve yaşatma içgüdüsü olmasaydı, hangi edebiyatçı ne telkin ederse etsin, şişirsin ya da karalasın, Jane Austen 200 sene sonra burada olmazdı. Bu örnek, roman-okur ilişkisinin, arada hiçbir başka ihtiyaç olmadan, sadece ikisinin birbirini yaratma ve yaşatma ortaklığının harikulade bir örneği olması bakımından da önemli. Okur için bir şey ifade etmek: Her romanın böyle bir mecburiyeti var. Gurur ve Önyargı, okur için hayati şeyler ifade eden, zamanın üstesinden gelmiş, kalbin gücüne ve ölümsüzlüğüne ait az sayıdaki romandan biridir…
"Bizim toplumcu gerçekçiler, olursa bir iki çeviri romandan, olmazsa "bu işi bilenlerden" bazı dayanak noktaları edinip "şavullama" bir toplumcu gerçekçilik yapmışlardır: Biraz naturalisme, biraz yazık oldu köy enstitülerine edebiyatı, bol bol yoksullukçuluk (misérabilisme), yeteri kadar folklor, kafamıza vura vura biri yer biri bakar gerçekçiliği!"
Reklam
Hangi güzel hikayede baş karakter risk almadı?
Söze nereden başlasam! Şiirden mi, romandan mı, siyasal yazılardan mı?... '' Z ehir l i karanfiller büyüttüm / dargınlığımın saksılannda'' diye başlıyor bir şiiri. Sözü buradan alıp "Kanlı bir karanlıktı gördüğüm / ben mi çok geniştim dünya mı çok dardı / nasıl yaprak yaprak açılıyordu / vahşi bir bitki gibi keder" deyişindeki hüznü damıtıp buradan mı konuya girseydim. Yoksa "Faşizmin Ayak Sesler i " kitabında topladığı kimi yazılarında çizilen siyasal doğrultuyu mu ele alsaydım? "Elsiz ayaksız bir yeşil yılan / yaptıklannı yıkıyorlar. Mustafa Kemal" dizesinden "Hangi Atatür k " kitabına uzanıp "Bence Mustafa Kemal Paşa, iktidann yapısal niteliğini değiştirdiği için önemli bir devrimcidir . Mazlum milletlere karşı azgın saldırganlığını sürdüren emperyalizmle boğuştuğu için de yaman bir Üçüncü Dünya lideridir" yargısı üzerine, dünden bugüne, bugünden yarına ulaşan siyasal söyleşi mi yapsam? Evet, nasıl başlasam söze?
Sayfa 15 - 30 ekım 2000Kitabı okudu
Tabii, bu anlattığım sahnedeki en şanslı taraf, aynı zamanda en etkili taraf, okur. Okurun iyi olanı seçme ve yaşatma içgüdüsü olmasaydı, hangi edebiyatçı ne telkin ederse etsin, şişirsin ya da karalasın, Jane Austen iki yüz sene sonra hala burada olmazdı. Bu örnek, roman - okur ilişkisinin, arada hiçbir başka ihtiyaç olmadan, sadece ikisinin birbirini yaratma ve yaşatma ortaklığının harikulade bir örneği olması bakımından da önemli. Okur için bir şey ifade etmek: her romanın böyle bir mecburiyeti var. Gurur ve Önyargı okur için hayati şeyler ifade eden, zamanın üstesinden gelmiş, kalbin gücüne ve ölümsüzlüğüne ait az sayıdaki romandan biridir. Hamdi Koç
Sayfa -1 - İş Bankası Kültür Yayınları
" Hangi hayat tamamlanabilmiş ki benim buradaki hikâyeleri tamamlamamı bekliyorsunuz benden? Öldüğünüzde, hikayeniz tamamlanmış değil, birden bire yarıda kesilmiş olacak. Hayatınızdaki hikayelerin her biri eksik kalmış olacak. " Yapılacak şeyler" listeniz, hatta alış veriş listeniz siz öldüğünüzde yine orada duruyor olacağına göre, hayatın kendisi kendiliğinden bu kadar eksik, bu kadar natamamken, bir roman neden tamamlasın o hayatları? Tam olan bir şey varsa eğer, bu dünyaya ait değildir o. Hayatın yapamadığını neden romandan bekliyorsunuz?"
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
Bazen kopuk kopuk sahneler, dekoru, sözleri, kişileri ışık çakımında belirir, sonra yiterdi. Sonra tekrar belirirdi.Bu sahnelerin hangi romandan çıkıp geldiğini, hangi kitapta, hangi sayfada geçtiğini, belleğime ne zaman işlendiklerini kestiremiyordum.
"Prenses sarı rengi seviyordu; başlığının üzerinde bile parlak sarı renkte kurdeleler vardı."..Benim prensesimse,romandan bağımsız gerçek prensesim;fıstık yeşilini çok sever,benim hangi rengi sevdiğimin pek de bir önemi yok onun o gün üstünde hangi renk varsa onu severim.️
Sayfa 116Kitabı okudu
"Ve sizin favori Floyd albümünüz hangisidir, Bayan Zhi?" "Animals," dedi Winter, hiç duraksamadan. "Ve bu albüm hangi klasik romandan esinlenmiştir?" Müzik konusunda bilmediği bir detaya rastlamış olmaktan ötürü şaşıran Winter gözlerini kırpıştırdı. "Bilen var mı? Kimse yok mu? Bay Bueller?" Bu film referansından dolayı birkaç kıkırdama alan Laszhlo, bilgi kıvılcımı arayarak sınıfa baktı. Karşısında bir sürü boş boş bakan yüz vardı; bakışları her zamanki yedek oyuncusuna gelene kadar elbette. "Bay Cohen. Bayan Zhi'yi aydınlatmak ister misiniz?" Elijah Cohen, sandalyesine biraz daha gömüldü. Onun aşırı utangaçlığı Laszlo'ya acı veriyordu. Tüm öğrenciler içinde Elijah en etkileyici olandı. O sıkıntılı çocuk bir gün-kendi inanmasa da- milyoner olacaktı. "G-G-George Orwell'ın Hayvanlar Çiftliği'nden esinlenmişti." "Çok iyi. Lütfen açıklar mısınız?" Kızaran Elijah, bakışlarını önüne indirdi ve tahta sırasının üzerine kazınmış şekillere bakarak hızlı hızlı konuştu. "Yani kitapta olduğu g-g-gibi, insanlık da hayvanlarla simgeleniyor. Albümde geçen üç tip hayvan var: Köpekler, domuzlar ve koyunlar. Köpekler açgözlü işadamlarını, domuzlar yozlaşmış politikacıları ve koyunlar da kalan herkesi, geriden gelenleri simgeliyor."
Varoşların Budası adlı romandan
Romanın yarı Hintli yarı İngiliz kahramanı Karim Amir, aktivist sevgilisi Jamila tarafından şöyle azarlanır: “Gerçek dünyadan uzaklaşıyorsun.” “Hangi gerçek dünya? Gerçek dünya diye bir şey var mı ki?”
Reklam
Mihrimah Sultan ve Mimar Sinan üzerine..
(bu aşk iddiası) bir hayal mahsulüdür. Yakın zamanda yazılan bir romandan çıkmıştır. Bu hususta tarihi bir bilgi, hatta dedikodu bile yoktur. Orduda istihkâm zâbiti olan elli yaşında evli barklı Mimar Sinan'ın, sultanı görüp beğenmesi olacak iş değildir. Kaldı ki hanedan hanımlarının sefere götürülmesi vâki değildir. Üstelik sultanın doğum yılı bile belli değildir, nerede kaldı ayı ve günü belli olsun.
ÖNSÖZ Bizde nedense pek önemsenmeyen biyografi, Batı’da belki de romandan sonra en çok okunan türdür. Özellikle ikinci büyük savaştan sonra büyük ilgi görmeye başlayan bu türün bazılan Türkçe’ye de çevrilen benzersiz örnekleri vardır; mesela Stefan Zweig'ın biyografileri. Aslında köklü bir biyografi geleneğine sahibiz; birkaç sabırlı ve titiz
John Barth'ın Lunaparkta Kayıp adlı romanının ortalarında şu pasaj yer alır: Okuyucu! Seni uygunsuz dik kafalı, basmakalıplığa yönlendirilmiş alçak! Hitap ettiğim sensin, bu korkunç derecede kötü romandan kendisine seslendiğim başka kim olabilir ki? İşte beni buraya kadar okudun. Hatta çok fazla bile okudun. Hangi isteğe bağlı güdü için? Neden bir sinemaya gitmiyor, televizyon seyretmiyor, bir duvara bakmıyorsun? . . .
"Ve sizin favori Floyd albümünüz hangisidir, Bayan Zhi?" "Animals," dedi Winter, hiç duraksamadan. "Ve bu albüm hangi klasik romandan esinlenmiştir?" Müzik konusunda bilmediği bir detaya rastlamış olmaktan örü rü şaşıran Winter gözlerini kırpıştırdı. "Bay Cohen. Bayan Zhi'yi aydınlatmak ister misiniz?" "G-G-George Orwell'in Hayvanlar Çiftliği'nden esinlenmişti. "Yani kitapta olduğu g-g-gibi, insanlık da hayvanlarla singleniyor. Albümde geçen üç tip hayvan var: Köpekler, domuzlar ve koyunlar. Köpekler açgözlü işadamlarını, domuzlar yozlaşmuş politikacıları ve koyunlar da kalan herkesi, geriden gelenleri simgeliyor."
Sayfa 179 - #PinkFloydDiariesKitabı okudu
"Animals," albümü hangi romandan esinlenmiştir? " George Orwell'in Hayvanlar çiftliği'nden esinlenmişti. Yani kitapta olduğu gibi,insanlık da hayvanlarla simgeleniyor. Köpekler açgözlü işadamlarını, domuzlar yozlaşmış politikacıları, koyunlar da kalan herkesi ,geriden gelenleri simgeliyor."
Sayfa 163Kitabı okudu
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.