Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gençliği elden bırakmamak gerek. Masumiyetin asıl yurdu. Çelişkilerin keskinliğinden yakanı sıyıramazsın. Lütuf da bu dilemmalardadır. İtirazda, hatta isyanda kendini gösteren bir varoluşsal iddiadır gençlik. Kaderinle çekişirsin. Her şeyin acemisisindir. Sükunetinde bile dinamizm vardır. Sonra... eğer akıllanırsan tabii, uzlaşmacı hatta tavizkar biri olup çıkarsın.
Çocuklukta Ölüm Düşünceleri Tutturdu mu tutturan bir çocuk olduğum için, bir gün, dört veya beş yaşlarımdayken, annemi ölümle ilgili sorularımla sıkboğaz ettim. Bana cennetten bahsetti ama merakım tatmin olmadı. Gökyüzüne baktığımda, gökyüzünden başka bir şey göremedim. Koşarak, babamın köşeye dayalı büyük deri koltuğunun arkasına saklandım. Sonsuza kadar burada kalacaktım. Ölüm, burada beni bulamazdı. Budistler, ölümü sol omzunuzda taşıyarak yaşamanızı önerirler; ben ise bazen her iki omzumda birden taşıdığımı ve hatta bedenimin içine sızdığını hissediyorum. Elbette, aslında başından beri oradaymış. #irvindyalom #günübirlikhayatlar
Reklam
Bizler eğilip bükülmüş bedenlerimizle yalnız kalıp etrafımıza baktığımızda ve kimseyi göremediğimizde, hatta havanın direncini bile hissetmediğimizde, içimizden belli anıları geçirir, onlara tutunuruz.
"Onu tanımam, gözlerinin içine bakmam, onunla konuşmam, eline dokunmam, hatta ona aşık olmam ve onun da bana iyi duygular beslediği bilmem için tüm insanlığın yeryüzünden silinmesi gibi bir felaket lazımdı."
Sayfa 74 - Profesör James Howard SmithKitabı okudu
Maalesef:) Bir saniye alınacak bir karar tüm hayatı etkileyebiliyo
Biliyor musun? Bir dakika hatta bir saniye de verilen veya verilmeyen bir karar bir tereddüt anı insanın hayatı üzerinde uçsuz bucaksız neticeler doğurabiliyor
aşk...
Allah’ı sevme yolundaki tüm sınırların kaldırılması hali. Buna aracı olanı sevme, hatta öyle bir sevme ki onu incitmekten sakınma hali, incitip kırmaktan korkma hali...
Sayfa 49 - Destek YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Peki Elizabeth niçin Kafka'ya takılıp kalmıştır? Kafka hayranı değildir. Hatta çoğu zaman sıkılır Kafka'yı okurken. Acz ve şehvet, öfke ve dalkavukluk arasında gidip gelen Kafka'yı ya da Kafka kişilerini, çoğu zaman çocuksu bulmuştur. Peki saplanıp kaldığı bu mizansel niçin böylesine -hiç hoşlanmaz bu sözcükten ama kullanabileceği başka sözcük de yoktur- Kafkaesktir?
Hayır. İnanç karşıtlığı da bir inançtır. İnançsız diyelim isterseniz, böyle bir ayrımı akla yatkın buluyorsanız; hatta ben bazen bu inançsızlığın bir imana dönüştüğünü hissediyorum.
İnsan her duygusunun, hatta kardeşçe yakınlığının hesabını vermek zorunda değildir.
Kötülükle ilk teması böyle olmuştur. Kötülük denen şeyin bu olduğundan emindir. Bir adamı gücendirmesi yetmiştir, karşılığında ona zarar vermekten düpedüz zevk alan bir adam çıkar ortaya. Ona zarar vermekten hoşlanır adam; hatta büyük olasılıkla, onunla sevişmekten daha çekici, daha eğlenceli bulmuştur onu dövmeyi. Buluştuklarında belki adamın kendisi de farkında değildir, ama, genç kızı o bekâr odasına, sevmeye değil, dövmeye götürmüştür. Kız onunla kavgaya girerek, ona karşılık verip direnerek, adamın içindeki kötülüğün açığa çıkması için bir yol açmıştır; zevk kılığında açığa çıkmıştır.
Reklam
İnsan, her duygusunun hatta kardeşçe yakınlığının hesabını vermek zorunda değildir.
"Doğası gereği bir melez olduğundan birçok bakımdan melezlerin hislerini paylaşıyor olması muhtemel -- mesela vatanperverlik; kendini herhangi bir partiye, mezhebe, hatta ülkeye ve geleneğe bağlamakta başarısız olabilir. Kendi bireysel görüşlerini, ailesinin geçici şekilde içine atıldığı herhangi bir topluluktan bağımsız tutmaya meyilli olması imkânsız değil."
İçimizdeki insanlık= İçimizdeki şeytan olmuş
İnsanlara cidden alerjim varmış gibi reaksiyon gösterip aralarından o tek tük olanları nasıl bu kadar sevebiliyorum onu düşünüyorum. Şey bir de o kadar değer verip ona rağmen sonradan herkesleşmelerini? İnsana, insan sevme yasağı çıkartırıyorlar. Biliyor musun hem çok basit düşünüyorlar hem de sıkıcılar, olmaması gereken en berbat özellikleri
Hep gecikmişsin, yetişememişsin kendine, başkaları mutlu olsun demişsin. Yorgunluğu sevmişsin, küsmüşsün bazen. Üzülmüşsün de hatta ama duymamışlar.
Meşru olmayan ilişkide bulunan kadınlara fahişe diyorlar. Aynı işi işlemiş erkeklere niçin böyle alçaltıcı bir ad verilmiyor? Bunlara dense dense eski tabiriyle "zampara" deniyor. "Zampara" ayıplanan, utanç verici bir sıfat olmaktan çok bir tür komik yiğitliktir. Karagöz'de, Zuhuri'de yaptıklarına gülünür. Bu, tanınmış bir personajdır. Onun hiçbir hali ayıplanmaz. "Zampara", "kadına tapan" hemen Fransızcadaki galant karşılığı bir şeydir. Hiçbir erkek bu hitapların önünde ciddi bir utanmayla kızarmaz. Bu tabirde yine hemen hemen erkekçe bir başarı hatta iftihar neşesi vardır. Fakat bir kadının yüzüne fahişe hakareti fırlatıldığı vakit o zavallı, alçaklığın en aşağılarına tekmelenmiş olur. İşte aynı işin erkek veya kadına nispetinde gördüğü büsbütün zıt anlayış...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.