Çok uzaklarda duran umutlarım
Yüreğimi tedirgin ediyor bazan:
Ardımda farkedilir bir iz bırakmadan
Keder verecektir bana dünyayı terketmek.
Yaşıyorum, yazıyorum övgü gözetmeden
Ben O'yum ki lâmekânım, lâzamânım, lâ kuyût,
Her zamandan, her mekândan münceli imkân benim
Arş benim, kürsi benim, âsmân-ı seb'a benim.
Madde vü cevher ü unsur u câmid ü hayvan benim.
Sense hala yaşıyorsun
kendi yitik ılgımında.
Ve anlamıyorsun, rahatlık
kıskanılır bir şeydir artık. Şimdi
kof bir üzüntüyle dolanıp durmak
utanılasıdır benim için.
BİR KADIN VARDI
Kendi dünyasında mutluydu,
Ta ki, "seni seviyorum" deyip,
Hayallerini yıkan adam çıkana dek!.
Yüreğine mutluluk yağmuru yağdı sandı.
Güneş gibi ışıldadı adam.
Bir anda yok oldu.
Kadının hayalleri yarım kaldı.
Umutları boşa çıktı.
Bir gün aniden bir fırtına koptu,
Yer yerinden oynadı sandı.
Gülen yüzü
Yaratıcı eylemler, kişinin kendini ifade etmesini sağlayarak üzerindeki baskıyı azaltır.Böyle bir yeteneği olduğundan haberi olmayan Claire harika şiirler yazmaya başladığında çok şaşırmıştı.Psikoterapisinin bir aşamasında, kaygıları gece onu uyandırıyordu.Zihninde yankılanan dizeler duyuyordu.Bir kalem alıyor ve duygularını kağıda döküyordu.Şiiri tamamladığında yeniden kendini iyi hissediyordu.Bastırılmış duygularını ifade etmek için kimi boyar, kimi çizer, kimi ise halı dokur.
Bilimcilerden Alıntılarla
(Charles Darwin, Galileo Galilei ve Giordano Bruno'dan karışık dizeler)
İhtişamlıdır
Etrafında dönen bütün gezegenleriyle güneş
Tanrı yüceltilir, krallığının büyüklüğü aşikâr kılınır
bu yaşam görüşünde
etrafında dönen gezegenleriyle güneş
yücedir ama tek değildir yüzlercesinden biridir
böylesine basit bir biçimden başlar sonsuz biçimler
tüm gezegenleriyle güneş, bir salkım üzümü oldurabilir
tek bir dünyada değil, değil tek bir gezegende, bin kere
binlerce
sonsuz biçimler, en güzel, en harika
güney, bir salkım üzümü oldurabilir sanki evrende yapacak
başka hiçbir şey yokmuş gibi
tek bir dünyada değil, bin kere bin, sayısız dünyalar arasında
Sonsuz. biçimler en güzel, en harika, evrilmektedir
sanki evrende yapacak başka hiçbir şey yokmuş gibi
Her şey evrendedir ve evren her şeyde, biz onda o bizim
içimizdedir
Bu yaşam görüşü ihtişamlıdır.
Yavuz Sultan Selim, devletler arası ilişkilerinde de şiirin diline önem vermiştir. Safevi Sultanı Şah İsmail'le kılıcından önce sözleri ile çarpışmıştır.
Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail'i yener Ardından o meşhur şiirini yazar:
Sanma Şahım/Herkesi Sen / Sadıkhane/Yar Olur
Herkesi Sen/Dost mu Sandın / Belki ol/ Ağyar Olur
Sadıkhane/Belki ol/ Alemde/ Serdar Olur
Yar Olur/Ağyar Olur / Serdar Olur/Dildar Olur
(Tabi ki bu dizeler harika bir vezn-i aher örneğidir.)
Duino Ağıtları lise yıllarımdan beri döne döne okuduğum, her okuyuşumda beni derinden sarsan bir başyapıt. Ölümle bu kadar güzel bir selamlaşma ancak soy bir şairin kaleminden çıkabilir.
“Ya bizler, hissederek eriyip gidiyoruz. Ah / Her soluk alıp verişte biraz daha eksiliyoruz. Korlaştıkça / Güçsüzleşiyor dumanımız / ...Sabah vakti otlardan ayrılan çiğ gibi / Ayrılıyor bizden bizim olan da, sıcak bir yemekten yükselen / Buğu sanki. O gülümseme, nerede artık? O bakışlar / Kalbin yeni, sıcak ve kaybolan dalgası / Ne acı: var olmaktayız buna karşın. Tat katmadık mı / İçinde eriyip gittiğimiz evrene bizler? Melekler / Yalnızca benliklerinden akıp gidenleri mi alırlar geri, yoksa bazen yanlışlıkla / Varlığımızın bir parçasını da mı?”
Gül, ey saf çelişki, nice gözkapağının altında / hiç kimsenin uykusu olmamanın / sevinci.” Bu harika dizeler de ozanın hece taşını süslüyor. Kalıcılık yurduna selam olsun.