Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dil devriminden geri dönüş
1929'da girilen ve 1934 yılında zirvesine ulaşan süreç bazı sıkıntıları da beraberinde getirir. Kelime icadı artık bir salgına dönüşmüş ve hiç kimse kimseyi anlayamaz olmuştur. Sonuçta, Cumhuriyetin devrimci kadroları ikiye bölünürler. Bazıları bu sürecin zamana yayılmasını ve halka benim­setilerek sürdürülmesini savunurken, aralannda lider
"Hayır,elbette genelleyebiliriz. Bakın, tüm bunlar fazla eğitimden kaynaklanıyor.Bana inanın! Çünkü gereğinden fazla eğitim insanların burunlarını her yere, özellikle de davet edilmedikleri yerlere sokmalarına sebep oluyor. Gerçi bu konuyu siz daha iyi bilirsiniz." sayfa23 "Yabancı şirketlerin bütün toprağımızı parça parça satın
Sayfa 41 - Karbon Kitaplar
Reklam
II Benerci, Somadeva'nın odasından sokağa çıkınca, Roy Dranat'ın «akşamüstü serinlikte bir teferrüçten dönerken» soğuk alıp zatürreeden öldüğünü duydu. Ve Roy Dranat'ın oteline gitti. Gördüklerini şöyle anlatıyor: Girdim ki içeriye,
Hele hele kendisine öğretilen isimlerin arasında öyleleri vardı ki Âdem o sayfalara göz bile gezdiremedi. Kan dökmek, fesat çıkarmak, bozgunculuk yapmak. Emanete ihanet etmek, kalbi kapanmak, vicdansız kalmak. Hepsi de zulüm başlığının altında duruyordu. Bir çocuk masumiyetinde, ne olduklarını anlamadı Adem ama ağırlıklarını sol göğsünün altında, kalbinin üzerinde hissetti. Öyle kötü huylulardı ki, şu en ağır kelime, ölmek’ten bile beterlerdi. İyi ama! Bir kuşku geldi, Adem’in zihnine takıldı. Eğer isimleri varsa müsemmaları da vardı. Yani yaşanacaklardı. O zaman neresine sığardı bu sözcükler cennetin? Koyu bir kasvet kapladı Âdem’in her yanını. Öğrendiği ama cennette karşılığı olmayan bu kelimeleri kullanacak olmaktan çok korktu. Bu isimlerin, gün gelip karşısına teker teker dikileceklerini, hepsiyle yüz yüze geleceğini, bir dünya hikâyesini, hayal meyal hissettiyse de tam bir yakınlık getiremedi. Ama kimi perdeleri yarı açık, kimi perdeleri sımsıkı kapalı; bambaşka bir dünyanın, varlıkların, olayların, ömürlerin, fertlerin, ümmetlerin, insanların tarihini bir ân bakıp geçtiği sayfalardan öğrendi.
Hüzünç :'(
Birkaç yıl sonra da Amerikan Elektrik Mühendisleri Odası'nın düzenlediği bir sunumda edison'la yeniden karşı karşıya gelir. İlk sunumu edison yapmıştır. Hemen her gün gazetelerde çıkan haberleri ve kazandığı yüksek miktarlardaki para yüzünden rakipsiz bir bilim insanı ve seri üretimi başarabilmiş bir sanayicidir edison. Tesla ise henüz
Sayfa 35-36 | Destek YayınlarıKitabı okudu
Maddenin hallerinden biri de olağanüstü olandır. Çünkü dünyanın en çabuk geçen, geçer geçmez de en hızlı yakalanılan hastalığına sahipti: Umut. Nasıl anlayamıyorlar diye düşündü Derda. Yanlarından geçiyorum. Buradayım, aralarında. Ama, hiçbirinin umurunda değilim. Görmüyorlar bile beni. Hepsi de kör olmuş. Ya da bu çarşaf, görünmezlik
Reklam
1887, SELANİK O gün, Mustafa'nın babası Ali Rıza Bey çok sevdiği karısına ilk kez sesini yükseltti. "Zübeyde, Zübeyde! Mahalle mektebine göndermeyelim Mustafa'yı. Verelim çağdaş bir okula, zihni açılsın, ilim fen öğrensin.' Okuma yazma bildiğinden mahallede "molla" diye de anılan ve benim de tanıdığım zaman annem kadar seveceğim
Oğuz Atay - Tutunamayanlar (Şeyh Bedrettin Destanı / Nazım Hikmet)
1. Sedirde al yeşil, dal dal Bursa ipeklisi, duvarda mavi bir bahçe gibi Kütahyalı çiniler, gümüş ibriklerde şarap, bakır lengerlerde kızarmış kuzular nar idi. Öz kardeşi Musayı ok kirişiyle boğup yani bir altın leğende kardeş kanıyla aptest alarak Çelebi Sultan Memet tahta çıkmış hünkâr idi. Çelebi hünkâr idi amma Âl Osman ülkesinde
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.