" Nahid Sırrı, Balzac'ın 'Roman, büyük tarihsel figürlerin görülüşüne ancak ikinci derecede karakterler olarak katlanır' sözünün bilincindedir."
Fethi Naci'nin
Yazıma çevirmen Nihal Yalaza Taluy'u övmekle başlamak istiyorum. Kendisinden daha önceden de çeviriler okumuş olmama rağmen, dikkat etmemiştim, bu kez daha dikkatli okudum ve harikulade bir okuma süreci oldu. Yayınevinin benim için önemi olmasa da İş Bankası'nın böyle değerli çevirmenlerle iyi işler çıkardığını da es geçmemem gerekir.
Resmi bir işlem için memure hemcinsine, “Mesleğiniz nedir hanımefendi?” diye sordu. O da, “Anneyim ve ev hanımıyım!” diye cevap verdi.
“Bunlar meslek değildir bayan, hakiki mesleğiniz yok mu?”
“Annelik en hakiki, en büyük, en mukaddes meslektir yavrum!” “Nasıl yani?” “Anaokulunda çalışan bir bayanın mesleği nedir?” “Anaokulu öğretmeni!”
“İşte
Kitabın isminde biraz mübalağa yapılmış olsa da tam olarak konusu bu. Kadın Doğum uzmanı bir doktorun otobiyografi tadında mesleğe başlamasından, emekliliğine kadar yaşadığı, şahit olduğu insan halleri ve sağlık sektörünü anlatıyor.
Bu sizin bir çırpıda okuyabileceğiniz bir kitap değil. Sayfa sayısından veya yazarın dilinden dolayı değil,vicdanı
Dün bir tane haber programından kesit olan video dinliyorum. Konu şu: "Bir tane hanım gazeteci Menzil köyüne gitmiş ve orada bir takım müşahedelerde bulunmuş, onları anlatıyor." Öyle bir anlatıyor ki; "Zannedersiniz bir uzaylı dünyaya gelmiş ve Menzil köyüne gitmiş." Yapılan her şeyi öyle acayip ve ilginç bir şeymiş gibi aktarıyor ki; "Zannedersiniz bu milletin evladı hiç olmamış, ilk defa İslam'la tanışmış." Hani kötü bir müşahededen bahsetmiyor ama kendisine her şey ilginç geliyor. Bir ara: "Aman Tanrım, namaz diye bir şey kılıp alınlarını yere sürdüler, nasıl korktum bu insanlar beni kesin yerler." demelerini de beklemedim değil.
Benim diyeceğim iki çift laf var bunlara ve avanelerine: Ulan oğlum siz hangi milletin evladısınız? Hani kültür olarakta mı hiç tarikat, tasavvuf, sarık, sakal, çarşaf vs. diye bir şey lügatinizde yok? Mustafa Kemal'e kadar bunların hepsi bizim olan şeylerdi de bu zat gelince yok oldu da sizin beyninizden nasıl bu kadar kazındı? Ne yaptınız bu kadar milletinizden uzak kaldınız? Vallahi Evanjelist ayinlerine katılsanız kendinizi orada huzurlu hissedecek gibi anlatıyorsunuz da üzüyorsunuz...
Neyse, dilerim bazılarınız da Rufai dergahına gitsin de, götünüzden şişlesinler sizleri de havanız az insin. Nedir ulan bu sığırlık?
Hızlıca sizlere kitaptan bahsetmek istiyorum. Öncelikle kitabın dili ağır, yani akademik. Necati Bey, Amazonlardan başlayıp, Osmanlı Devleti'nin ilk yıllarına kadar olan süre içerisinde Türk kadınlarını anlatmış. Türk kadınlarının mitolojideki, edebiyattaki, devlet içerisindeki ve ailedeki önemli rolleri üzerinde durmuş. Tabi Türk kadınlarını
"SONSUZA DEK SEVDİKLERİNİZ
SONSUZA DEK SİZİNDİR."
BİR SELİN VARDI VE BENİM İÇİN HEP VAR OLACAK.
Bir kitabı okumak acı verir mi insana? Evet verir hem de öyle acı verir ki...
Yüreğiniz bir annenin evladını adım adım kaybetmesini kaldırabilecekse okuyabilirsiniz. Benim okuma sebebim biraz daha farklıydı. Bazı şeyleri biraz daha iyi
Sofrayı topluyor aslında...
Hatta bir akşam kardeşimin kocası ve babam onu sofrayı toplarken görmüşlerdi de, anneme,
“Senin kız gönlüne göre bir hanım evladı bulmuş işte” demişlerdi...
Bir sofrayı toplamakla hanım evladı olunur mu?
Daha önce pek çok kitabını okumuş olduğum Sabahattin Ali'yi şimdi eskisinden çok daha iyi tanıyor ve seviyorum. Onun ince ruhunu, kalbinin iyiliğini, yazarlığının ve yazdıklarının ehemmiyetini şimdi çok daha iyi idrak etmiş bulunuyorum.
Aliye Hanım ne kadar şanslı bir kadınmış ki böylesine hassas, böylesine kibar, böylesine düşünceli bir adamla evlenmek kendisine nasib olmuş. Sevdiği adam tarafından sevilmek, sevildiğini hissedebilmek ne kadar mutluluk verici olsa gerek. Bu sebeple Aliye Hanım'a çok imrendim.
Canım Flizcik de ne kadar şanslı bir çocukmuş ki Sabahattin Ali gibi bir babanın evladı olmuş. Babasının Filiz için "Ruhum" demesi de çok hoş.
Okuduğum her satırda içim yumuşadı ve genişledi. İyi ki okumuşum... Aliye Hanım'ın eşi olarak, Filiz'in babası olarak, pek çok edebi eserin yazarı olarak ve her şeyden önce bir insan olarak çok sevdim seni Sevgili Sabahattin Ali.
Okumak düşüncesi olan her okura şiddetle tavsiye ederim.
E-book olarak okumak İsterseniz.
drive.google.com/file/d/1upa9t7o...
Her son yeni bir başlangıca gebedir. Bitmek; kimine göre bir son, başkasına göre yeniden doğuştur. Her şeyin sonu olduğu gibi bununda bir sonu vardır. Geç olsa da öğrendim artık. Şimdi baktığımda geride ne bırakabiliyorum ve siz
Şayet erkek ağlamaya ve gözyaşı dökmeye başlarsa insanlar ona, "Bir kadın gibi ağlama, bir kadın gibi zırlama; hanım evladı olma" der. Bu saçmalıktır çünkü erkeğin de kadın gibi gözyaşı bezleri vardır. Doğa onun ağlamasını ve gözyaşı dökmesini istememiş olsaydı, o zaman hiç gözyaşı bezleri olmazdı.
Ben erkeklerin de kadınlar gibi
Herkese Merhabalar,
Öncelikle söze başlamadan bu bir yergi (gömme) yazısıdır. Seveninden ve yazarından özür dilerim ancak bu kitaba verdiğim paraya şu an acıyorum. 2022 yılının daha ikinci kitabında 2 puanlık bir kitapla karşılaşmış olmak beni de üzdü. Hatta 1 verecektim ama o kadar emek verilmiş diye 2 verdim... ''Grinin 50
Gönül Hanım rehberliğinde eski Türk ülkelerini dolaşmaya var mısınız?
Türkçülük idealini ;fikirleriyle, yazılarıyla bayraklaştıran ender yazarlarımızdan Ahmet Hikmet Müftüoğlu''nun Gönül Hanım adlı eseri milli kültürümüz açısından anlamlıdır ve herkesçe okunmalı, okutulmalıdır..
Eserde Şanlı Türk milletinin bir evladı olarak,