Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evvela çocukları izledi Veli Demir. Beyin kıvrımları yeteri kadar gelişmediği için düşünceden ve hatta hislerden bile fazlasıyla uzak davranışlar sergileyen bu patates kafalı yaratıklar insanın bozuk doğasının gözlemlendiği ilk duraklardı. Hayır, aptalca oyunlar oynamaları veya sağa sola koşturmalarını kastetmiyordu. Arzulamanın en ilkel halini
Ortalama insanın bakış açısıyla değerlendirilen her mucize kaçınılmaz olarak müptezelleşir. Zira olağanüstünün kıymetli gözlere ihtiyacı vardır ve istisnalar haricinde insanınkiler fevkaladeyi seçebilmek şöyle dursun ekseriyetle kördür. Çoğu kerameti bir dinin saçtığı adi nurun düzmece parlaklığı altında görmek için hidayete adaymış gibi davransa da konu cennetin ucuz ve zevksiz vaatlerine bağlandığı için yalnızca mide bulandırır. Oysa bir ağacın rüzgarla birlikte sallanan dalları ve kendini oradan oraya atan yapraklarını okumayı bilen biri için her şeyin gizi deşifre edilmiş demektir. Fal da böyle değil midir? Kahve telvesinden yahut da bulutların akıp giderken aldığı şekillerden geleceği okumayı denemiyor mu kimisi? Hatta bazısı kabiliyetinin elverdiği ölçüde bir tolerans payıyla falına baktığı kişinin yedi ceddini asgari düzeyde bir hata ve sapma yaparak okumuyor mu? Yıldızlardan, kumdan, sudan, kemiklerden ve daha nelerden nelerden kehanet çıkarmıyorlar mı? İşte bu görebilmenin ilk adımına niyet edenlerin kendiliğinden gelişen ve hemen hemen hepsinin henüz neyin eteklerinde dolaştığını bilmeden elendiği aşamadır. Görebilmek vasfı bazen soydan gelir. Bazen kahır tarafından bilenir bu hassa... Ama çoğunlukla toplumu terk edenlere müjdelenir.
Reklam
Zira ruhum henüz ferini yitirmedi ... Dayanıklıdır köpek ruhu.
Dakikalar İçinde Atatürk ve Dünyası
Vefat ettiğinde henüz 57 yaşındaydı. Selanik’te “ Ali Rıza oğlu Mustafa “ olarak başlayan hayatı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, “Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK” olarak nihayete erdi.
Sayfa 640 - Kronik Yayın EviKitabı okudu
"Sadece düzenler var, düzenlerin üstünde düzenler, diğer düzenleri etkileyen düzenler var. Düzenlerin içinde gizlenen düzenler ve düzen içinde düzenler var. Eğer yakından bakarsan, tarihin kendini tekrar etmekten başka bir şey yapmadığını görürsün, diyor. "Kaos dediğimiz şey aslında henüz tanımadığımız düzenlerden ibaret. Tesadüfler henüz çözümleyemediğimiz düzenlerden ibaret. Anlamadığımız şeye saçma diyoruz. Okuyamadığımız şeye laf salatası diyoruz. Özgür irade yok. Değişkenler yok. Sadece kaçınılmaz olan var. Sadece bir gelecek var ve seçme şansımız yok. İşin kötü yanı şudur ki değerli dostum. Gerçek ve acı olan netliği kabul etme idrakine varmak." Hiçbir şeyi kontrol edemiyoruz.
Güzel bir çocukluğun sonsuz özlemi
Hayatın en güzel dönemi bu, diye düşündü yeniden: henüz ufakken, yaşam parlak günlerin basit ve kusursuz bir biçimde art arda gelmesinden ibaretken.
Reklam
sevgili d o s t ..ben isterim ki hüzün değmesin yüreğine..
aylardan mayıs.. ve zaman aynı yerde akıyor da geçmiyor gibi.. ya da geçiyor da yüzüme esen bu rüzgar bana fark ettirmiyor gibi.. hangisi bilmiyorumm.. seninle tanıştığımız günlere yaklaşıyorum.. gelen bahar bunun habercisi his ediyorum.. yüzüme esen rüzgar burnumu sızlatıyor.. evet evet yanlış anlamadın ya da anlamdırmanda yanlışlık
Sanat,tesir,tedavi üçlemesi!
Yani iki gözüm tesir denen şey gerek sanat tesiri olsun gerek şu bu veya tedavi cevherle henüz hiç göz göze gelmemişe olur. Bu yüzden ben de üstüne basmadan ama söylüyorum yine de çünkü gezdiğim yer ince, sanat ahmaklar, tesir angutlar, tedavi tedavi edilemezler içindir
Hayatta o kadar çok şeyle ilgileniriz ki, belirli bir durumda, henüz mevcut olmayan bir mutluluğun temeli atılırken, aynı sırada çektiğimiz bir acının doruk noktasına çıkması oldukça sık rastlanan bir durumdur.
Reklam
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Ah! Müzeyyen.. Hikayenin tümü seninle var oluyor sürekli seni anıyor, seninle yaşıyor resmen.. Kaybettiği ise bir ömür ve ardında kalan güzel anılar. Mahallelinin en sevdiği kişiydi Müzeyyen memleketinden üniversite okumak için gelmiş, aklı ve becerisiyle de herkesin gönlünü kazanmıştı özellikle indiği otobüsten delinmiş biletlerini verdiği
Zamanın Yankısı
Zamanın YankısıSerdar Çatak · Martı Yayınları · 202431 okunma
Atsız, Askerî Tıbbiye'de iken Türkçü yayın ve faaliyetleri takip ediyordu. Bunu "Yeni Mecmua'nın 20 Kasım 1923 tarihli 85. sayısına gönderdiği" okuyucu mektubundan anlıyoruz. Mektupta "Türk Ocaklarının siyasi bir kuruluş olarak uğraşması gereken işlerden söz etmekteydi." (Deliorman 2013: 14). Yücel Hacaloğlu "... 1921-1922 yıllarında, haftalık bir mecmuada 'H. Nihâl' imzası ile, 1923-1924 yıllarında günlük bir gazetede, 'Askerî Tıbbiye öğrencisi H. Nihâl' imzası ile ve yine 1922 ile 1925 yılları arasında, günlük bir gazetede 'H. Nihâl' imzası ile yayınlanan 'Atsızlar başlıklı hikâyesinin birincilik kazandığını öğrendim." diyor' (Hacaloğlu 2013: 12). O yıllarda Atsız henüz 17-20 yaşlarındaydı. Bu yıllarda, hatta belki de lise yıllarından itibaren Ziya Gökalp'ın yazı ve şiirlerini, Ömer Seyfeddin'in hikâyelerini, diğer Türkçü yazar ve şairleri takip ettiğini de söyleyebiliriz. Rıza Nur'un Türk Tarihi'ni Askerî Tıbbiye yıllarında okumuş olmalıdır. 03 Kasım 1944 tarihli duruşmasında "Bizde milliyetçilik aşkını uyandıran onun 12 ciltlik Türk Tarihi olmuştur. Bunları çocukken okumuştuk." (Sançar 2018: 412) diyor. Rıza Nur'un 12 ciltlik eseri 1924-26 yıllarında çıktığına göre Atsız eserleri çıkar çıkmaz okumuş olmalıdır. 19-20 yaşlarında. Artık o sıkı bir Türkçüdür.
Geceden sonra gündüzün geldiğini henüz deneyimlememiş olan ilk insan için, bu karanlık bitimsiz bir karanlık değil midir?
Sevince yaralanırdı o. Ama yarası henüz iyileşmeden, yine sevmeye koşardı. Yaralanmaya... Çünkü, bir yaban gibi severdi o. Sanki bu dünya onun kabilesi, kendisi, kabi­lenin kraliçesi, sevdiği insansa, sanki henüz bir kazadan kurtulup kabilesine sığınmış, sevgiye, şefkate muhtaç, ko­runması gereken ve hep giz dolu bir varlıktı...
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.