Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herşeyin bukadar fazlasıyla farkında olmak bir hastalık mı? Ozman ben çok ağır bir hastalıkla mücadele veriyorum. Şimdi bunun bir avantaj olduğunu ve zihnini kullanmayı öğrenmen gerektiğini söyleyeceksin bana. . Bazı şeyleri görüp nasıl görmezden gelinebilir veya durup üzerinde nasıl düşünülebilir bilemiyorum.. Bu dünyada katlanılabilir tek şeyin aşk olduğu gerçeği ile yüz yüzeyim şimdi.. Ama içlerinde kötülük olan ve yüzeysel kalan hastalıklı ilşkilerde aşkı aramak, ruhları bu gerçekle yüzleştirmek korkunç gözüküyor.. Etrafına dön bak ve ne gördüğünü söyle.. Ruhun şimdi nerede?
"Sevgisi bir sır ise daha çok saklamalı, yalnızca düşmanından değil, dostundan bile... Bazen bir sırrı dosta açmakta bile ihtiyatlı davranmak gerekir." "Sevgiyi sır gibi görmek hastalıklı bir düşünce sayılmaz mı?" "Hayatta dostlukların bir gün düşmanlıklara dönüştüğünü unutmamalısın yavrum! Nice dostlar vardır ki sana iyilik yaptığını zannederek düşmanlık ederler. Bazı sevgileri sırtta bir kambur gibi düşün...
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
Neden o zaman, söylesenize, Nastenka, neden o zaman böyle zamanlarda sıkışıyor ruh? Neden o zaman büyülü bir şekilde, beklenmedik bir hırsla nabız hızlanıyor, hayalperestin gözlerinden yaşlar boşanıyor, solgun, ıslak yanakları yanıyor ve dile gelmez bir sevinçle doluyor bütün varlığı? Neden o zaman uykusuz geceler bir an gibi, sebepsiz bir neşe ve mutlulukla geçiyor ve şafağın pembe ışığı pencereye vurduğunda ve loş odayı bizde, Petersburg’da olan türden, kararsız fantastik bir ışıkla aydınlattığında tan vakti, hayalperestimiz neden yorulmuş, tükenmiş bir halde kendini yatağa atıyor ve kendi hastalıklı, mahvolmuş ruhunun coşkularından yorulmuş ve kalbinde acı verici, tatlı bir sızıyla uykuya dalıyor? Evet, Nastenka, insan yanılır ve gerçek, hakiki bir tutkunun onun ruhunu heyecanlandırdığına inanır bilinçsizce, işe yaramaz hayallerinde canlı, ele gelir bir şeyler olduğuna inanır istemeden! Nasıl da yalan – işte, diyelim, aşk bütün tükenmez mutluluğuyla, bütün acı verici eziyetleriyle gövdesine girmiştir... Ona bakar bakmaz inanır insan!
Can YayınlarıKitabı okudu
360 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
bu kitap hakkinda cok gorusum var ama hicbiri fazla net olmadigi icin icimden hic yazmak gelmiyor. belki yazdikca netlesir umuduyla yaziyorum yine de. genel olarak spoiler icerecek diye dusunuyorum ama cogu insan da filmini izlemistir yuksek ihtimalle, bilmiyorum. ozellikle bir major (?) spoiler olacak ama. bakin bu klasik bir kitap, hani klasik
İyi Eşler
İyi EşlerLouisa May Alcott · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20221,137 okunma
Aşkın nasıl yakıcı, nasıl vazgeçilmez, insanı mutluluktan çıldırtan bir duygu olduğunu bilmez değilim. Ama aşk kışın açan bir güneşe benzer ya da yazın sıcağında ansızın dökülüveren tatlı sağanağa. Ne kadar delice bir güzelliğe, yaşamı soluk soluğa yaşatan bir tutkuya sahip olsa da geçicidir. Nasıl ki kışın açan güneşin ömrü kısacıksa, nasıl ki yazın yağan sağanak toprağı bile doğru dürüst ıslatmadan kesiliverirse, aşk da birdenbire bitiverir. Böylesine geçici bir duygu için tanrılarını, kralını gücendirmenin anlamı yoktur. Sen sen ol, bu hastalıklı duygudan uzak dur.
Sayfa 240Kitabı okudu
160 syf.
3/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 saatte okudu
Arturo Bandini
Neden bilmiyorum ama ben kitabı sevemedim. Yanlış zamanda mı okudum, yanlış bir duygu ile mi okudum bilmiyorum. Charles Bukowski'nin John Fante ve Toza Sor romanı hakkında söylemlerini de abartılı buldum. John Fante ile bu kitapla tanışma fırsatım oldu. Yazarın dili ve üslubu sade ve basit. Kurguya gelecek olursam , kurgu çok benzer bir konu ağı ile oluşturulmuş: Knut Hamsun 'Açlık' , Jack London 'Martin Eden ' Hasan İzzettin Dinamo 'Açlık' romanlarında olduğu gibi... Farklı karakterler, farklı isimler, farklı zamanlar, farklı mekanlar olsa da hikaye temelde aynı. Yoklukta, açlıkta ,maddi yetersizlikte belki manevi yetersizlikte de hayal kurabilme, gerçekleşebileceğine olan inanç. Hastalıklı , belki de tutkulu bir aşk hikayesi. Kitabın derinlerinde ırkçılığı vurgulayan bir mesaj var. İtalyan ve Meksikalı olan karakterlerimizin , Arturo Bandini ve Camilla Lopez'in, Amerika'da çeşitli durumlarda yaşadığı ırkçılık merkezli durumlar var. Bilmiyorum, belki de yazarın diğer kitaplarını okusaydım farklı bir düşüncem olabilirdi. Velhasıl basit kurgulu bir roman geçti elimden, okunmalı mıydı, neden okunmasın, Edebi bir mahiyeti var mıydı, Hayır.
Toza Sor
Toza SorJohn Fante · Parantez Yayınları · 20244,791 okunma
Reklam
96 syf.
5/10 puan verdi
“Doksanıncı yaşımda, kendime bakire bir yeniyetmeyle çılgınca bir aşk gecesi armağan etmek istedim” diye başlıyor Benim Hüzünlü Orospularım. Sinir bozucu bir kitap. Aynı derecede de güçlü, unutulup gidecek bir hikâye değil. Aşk hikayesi diyenlere çemkirebilirim. 90 yaşındaki bir kişi 14 yaşındaki bir çocuğa aşık olmasın arkadaş. Sevmenin yolu sadece aşktan mı geçiyor? Yoo. Sen yine sev. Bağlan. Boşa geçmiş ömrünün son deminde kalbini kocaman aç. Ama buna aşk deme. Marquez’in bize bunu aşk diye sunduğunu da düşünmüyorum zaten. Adamla hiçbir empati kuramıyoruz. Delgadina -adı bile kendine ait değil- bir eşya gibi sessiz, kimliksiz bütün kitap boyunca. Aşk da, sevgi de öyle uzanıp yatmakla doğmuyor. Böyle hastalıklı, kusurlu sevme biçimleri edebiyatta da, sinemada da, gerçek ilişkilerde de gereğinden uzun süre prim yaptı. Artık yeter. Sevmeyi ve bağlanmayı zayıflık sayan ya da ondan korkan bu ihtiyarın tutkusu da kendisi kadar hastalıklı, kusurlu. Onu romantikleştiremem. Marquez de romantikleştirmiyor. Yaşlılık hâli, göçüp gitmeye az kalması her şeyi mübah hâle getirmiyor. Ahlak bir zaman sorunu da değildir bence. Velev ki o dışardan dayatılan kurallara, tabulara, kabüllere bağlı işliyor olmasın, içten gelsin. Sinir bozucu bir Marquez kitabı okuyayım dersen, yavaş yavaş oku. Zira hızlı akıyor. Öylesi geriye hiçbir şey kalmaz.
Benim Hüzünlü Orospularım
Benim Hüzünlü OrospularımGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 201920,8bin okunma
Halbuki Bihter'i sevememek, onun için telafi edilemeyecek bir zarardı; bu kadını kendi kendisine öyle leziz bir sevdanın kevserine benzetiyordu ki doyduktan sonra yine, hep içilmeye devam edilsin. Onu kaybettiği dakikadan itibaren tekrar şiddetle isteyeceğinden emindi. Behlül bu aşkta, kendi nabzı parmakları arasında, hastalıklı bir doktor gibiydi.
Sayfa 303Kitabı okudu
88 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Para Hırsı Yüzünden Yok Olan Hayatlar
Bugün
Honore de Balzac
Honore de Balzac
'ın kısa; ama çok anlamlı bir hikâyesinden bahsetmek istiyorum:
Efendi Cornelius
Efendi Cornelius
.
Honore de Balzac
Honore de Balzac
bu öyküsünde 19. yüzyıl insanını eleştiriyor. İnsanlık Komedyası eserinin felsefi inceleme bölümünde yer alan bu öyküde insan olmanın acıklı hikâyesi ele alınıyor. Kral’ın haznedarı olan
Efendi Cornelius
Efendi Cornelius
’un kendinden çok değer verdiği hazinesinin çalınması
Efendi Cornelius
Efendi CorneliusHonore de Balzac · Can Yayınları · 2022125 okunma
628 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Filiz Puluç - Ateş 3: Kavuşmak İncelemesi!
2019'da tanıştığım ve bir insanın nasıl sevileceğini bana o yaşımda öğreten oldukça naif ama bir o kadar yoğun duygular içeren bir seri Ateş Serisi. Aşkın iki karanfilden daha büyük, küçük bir kıvılcımın ise üç ömrü yakabileceğinin göstergesi. Yıllarca bilinenlerin büyük bir yalan olduğunu gösteren ikinci kitap sonrası, üçüncü kitapta o
Ateş - Kavuşmak
Ateş - KavuşmakFiliz Puluç · İndigo Kitap · 0296 okunma
Reklam
177 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
KUMARBAZ- kitap yorumu
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
yıldızımın hiç barışmadığı, okurken beni hep zorlayan, diline alışamadığım bir yazardır. Tolstoy ve Dostoyevski ikliminde tarafım net olarak Tolstoy'dan yana olmuştur hep. Bu aralar reading slump döneminde hissetmeme ve okuyamama rağmen nedense elim kitaplığımda kalan tek
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
eserine gitti. Beklentim düşüktü çünkü klasik bir
Kumarbaz
KumarbazFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202368,6bin okunma
75 syf.
10/10 puan verdi
Aşk kitabı demek haksızlık olur. Bir saplantı, sevileceğine inanmama, hastalıklı ruh hali ve daha nicesi. Kitabın da yazarın da çok bilindiğini, yeterli ilgiyi/tanınmayı görmediğini düşünüyorum. 30lu yaşlarda dul bir kadının 20li yaşlarda olan bir genç ile etraf ne der korkusu ile başlayan aşkının kişinin iç dünyasındaki eksiklikler ile tetiklenmesi hali. Duygular, hisler bundan daha iyi nasıl anlatılırdı bilemiyorum. Kısacık bir kitap ama verdiği duygu kat kat fazla. Önce kendini seveceksin da sonra istersen bir başkasını. Bir de kaybetme korkusu dedin mi orada bir durmalı... O korkuyu yenemediysen mutlaka kaybedersin.
Siyah Gözler
Siyah GözlerCemil Süleyman · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20202,308 okunma
496 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Made Serisi
İnceleme yazmayı unutmuşum. Bu sıra kafa dağıtıcı diye okumaktan keyif aldığım "Dark Romance" kitaplarından birisi daha. Yalnız mafya teması, beklediğimden iyi. Baba serisini anımsattı çoğu şey bana. Ve kitabın bel kemiği olan aşk hikayeleri. Aşkın hastalıklı olduğunu söyleyenleri haklı çıkarır cinsten. Tecrübelerime dayanarak diyorum ki, tutku besleyici bir damar. Ama fazlası da zarar. Böylesi kitaplarda kalmalı. Ya da ben yaşlandım. Bilmiyorum :)
En Tatlı Kaçış
En Tatlı KaçışDanielle Lori · Martı Yayınları · 20222,741 okunma
EVLİLİK ÜZERİNE 200.000 Yıldır Çözülemeyen Problem Evlilik, en genel tabiriyle, kanun karşısında dinen ve kültürel adetlere uygun biçimde yuva kurmak isteyen kişilerin birleşmesidir. Elimize ulaşan kanıtlara göre bilinen ilk evlilik milattan önce 2350’li yıllara kadar uzanır. Şahsi tahminim ise boşanmalarında aynı tarihte bulunduğu hatta belki
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.