Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
AŞKI AYRILIKLA EMZIRE EMZIRE
Sonra tuttum uzun bir yalnızlığa çıktım Ardımda dudaklarından keder gülleri bırakarak. Kirpiklerin kınla kınla bitmişti çoktan Yüzünse doygun bir aşkın soğukluğundaydı nicedir. Güneşin iyimserliğini otobüs terminalleriyle silerek Geçtim yolların ve kalabalığın inciten uzaklığından. Ayın çırpınışı yetmiyordu gecenin büyüklüğüne Yol kenarlarındaki evlere paylaştırdım ışığını Ömürlerinin dışına çıkamayanlar sevinsin diye birazcık. Herkesin her şeyi kolayca konuştuğu Arkasını döner dönmez unuttuğu zamanlardı. Bütün güneşler, içinde doğup içinde batan biriydim Kekeleyen bir yaşamın hecesinden gelmiştim sana. Öyle iyi konuşuyordun ki, öyle bilerek, bana öyle yakın Açık denizler gibiydi sesin hiçbir sözcüğe sığmayan Gülüşünün engininden bir baş dönmesiydim artık. Sonra bütün söylediklerini doğruladın gövdenle Uçsuz bucaksız çıplaklığında yaşadım dünyanın sınırlarını Sabahın buğusu, suyun köpüğü, ışığı yaprakların Azalan ağzınla öğrendim her şeyin bir ömrü olduğunu. Beni sana bırakıp seni bana ekleyerek Gittim, aşkı ayrılıkla emzire emzire... Senden başka kimseyi aramadım gittiğim yerlerden.
Sayfa 116Kitabı okudu
Belki de parmak izi gibiydi aşk tek bir tanımı yoktu ve herkesin aşkı kendine özgüydü.
Reklam
aşk...
Çünkü aşk öyle tabii bir şeydir ki insanoğlunun her kesiminde yani erkeğinde dişisinde, küçüğünde büyüğünde, çocuğunda yetişkininde, gencinde ihtiyarında, fakirinde zengininde, akılIısında ahmağında, aliminde cahilinde, medenisinde bedevisinde ortaya çıkar. Herkesin gönlü aşkla yoğrulmuştur. Beşikteki çocukların gönülleri bile aşktan çok uzak değildir. Hele gencecik çocukların gönlünde çok kere aşk ve muhabbet galeyan eder. Onlar da severler, sevilirler. Gönüllerinde bir duygu hissederler. Lakin biçareler o muhabbetin neden geldiğini, bir güzellik ve onun gereği olduğunu anlayamazlar. Aşkı işitirler, ama aşk denilen şeyin tam da hissettikleri duygu olduğunu bilmezler. İşte tabiat, bütün insanlara aşkı eşit olarak bölüştürmüş ve hiç kimseyi mahrum bırakmamıştır.
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri : Ömer Aslan, VI. Basım: Şubat 2020Kitabı okuyor
Ama aşkın sevgiden büyük olduğuna pek inanmıyorum. Bir de herkesin aşkı tadacağını düşünmüyorum. Her koşulda karşımdaki insana saygı duymak ve değer vermek daha önemli. Bana göre öyle en azından.
Sayfa 290 - PukkaKitabı okudu
Nesillerine mutluluğu hedef gösteriyorlar. Herkesin amacı mutlu olmak! Sanki yaratılışın ana amacı mutlu olmakmıs gibi ciddi bir yanılgı var. Daha da korkuncu mutluluğu çiftleşmeye odaklamişlar ve insansı yetişkinlerin hemen hemen hepsinin ortak hedefi hayatlarının aşkını bulmak. Aşkı bulmaya adanmış bu yaşamsal mutluluk anlayışı, aklı bozacak şekilde deforme olmus bir cinsellik anlayışına bağlanmış. Üremenin Çi'nin beden alması için gerekli bir ritüel olduğunu umursamadan ve boşalma sırasında yaşanan orgazmın beden enerjisini çoğaltmak için olduğunu bilmeden çiftleşiyorlar. Çok zavallılar. Yaratıcının, farklı boyutlardaki farklı Çi'ler aracılığıyla kendi bütünlüğünü deneyimlediği algısında degiller. Evrenin en temel bilgisi nasıl burada olmaz!
İlişki mücadele alanı değildir ama. Herkes silahlarını çeker ve aşkı büyük olan kazanır, zayıf olan bedel öder diye bir kural yok. Ne var ki herkesin ilişkiden anladığı şey, savaş. Kimin stratejisi ya da silahları güçlüyse o kazanıyor. Ancak savaşın kazananı olmaz. Kazanmış gibi görünen bile kaybetmiştir aslında.
Sayfa 26
Reklam
Lambaları sönen bir evden sızan yalnızlığım.
Kime biraz gülümsediysem, garip bir önlem duygusuyla, bir yerlere gecikiyormuş gibi telaşlı, arkasını dönüp gitti. Korkunun ve bencilliğin cumhuriyetinde kabalığın kırıcı saltanatıydı yaşadığım. … Kimsenin yağmuru seyretmediği bir dünyada yıldızları sevmenin yalnızlığı ile her gün biraz daha geri çekildim. Üstüme örttüğüm yorgan yüreğimdeki serçenin küçücük ürkek kanatlarıydı. Kimse, ilkyazın sevgi, yazın dinginlik, güzün bitiş, kışınsa sıcaklığı büyüten bembeyaz bir düş olduğunu anlatmadı. Ne zaman bir sızıyla gözlerimi bulutlara, ağaçların uç dallarına, rüzgârın ufukta çaldığı ıslığa çevirdiysem, yüzüme inen bir tokatla önümdeki duvarlar gösterildi. … Herkesin gövdesiyle var olduğu yerde yüreğini öne süren “bir beyazdım siyahlar arasında. … Bir solgunluktan geliyorum, evet. Aşkı bitmiş bir ilişkinin kamburu, lambaları sönen bir evden sızan yalnızlığım. 1995
Sayfa 75 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2014Kitabı okuyor
“Sevme şeklinin insanlarda nasıl bu kadar nefrete yol açabildiğini hiç anlamamıştı ve herkesin ondan nefret etme sebebi olan aşkı bulabilmek için yaşamayı reddediyordu.”
Gözlerimi dilimin yerine koydum koyalı insanlara uzak gelmeye başladım, biliyorum. Herkesin bu kadar kolay anlaşılması içimi üşütüyor. "Suya atılan bir taşın en iyi sonucu dibe düşmesi mi, suyun yüzünde yarattığı halkalar mı?" diyorum, birisi de çıkıp "bu, neden attığına, kıyısında seyredene bağlı" demiyor. Kime aşkı sorduysam ikinci cümlesi bir evdi. Ey kutsal uğultu, neden öyleyse dışarlarda bu kadar mutlusun? Yüzünü korkusuzca yağmura tutan birisini görmedim yıllarca. Öyle çabuk dönüp gidiyor ki insanlar... Sesiniz ağzınız da dağılıp kalıyor.
Aşk bahsinde dediklerin doğru;fakat,ne var ki,aşkı,herkesin tarif ettiği ve kabul ettiği manada almağa benim tahammülüm yok,ister istemez,ona yeni bir tarif ve yeni bir muhteva vereceğim. Çünkü;Doğrusu bu,ben bir sistem olarak varım.
Reklam
Bugün herkesin aşkı Tomris Uyar öldü, ben burada iş başvurusu yapıyorum.
Sayfa 118Kitabı okudu
Kalbim bana ihanet etmez doktor!
''Ya ederse?'' _''Etmez doktor,etmez,çünkü kırk yıldır öğrencilerime kalbin içindeki sevgiyi,aşkı,dostluğu,erdemi anlatıyorum. Kalp, herkesin kendini unuttuğu bu çağda, bunca iyilik gördüğü birine ihanet etmez!''
Aylarca görmek istediğim insanı karşımda bulunca dönüp gitme boğuntusu
Herkesin evlere çekildiği yerde, beni yolların çekiyor olması; yüreğim ağzımda çarparak seni öperken gözlerimden yaşların dökülmesi; tam da her şey bitti derken telaşla gözlerinin ışığına uzanmam; aylarca görmek istediğim insanı karşımda bulunca dönüp gitme boğuntusu; ne kadar gerekli olursa olsun herkesin yaptığı işlerden nefret etmem; dört yol ağzında durup günde beş vakit, dünyayı kendi sığlığı sanan herkese küfretme isteği; bir sevinci söylerken sesimin karaçalı gibi boğazıma takılması; aşkı ve şiiri dışlayan tüm ciddi ve önemli şeylerin hasta, hafif ve komik gelmesi..."
Sayfa 75 - KırmızıkediKitabı okudu
Insanlar bazı kusurlarını rahatlıkla itiraf ederken, bazılarını etmezler. Hiç kimse ahmak ya da kıt anlayışlı olduğunu kabul etmez; aksine herkesin "Keşke aklım kadar şansım da olsaydı," dediğini duyarsın. Ne var ki insanlar çekingen olduklarını rahatlıkla itiraf ederler. "Çekingen olduğumu kabul ediyorum ama hiç kimse beni aptal yerine koyamaz," derler. Insanlar ölçüsüz olduklarını kolay kolay itiraf etmezler; adil olmadıklarını ise hiç itiraf etmezler. Açgözlü ya da işgüzar olduklarını asla itiraf etmezler. Birçok insan merhametli olduğunu itiraf eder. Peki, bunun sebebi nedir? Baş sebebi tutarsızlık ve iyi ile kötü konusundaki kafa karışıklığıdır. Ancak, farklı insanların farklı sebepleri vardır ve insanlar genellikle alçakça davranışlarda bulunduklarını itiraf etmezler. Çekingenliği ve merhametli olmayı iyi özellikler olarak görürken, ahmaklığın kölelere özgü olduğunu düşünürler. Topluma aykırı davranışlarını da asla itiraf etmezler. Itiraf etmeye yanaştıkları kusurlar genellikle istemsiz olduğunu düşündükleri kusurlardir; örneğin çekingenlik ve merhamet gibi. Eğer bir insan ölçüsüz davrandığını itiraf ediyorsa, bunun istemsiz bir davranış olduğunu göstermeksizin aşkı (veya tutkuyu) bahane eder. Ne var ki insanlar adaletsizliğin istemsiz olduğunu düşünmezler. Kıskanç olmanın da bir istemsizlik barındırdığını düşündükleri için, kıskançlıklarını da itiraf ederler.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.