Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
320 syf.
8/10 puan verdi
Ada ve Duru gibi aptal ve ne istedigini bilmeyen hemcinslerimden bir kez daha gicik oldum bu kitabi okurken.
Bilge ve Özge gibi zeki ve ne istedigini bilen hemcinslerimin gün be gün cogalmasini dileyerek bir kez daha hayran kaldim bu kizlara.
Deniz karakterinin gectigi bölümlerde yine alti cizilesi güzel sözler vardi. Denizin bir cok düsüncesi ve sözü ister istemez okurlari düsündürtecek derecedeydi.. Fi'de denizi biraz antipatik bulmustum, fakat Ci'de kendisine hayran kaldim. Ci'de adeta kendini asmis bir insana dönüsmüs.
Can Manay'in saplantili isteklerinden Fi'de oldugu gibi Ci'de de rahatsiz oldum. Saplantili duygulari ask gibi algilayan ruh hastalari ne yazikki her zaman olacaktir dünya döndükce ama bu tip insanlarin hissettiklerinin hastalikli bir sey degilde ask'mis gibi algilanmasina sinir oluyorum. Ci'yi Fi'ye göre daha gercekci buldum. Simdi sirada Pi var, bakalim kitaptaki karakterlerin sonu ne olacak serinin son kitabinda.
Yazar, romanı bir aşk hikayesi olarak kurgulamış, içine de doğudaki töre ve terör olaylarını meze olarak serpiştirmiş. Bu nedenle sosyal olaylara yaklaşımı inandırıcı olmamış. Romanda işlenen aşk , tutkulu aynı zamanda hastalıklı bir içeriğe sahip. Tasvirlerde yer yer tekrarlar var. okuyacağınız başka kitaplar varsa önceliği onlara vermenizi öneririm:)
Bir solukta okuyabildiğim nadir klasiklerden sanırım. Dili mükemmel, kurgusu mükemmel. Karakterlere gelirsek onlar mükemmelin tam zıttı durumdalar. Zaafları olan hatta biraz da hastalıklı. Kitabı muhteşem yapan da bu sanırım. Ne kadar hastalıklı olursa olsun, hatta ne kadar hastalıklı olursa o kadar çok büyüyor sanırım 'aşk' denen duygu. Zayıf, şımarık, hırslı, hatta düpedüz kötü insanlar, belki de tarihe geçecek masalsı aşkların daha çok hakkını veriyorlar.
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Hakkında duyduğum onca güzel yoruma rağmen kitap beni o kadar çok etkilemedi, o kadar da sevmedim. Aslında gizem-gerilim kitapları severim fakat bu kitapta bulunan aşk bana fazla geldi. İlginç bir kurgusu var ama bence biraz geri planda kalmıştı, ön planda aşk vardı. Ana karakteri sevmedim. Kitabı çok sevmememdeki etmenlerden biri de buydu sanırım. Senna çok farklı biri. Değişik bir pencereden bakıyor hayata. Bu kısım benim için problem değil ama bazı düşünceleri bana çok zorlama geldi. Yaptığı saçma davranışlar yüzünden sinir krizleri geçirdim. Ayrıca kitabın sonunda tüm sorularınızın cevaplarını da alamıyoruz. Daha tatmin edici bitebilirdi diye düşünüyorum. Fiziksel olarak bakacak olursak da pek sevdiğimi söyleyemem. Çok fazla yazım hatası vardı ve bu beni çok rahatsız etti. Kapağını da pek sevmedim. Peki neden bu puanı verdin diye soracak olursanız kitap cevabım bu kitabın farklı olması olacaktır. Değişik bir olay örgüsü, değişik bir psikoloji, hastalıklı bir kitap. Kesinlikle okumalısınız diyebileceğim bir kitap değil ve kesinlikle çerezlik bir kitap değil. Değişik bir şeyler arıyorsanız bir göz atmalısınız ama benim gibi çok yüksek beklentilerle başlamayın derim çünkü sonuç sizi çok tatmin etmiyor.
Kor adasi bitti.
Hastalikli bir hafta sonunda bitirebildim kitabi. Bu tür kitaplar normalde 3 gunde bitirirdim ama bol virüslü bu donemden bende nasibimi aldim ve 5 gunde bitirdim.
Arkadya yayinlarindan ve kimbirley Freemanin 3. Kitabini bitirmis oldum. Buda diger kitaplari gibi hemencecik okunup biten kitaplardan. Hic yormadi beni.
1891 yilinda tilly hakkinda basliyor kitabimiz. Yanlis bir evlilik yapiyor ve hayat onu kor adasina götürüyor. Kor adasinda surekli kendiyle ic dunyasiyla yuzlesiyor. Bu sirada eleanor adinda bir kiza murebbiyelik yapiyor. Kiz 12 yasinda olmasina ragmen cok zeki ve hersey hakkinda bir fikri var. Ve bir yazma tutkusu var. Gunlukler tutuyir hikayeler yaziyor. Gelelim günümüze. Eleanorun torununun torunu bu hikayeleri buluyor ve duzenleyip kendi ismiyle yayinliyor. Bu kitaplar satış rekorları kirarken Nina artik tikanip kaliyor ne yazacagini bulamiyor. Ve kor adasina buyuk buyukannesinin evine gidip arastirma yapmaya basliyor. Fakat oradada hep yarim kalmis hikayeleri buluyor. Ama Ninaya kor adasinin kazandirdigi tek sey aşk oluyor ve joe ye aşık oluyor..
68 syf.
8/10 puan verdi
Kitap çocukluğundan beri bir adama aşık bir kadının zamanla saplantıya dönüşen aşkına yazdığı mektuptan oluşuyor. Böyle hastalıklı platonik bir aşk olamaz diyorsunuz okurken. Kadın çocukluğumdan beri ona aşık, onunla birlikte oluyor, ama adam kadının isminden bile habersiz. Okurken hem üzülüp hem kadına kızdım. Yazar insan psikolojisi ve davranışlarının sınırlarını ölçen bir kitap yazmış. Bunun aşk değil, takıntı haline getirilmiş, hastalıklı, saplantılı bir sevgi olduğunu anlıyorsunuz. Yazarın okuduğum ikinci ve çok beğendiğim kitabı. Tavsiye ederim...
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022223,8bin okunma
320 syf.
9/10 puan verdi
Bir kitap düşünün, aşkı en güzel ve en acı haliyle anlatsın. İçinde ihanet olsun, kafa karışıklığı olsun. Şehvetten uzak ve aşkı alelade bir bedene sahip olmayı reddeden hisler olsun. Birbirlerinin gözlerine, yüzüne bakarak her şeyi okuyan, anlayan ruhların aşkı olsun. Birbirlerini sadece mutlu etmek için çırpınan, karşılık gözetmeksizin
Yine güzel başlayıp kötü bir şekilde ilerleyen, barındırdığı mantık hataları ile yeni bir kitap yazabileceğimiz bir eserin yorumu ile merhabalar.
Kitabın ana konusu ve Chaol Westfall karakteri dışında hiçbir şeyi sevemedim ne yazık ki. Başta acaba tüm kadın karakterler sığ yazılırken düzgün bir karakter mi göreceğim diye sevinip umutlansam da
Stefan Zweig en sevdiğim yazarlardan biri. Bütün kitaplarını okumak istediğim yazardan 4. olarak Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’nu okudum. Kitapta adını bilmediğimiz bir kadının, çocukluğundan beri âşık olduğu ünlü yazara yazdığı mektubu okuyoruz. Yıllar süren ve çok fazla olay barındıran bu aşka aşk demek ne derece mümkün bilmiyorum. Ben mantık insanı, bir başak burcu olarak bu duyguya aşk değil de takıntı, saplantı vb. isimler veriyorum. Duygusal kişiler kitabı okuduklarında benim gibi düşünmeyebilirler. Kitaptaki duygudan ister etkilenin ister hastalıklı bulun kitabı severek okuyacağınıza şüphem yok. Mutlaka okunması gereken kitaplardan.
Yazardan okuduğum 4 kitap da birbirinden güzeldi. Hepsini tavsiye ediyorum, hepsi de okunması gereken kitaplar ama benim için sıralama şimdilik bu şekilde. Satranç > Korku > Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu > Bir Kadının Yaşamından 24 Saat.
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022223,8bin okunma
Zor bir kitapla karşı karşıya olduğumu düşünmüştüm elime aldığımda, ama o kadar sarıyor ki kitap, bir de baktım bitmiş.
Hafif spoiler içerir!
Therese, halası ve kuzeni ile birlikte yaşayan uysal bir kız. Halası hastalıklı oğlunu kendisi ile evlendirdiğinde de sesini çıkarmıyor Therese, kabulleniyor. Ta ki, eşi arkadaşı Laurent'i eve getirene kadar. İşte bundan sonra olaylar karışıyor. Laurent'i gören Therese'nin duyguları birbirine giriyor, aklı karışıyor. Yasak da bir aşk başlıyor tabi ikilinin arasında. Peşinden de işlenen bir cinayet ile ikilinin psikolojisini okumaya başlıyoruz. Başta takmazlar kafalarına o kadar, boşverirler. Tabi ben bu kısımları okurken çokça sinirlenmiştim rahatlıklarına. Ama, sonuç itibariyle işledikleri suç onların peşini bırakmaz. Ruh hallerindeki değişimler gerçekten çok iyi işlenmiş.
Sevdiğim kitaplardandır. Okunmasını tavsiye ediyorum.
328 syf.
7/10 puan verdi
Önemli bir eser olduğunun bilincinin yanında nedense bir türlü ısınamadığım eser. Bir yanda takıntılı bir şekilde evli bir bayanın peşinden koşan Felix, diğer yandan bu ilgiden gizliden gizliye haz duyan, sevgi konusunda bencil ve "istemem yan cebime koy" mantığında ki Henriette var. Insanların ruhsal dengesizliklerinin üstünün süslü bir anlatımla örtülmeye çalışıldığı da aşikar. Bana kalırsa büyük bir aşk ve çaresizlikten ziyade hastalıklı insanların yaşamını konu alıyor.
