Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan, birini her şeye rağmen ve hiçbir sebep olmaksızın sevebilir.
Sayfa 121 - Aylak Adam YayınlarıKitabı okudu
Kitaptan niçin korkarlar? Bunu bir türlü anlayamadım. Kitaptan korkmak, in­san düşüncesinden korkmak, insanı kabul etmemektir. Kitaptan korkan adam, insanı mesuliyet hissinden mahrum ediyor demektir. "Bırak, senin yerine ben dü­şünüyorum!" demekle, "Falan kitabı okuma!" demek arasında hiç bir fark yoktur. İnsanoğlu her şeyden evvel mesuliyet hissidir ve bilhassa fikirlerin mesuliyetidir. Ondan mahrum edilen insan, kendiliğinden bir paçavra hâline düşer.
Reklam
İnsan sevince, o zaman her şey, acı ve tiksinti bile olsa, aşktır.
Sayfa 278 - Yapı Kredi Yayınları, çev: Ahmet CemalKitabı okudu
Bazen yaşamı anlamıyor insan. Her zaman bir tantana ve yaşama tutunma arayışıyla geçiyor. Bir yere kadar hayatın değerini anlamıyor belki de insan. Yaşıyorken ne varsa yapmalıydı belki de yarını umursamadan. (S:141)
Nedense çok kötü şeyler olduğunu düşünüyordum. Bu kadar gizem ve kasvetli bir hava olması normal değildi. Çalışanlar hiçbir şey bilmeseler de sanki bir şeylerden korkuyor gibiydiler. Hepsinin rengi atıyordu ben gidince. Arada uğrayıp bir şey bulup bulamadıklarını soruyordum. Cevap alamayacağımı anlayınca gitmeyi de bıraktım. Sanki bir efsane biliyorlarmış da bana anlatılmıyormuş gibi hissediyordum her seferinde. Bunları düşündüğümde yine sonuçsuzluk beni yormuştu artık. Nereye bakacağımı, kime soracağımı bilmeden bir boşlukta sürüklenmek gibiydi. Çevremdekilerin söylediği yoluna bak, geleceğin için uğraş demeleri de ayrıca moral bozucu etkenlerdendi. Bir insan nereden geldiğini, ailesini, geçmişini bilmek istemez miydi? Ağaç kovuğundan çıkmadığıma göre bütün bu bilgiler mevcut ama sadece ben ulaşamıyordum. Gerçekten boşlukta, hiçlikte kalıyordu insan. Hayat herkese zor ama bana daha çok manasız geliyordu. Bir hiçken neyin değeri olabilirdi ki. Ben sadece ben varım zamanın birinde dünyaya inmiş ve kaybolmuştu sanki. #Kitaptan #Alıntı:
Gelelim Mustafa'nın Deniz'ini kaybettiği denizden gelen bebeğe... Türkiye'nin içinden çıkamadığ göçmen meselesine esaslı bir dokunuş yapmışsınız. Televizyonlardan kıyaya vuran bebekleri, insanları gördük. Adına ne dersek diyelim, Aylan, Samir, Hamid... Suriyeli, Afganlı, Pakistanlı.. İnsanlığın her anlamda can çekiştiği bir
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Çıkartılacak çok ders var; ama hangisi en doğrusu?
Hint bilgeliği de şöyle der: Kendisinden hastalık, yaşlılık ve ölümle ilgili tüm gerçeklerin gizlendiği Sakya Muni adındaki genç ve mutlu bir mihrace arabasıyla gezintiye çıktı ve dişsiz, ağzından salyalar akan, korkunç görünüşlü, yaşlı bir adam gördü. Kendisinden o yaşa kadar yaşlılıkla ilgili her şey gizlenmiş olan mihrace şaşırdı ve
Sayfa 43 - epub- Mutlu kişi henüz doğmamış olandır.Kitabı okudu
"Kendimi bir nokta kadar hiç olarak gördüm. Bu durmadan akan, yürüyüp kaybolup giden girdap içinde, bu korkunç çağıltıda bir damla su gibi. Yalnız kendimi değil yaptıklarımı da yapmaya tasarladıklarımı da. Sitare'yi de. Her şeyi. Bu akıp giden insan yağının, tek tek her bir önemsiz bir vesile olan şu insanları.. bir arada oluşlarının insana verdiği ağırlık korkunç. Tek tek hepsi sıfır. Bir araya gelince ezip geçiyorlar seni. Çiğniyorlar. Sen tek başınasın, onlarsa yığın olarak sana karşı bütünleşmişler. En iyisi hiç karşına almamak. Görmemek. Belki o zaman güçlü görebilirsin kendini. Onların her birini teke tek yenebileceğin bir konumda tutabilirsen, bunu başarabilirsen, yenersin onları. Yoksa kendi eserin karşısında bile ne kadar cılızsın, önemsiz ve yeniksin."
Sayfa 86 - İz Yayıncılık
Üç çeşit insan vardır: Bilgisever, ünsever ve parasever insan. Bu üç insanın her birine sor, hangisinin hayatı en hoştur diye: Her birinin kendi hayatını beğeneceğinden emin olabilirsin. Parasever adam diyecektir ki, bilim, şan, şeref karın doyurmaz, bunların verdiği zevk para kazanmanın verdiği zevk yanında hiç kalır. Ünsever, para biriktirme zevkini kaba bulur; bilme zevkini de, insana ün sağlamadıkça, boş, manasız bir heves sayar. Bilgisevere, filozofa gelince, gerçeği olduğu gibi tanıma, durmadan yeni şeyler öğrenmenin keyfi yanında öteki zevkler için ne der? Bunları asıl isteyecek şeyin çok uzağında görmez mi? Zoraki istekler der bunlara ve bunu kelimenin tam anlamıyla söyler; hayat insanı zorlamasa bunlardan vazgeçilebilir demek ister.
Narsistik Çift : Tolstoy ve Sonya [okumak isterseniz diye bırakıyorum]
1862 yılında otuz iki yaşındaki Lev Tols­toy, henüz on sekizindeki Sonya Behrs ile evlenmeden birkaç gün önce aralarında hiçbir sır olmaması gerektiğine karar verdi. Bu kararın bir parçası olarak günlüklerini ona okuttu ve genç kızın hem ağlaması hem de oldukça kızması onu çok şaşırttı. Günlük­lerine eski aşk ilişkilerini yazarken yakında yaşayan
Sayfa 85 - Altın Kitaplar Yayınevi 1. BasımKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.