Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Söze nereden başlasam! Şiirden mi, romandan mı, siyasal yazılardan mı?... '' Z ehir l i karanfiller büyüttüm / dargınlığımın saksılannda'' diye başlıyor bir şiiri. Sözü buradan alıp "Kanlı bir karanlıktı gördüğüm / ben mi çok geniştim dünya mı çok dardı / nasıl yaprak yaprak açılıyordu / vahşi bir bitki gibi keder" deyişindeki hüznü damıtıp buradan mı konuya girseydim. Yoksa "Faşizmin Ayak Sesler i " kitabında topladığı kimi yazılarında çizilen siyasal doğrultuyu mu ele alsaydım? "Elsiz ayaksız bir yeşil yılan / yaptıklannı yıkıyorlar. Mustafa Kemal" dizesinden "Hangi Atatür k " kitabına uzanıp "Bence Mustafa Kemal Paşa, iktidann yapısal niteliğini değiştirdiği için önemli bir devrimcidir . Mazlum milletlere karşı azgın saldırganlığını sürdüren emperyalizmle boğuştuğu için de yaman bir Üçüncü Dünya lideridir" yargısı üzerine, dünden bugüne, bugünden yarına ulaşan siyasal söyleşi mi yapsam? Evet, nasıl başlasam söze?
Sayfa 15 - 30 ekım 2000Kitabı okudu
Broch, bu sorgulamaya aslında romandan önce başlamıştı. 1935 yılında kaleme aldığı "Vergilius'un Dönüşü” başlıklı uzun hikâye, bir anlamda Vergilius'un Ölümü romanının uvertürüdür ve yazar, bu hikâyede sanatçının kitle ve tarih karşısındaki sorumluluğunu şöyle tasvir etmiştir: Neden böyle olmuştu? Kimin için çalışmıştı Vergilius?
Ahmet CemalKitabı okudu
Reklam
Çevirmen Notu
..Tabi bu anlattığım sahnedeki en şanslı taraf, aynı zamanda en etkili taraf, okur. Okurun iyi olanı seçme ve yaşatma içgüdüsü olmasaydı, hangi edebiyatçı ne telkin ederse etsin, şişirsin ya da karalasın, Jane Austen 200 sene sonra burada olmazdı. Bu örnek, roman-okur ilişkisinin, arada hiçbir başka ihtiyaç olmadan, sadece ikisinin birbirini yaratma ve yaşatma ortaklığının harikulade bir örneği olması bakımından da önemli. Okur için bir şey ifade etmek: Her romanın böyle bir mecburiyeti var. Gurur ve Önyargı, okur için hayati şeyler ifade eden, zamanın üstesinden gelmiş, kalbin gücüne ve ölümsüzlüğüne ait az sayıdaki romandan biridir…
Tabii, bu anlattığım sahnedeki en şanslı taraf, aynı zamanda en etkili taraf, okur. Okurun iyi olanı seçme ve yaşatma içgüdüsü olmasaydı, hangi edebiyatçı ne telkin ederse etsin, şişirsin ya da karalasın, Jane Austen iki yüz sene sonra hala burada olmazdı. Bu örnek, roman - okur ilişkisinin, arada hiçbir başka ihtiyaç olmadan, sadece ikisinin birbirini yaratma ve yaşatma ortaklığının harikulade bir örneği olması bakımından da önemli. Okur için bir şey ifade etmek: her romanın böyle bir mecburiyeti var. Gurur ve Önyargı okur için hayati şeyler ifade eden, zamanın üstesinden gelmiş, kalbin gücüne ve ölümsüzlüğüne ait az sayıdaki romandan biridir. Hamdi Koç
Sayfa -1 - İş Bankası Kültür Yayınları
Türkiye Sinemasında Karlı Bir Doruk: ‘Ağrı Dağı Efsanesi’
Yönetmen: Memduh Ün Senaryo: Lütfi Akad, Duygu Sağıroğlu, Memduh Ün Görüntü Yön: Gani Turanlı Sanat Yön: Duygu Sağıroğlu, Güven Öktem Müzik: Yalçın Tura Oyuncular: Hakan Balamir, Fatma Girik, Hayati Hamzaoğlu, Yavuz Selekman, Reha Yurdakul, Hüseyin Peyda, İhsan Yüce, Nuran Aksoy, Coşkun Göğen, Hikmet Taşdemir, Atıf Kaptan Yapımcı: Memduh
Reklam
‘Açlık Oyunları’nın Politik Psikolojisi
‘Açlık Oyunları’ndaki (Hunger Games, 2012, 2013, 2014) devrim selamı (üç parmaklı selam), bugün Tayland’da askeri yönetimine karşı direnen gençlerin simgesi olmuş durumda. Kamusal alanda bu selamı vermek, gözaltı nedeni olabiliyor (Bangkok Post, 2014). Tayland’da ‘Açlık Oyunları’nın kimi gösterimleri siyasal nedenlerle iptal edilmiş durumda (the
"Ve sizin favori Floyd albümünüz hangisidir, Bayan Zhi?" "Animals," dedi Winter, hiç duraksamadan. "Ve bu albüm hangi klasik romandan esinlenmiştir?" Müzik konusunda bilmediği bir detaya rastlamış olmaktan örü rü şaşıran Winter gözlerini kırpıştırdı. "Bay Cohen. Bayan Zhi'yi aydınlatmak ister misiniz?" "G-G-George Orwell'in Hayvanlar Çiftliği'nden esinlenmişti. "Yani kitapta olduğu g-g-gibi, insanlık da hayvanlarla singleniyor. Albümde geçen üç tip hayvan var: Köpekler, domuzlar ve koyunlar. Köpekler açgözlü işadamlarını, domuzlar yozlaşmuş politikacıları ve koyunlar da kalan herkesi, geriden gelenleri simgeliyor."
Sayfa 179 - #PinkFloydDiariesKitabı okudu
Mihrimah Sultan ve Mimar Sinan üzerine..
(bu aşk iddiası) bir hayal mahsulüdür. Yakın zamanda yazılan bir romandan çıkmıştır. Bu hususta tarihi bir bilgi, hatta dedikodu bile yoktur. Orduda istihkâm zâbiti olan elli yaşında evli barklı Mimar Sinan'ın, sultanı görüp beğenmesi olacak iş değildir. Kaldı ki hanedan hanımlarının sefere götürülmesi vâki değildir. Üstelik sultanın doğum yılı bile belli değildir, nerede kaldı ayı ve günü belli olsun.
"Prenses sarı rengi seviyordu; başlığının üzerinde bile parlak sarı renkte kurdeleler vardı."..Benim prensesimse,romandan bağımsız gerçek prensesim;fıstık yeşilini çok sever,benim hangi rengi sevdiğimin pek de bir önemi yok onun o gün üstünde hangi renk varsa onu severim.️
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
"Bizim toplumcu gerçekçiler, olursa bir iki çeviri romandan, olmazsa "bu işi bilenlerden" bazı dayanak noktaları edinip "şavullama" bir toplumcu gerçekçilik yapmışlardır: Biraz naturalisme, biraz yazık oldu köy enstitülerine edebiyatı, bol bol yoksullukçuluk (misérabilisme), yeteri kadar folklor, kafamıza vura vura biri yer biri bakar gerçekçiliği!"
Piro
Seley yanımda olmasına rağmen, buzdan yüreğimin bir yerine kor gibi düşmüştü. Piro’nun bir cümlesi tuvalin üzerinde kendine beden arayan boya gibiydi. “Güzellik ne kadar kuvvetliyse, aşk o denli güçlüdür.” Peki güzelliğin ölçütü neydi, kimin metresiyle ya da derecesiyle ölçülecekti? Hele evrende gölgeden ibaret olan güzelliğin terazisi bile gölgeden yapılmışsa, gölgeden ibaret göstergeyi hangi mahir göz okuyacaktı? Öğrenci; öğretmenin aynadaki yansımasıdır. Aynada ki görüntüde bozukluk varsa, aynayı kırmak anlamsızdır. Anlamak, benim anlattıklarım değildir, sende kayıtlı olan bilgi ve deneyimlerle orantılıdır. Benim anlattığım şey ile senin anladığın şey aynı değildir. Sen kabının doldurduğu kadarını alabilirsin, kabındakileri ise kendi yaşanmışlıklarınla mayalarsın. Bu maya sonucunda dönüşen şey senin anladıklarındır. Anladığın her şeyde sadece sen vardın, ben değil anla artık. Piro/Romandan alinti
Remzi AydinKitabı okudu
John Barth'ın Lunaparkta Kayıp adlı romanının ortalarında şu pasaj yer alır: Okuyucu! Seni uygunsuz dik kafalı, basmakalıplığa yönlendirilmiş alçak! Hitap ettiğim sensin, bu korkunç derecede kötü romandan kendisine seslendiğim başka kim olabilir ki? İşte beni buraya kadar okudun. Hatta çok fazla bile okudun. Hangi isteğe bağlı güdü için? Neden bir sinemaya gitmiyor, televizyon seyretmiyor, bir duvara bakmıyorsun? . . .
Bazen kopuk kopuk sahneler, dekoru, sözleri, kişileri ışık çakımında belirir, sonra yiterdi. Sonra tekrar belirirdi.Bu sahnelerin hangi romandan çıkıp geldiğini, hangi kitapta, hangi sayfada geçtiğini, belleğime ne zaman işlendiklerini kestiremiyordum.
Okurun iyi olanı seçme ve yaşatma içgüdüsü olmasaydı, hangi edebiyatçı ne telkin ederse etsin, şişirsin ya da karalasın, Jane Austen iki yüz sene sonra hâlâ burada olmazdı. Bu örnek, roman-okur ilişkisinin, arada hiçbir başka ihtiyaç olmadan, sadece ikisinin birbirini yaratma ve yaşatma ortaklığının harikulade bir örneği olması bakımından da önemli. Okur için bir şey ifade etmek: Her romanın böyle bir mecburiyeti var. Gurur ve Önyargı okur için hayati şeyler ifade eden, zamanın üstesinden gelmiş, kalbin gücüne ve ölümsüzlüğüne ait az sayıdaki romandan biridir.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / SunuşKitabı okudu
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.