Albert Camus, Sisifos Söyleni adlı eserine, "Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır; intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediğinde bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermek," şeklinde başlar. Yabancı adlı en çok okunan eserinde de aslında merkezde yine bu "soru" bulunmaktadır. Evet, okuyan pek çok
"Bilim, bir bilgi bütünlüğünden çok bir düşünme biçimidir. Amacı Dünya'nın nasıl işlediğini bulmak, olası düzenekleri araştırmak, tüm maddenin yapı taşı olabilecek atomaltı parçacıklardan yaşayan organizmalara, sosyal insan toplumuna
ve oradan da evrenin tamamına değin her şeyin birbiriyle nasıl bağlantılandığını derinlemesine
Kadın ve Feminzm
Dünyada ve Türkiye 'de Feminizm(Feminizm' in Tarihçesi)
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Feministik düşünceyle tanışmam Üniversite yıllarıma dayanır. "Kadın ne değildir? "in tanımını bana öğreten yine kadınlar olmuştur. Fakat gördüğüm kadarıyla kadının ve kadın haklarının tüm dünyada geri plana atılmasının en büyük
Hemen hemen her şeyin özeti... gücü olan kesim bir halt yer; masumlar ve çocuklar onların pisliğini çeker. Godomanlara hiçbir zaman bir şey olmaz, sadece ortalığı karıştırır. Olan günahsızlara oluyor, nefret ediyorum insan türünden. Neyi paylaşamadık? Çocukları göz göre göre infaz edecek kadar kine bizi ne düşürdü, ya da gözümüzü bu kadar ne kararttı? Her güne farklı bir kötü haberle uyanıyoruz, bu işin artık bir sonu yok mu? Bir insan nefes alıyor, yürüyebiliyor, görebiliyor ve düşünebiliyorken yaşamak bu kadar zor olmamalı.
"Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Para yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur."
Benim için şimdiye kadar yaptığım en özel inceleme olacak bu, umarım yazmak istediklerimin çeyreğini olsun ifade edebilirim.
Leyla ile Mecnun hayatımda en önemsediğim şeylerden biri. Bir diziye bu kadar anlam yüklemek ne kadar mantıklı tartışılabilir. Ama sitede son zamanlarda denk geliyorum benden yaşça büyük kişilerin yorumlarına;
~Ruhu zedelenmiş, sesi kısılmış, kendisini ifade etmekte güçlük çeken insanların yazarı, sürgünün yarattığı bir edebiyatçı Mehmed Uzun.
"Siverek'te ilkokulun birinci günü bir tokat yedim, bugün bile aklımdan çıkmaz. Okul bahçesinde sıraya girmeye çalışırken aramızda Kürtçe konuşuyorduk. Bir tokat attı İstanbullu yedek subay öğretmen, Türkçe
İhsan Oktay Anar’ın en iyi romanın Puslu Kıtalar Atlası olduğu söylenir. Ben de beğenmiştim romanı. Fakat SUSKUNLAR bence çok daha iyi bir roman. Uzun zaman sonra Türk edebiyatı yazarlarından birisi beni bu kadar etkiledi.Anar’ın tüm kitaplarını okumayı düşünüyorum.
Osmanlı Döneminde Konstantin’e yolculuk gibi. Galata meyhanelerinde
Karl Marx’ın Londra’da sürgün yıllarında yazmaya başladığı Fransız Üçlemesi, “Fransa’da Sınıf Mücadeleleri 1848-1850”, “Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i” ve “Fransa’da İç Savaş” olmak üzere üç kitaptan oluşuyor. İncelemem bu üç kitabı kapsıyor ve her birinde önemli gördüğüm noktalara değinmeden geçemedim, dolayısıyla uzun bir inceleme