Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir tek sen gördün içimde acıyan yerlerimi.
Ahh uykusuz ve yorgun kalbim ah !... Bilirim kırıklarını toplamaya bile fırsat bulamadan, Kuru bir ağaç dalı gibi defalarca kırdılar seni. Serçe kadardın, dağlar kadar acılarla yordular seni. . Sen yine de her şey yolunda rolü yapmaya, Hiç kırılmamış gibi tıkır tıkır atmaya devam ettin.
Doğrusu okumak gibi tatlı şey yok! Başka her şey insanı kitaptan daha çabuk yoruyor!..
Sayfa 58 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 39.BasımKitabı okudu
Reklam
Her şey pahalı ama, ucuz bir çağdayız
Zamane kötü, cesetler canlılara korkarak bakıyor İnsan zor bir ülke, adeta duvar insan insana, Hangi ara kaybettik, nerede gülen yüzlerimiz? Menfaat çağındayız kusurların fazilet gibi gösterildiği, nasıl bu hale düştük biz? Ağlama demeyin insanlara, dünyanın arınmaya çok ihtiyacı var. Gerçi bozulan dünya değil, aslında kalplerimiz. . eskiden iyilik tarlası bir kalbimiz vardı…
Nietzsche, "İnsanın Tanrı tarafından yaratıldığına inanabilirdim, belden aşağısını yaratmasaydı," demiştir. Nietzsche, esprilerini o kadar ciddi bir havayla yapar ki çoğu insan gülmeyi unutur. Konuyu, Nietzsche ile açtık ve belden aşağısıyla devam ettirelim. Bugün bilimin, romantizmi öldürdüğü söylenir çünkü bilim, her somut nesneyi
Her şeyin bir zamanı var ve her şeyin bir nedeni...Hayatı kabullen. Her şey olması gerektiği gibi, korkma Sen de tam olman gereken yerdesin. Kalpten istediğin şeye ulaşmak için, zihninden geçenleri değil, tam da ihtiyacın olan deneyimleri yaşayacaksın Sakin ol. Geç kalmadın. Erken de değil. Kaç yaşında olduğunun bir önemi yok... Kimlerden ileri ya da geri olduğunun da...Kaç yaşında hissettiğinin, kendini nerede görmek istediğinin ve şu an nerede olduğunun farkında olman mühim...Yaşaman gerekeni yaşıyorsun sadece. Ne bir eksik ne bir fazla... Bil ki kusursuz bir düzen var senden gayrı İlmi ve iradesi dışında yaprağın bile kıpırdamadığı bir yaradan var, hatırla Beklentilerinin farkında ol ve onları minnetle değiştirmeyi öğren. Kanaat etmeyi ve şükretmeyi unutma. O vakit göreceksin ki mucizenin kendisisin aslında Mucize SENSİN.
ROMANTİZMİN KATİLLERİ
Nietzsche, "İnsanın Tanrı tarafından yaratıldığına inanabilirdim, belden aşağısını yaratmasaydı," demiştir. Nietzsche, esprilerini o kadar ciddi bir havayla yapar ki çoğu insan gülmeyi unutur. Konuyu, Nietzsche ile açtık ve belden aşağısıyla devam ettirelim. Bugün bilimin, romantizmi öldürdüğü söylenir çünkü bilim, her somut nesneyi
Sayfa 156
Reklam
Çünkü Oğuz Atay'ı da okudum. Seni de tanıdım... Diyebilirsin ki bir insanı fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim... Seni az tanıyorum... Az... Sen de fark ettin mi? Az dediğin küçük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece 2 harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri Başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi. Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorumi demek, seni kendimden çok biliyorum demektir. Bilmesem de öğrenmek için her şeyi yaparım demektir. Belki de az her şey demektir. Ve Belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir.
Sayfa 349Kitabı okudu
Vızıldıyorlar hepsini bana. Dayanamıyorum artık. Yeter demek istiyorum. Bana vızıldamasınlar, diye haykırdı adam. Başını ellerinin arasına almış ve kafasını saklar gibi gömmüştü elleri arasına. Ahali homurdanmaya başladı. İyice keyifleri kaçmıştı. - Bitmedi… Tabii yaptıklarınız. Yediğiniz naneler bini geçti. Hepsinin cezasını çekeceksiniz, hepsinin. Bırakın artık zulmü, bırakın artık eziyeti. Güçlünün hakkı mı her şey sanki? Bırakın o zaman güçlü olmayı, diye yalvaran bir sesle konuşuyordu adam. Çıt çıkmıyordu ahalide artık. Herkes kendi içinde kendi düşüncesine daldı.
"Hayattaki her şey gibi, zamana zaman tanırsanız her şeyi çözümler.”
Seni az tanıyorum…Az… Sen de farkettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime var ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi… Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir.
Sayfa 349Kitabı okudu
Reklam
Hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil! Her şey hatırlandığı gibi.
Sayfa 97 - İletişimKitabı okudu
"Her şey yolundaymış gibi gülümsemek de çok yoruyor insanı."
Sayfa 240
"Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz
Sayfa 383 - İletişim Yayınları - 22. Baskı/2012Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.