Cengiz Dağcı'nın okuduğum ilk kitabı. Savaşın tüm korkunçluğunu ve gerçek yüzünü bize gösteren müthiş bir kitap.
Kitapta, Sadık Turan ismindeki Kırımlı bir gencin hatıralarına yer veriliyor. Bu hatıralar da ilk olarak, Stalin Rusya'sı döneminde Kırımlı Türklere yapılan zulüm anlatıldıktan sonra,', İkinci Dünya Savaşına katılan ve daha sonra
Doğan Cüceloğlu'nun önerdiği kitaplar arasında görüp almıştım.Uzun bir süre kitaplığımda okunacağı günü bekledi.
Her kitabın okunma zamanı olduğuna inananlardanım. Bu
"O günler güzel bir hayal gibi geldi ve geçti, bulutlar gibi yok oldu ve kısa bir zaman geçtikten sonra bana acılarla yüklü hatıralar dışında hiçbir şey kalmadı."
Ayrılma kararına hâtıralar tarafından gelen bu ilk isyanı bastırmak için yapılacak bir şey var mıydı?
Otomatik mücadelesinde ruhu yalnız bırakmak daha doğru olmaz mıydı?
Zekânın müdahalesi, deminden beri tecavüze uğradığı için şuuraltı siperlerinde bir karşı taarruza hazırlandığı anlaşılan ihtirası büsbütün azdırmaz mıydı?