"İnsana onlarca, yüzlerce yıl merhamet, sağduyu ve mantık öğretip onu bilinçlendirdim diyemezsin, herşeyin bir bedeli var. En önemlisi de bilinç. İnsanlar acımasızlaşabilir, hassasiyetlerini yitirebilir, kan, gözyaşı ve acı görmeye alışabilirler, tıpki kasaplar, ya da bazı doktorlar ya da askerler gibi; ama hakikati bir kere öğrendikten sonra ondan vazgeçmek nasıl mümkün olabilir? Benim fikrime göre bu imkânsız. Çocukluktan beri bana hayvanlara eziyet etmememi, merhametli olmamı öğrettiler; okuduğum bütün kitaplar da bunu öğretti ve sizin kahrolası savaşınızdan zarar görenlere öyle acıyorum ki canım yanıyor. Ama işte zaman geçiyor ve tüm bu ölümlere, acılara ve kana alışmaya başlıyorum; gündelik hayatta da daha duyarsız, daha tepkisiz olduğumu ve yalnızca en kuvvetli itkilere cevap verebildiğimi hissediyorum, ama savaş gerçeğinin kendisine alışamıyorum, esasen akılsızca olan bu şeyi anlamayı ve açıklamayı aklım reddediyor. Bir milyon insan bir yerde toplanıp edimlerine haklılık kazandırmaya çalışarak birbirlerini öldürüyor ve hepsi eşit derecede hasta ve hepsi eşit derecede mutsuz. Delilik değil de nedir bu?"
Niçin namaz kılan bütün kadınlarda enkazdan çıkarılırken çarşafini soran kadınınhassasiyeti; erkeklerde, yıkılan caminin önünde küfre meydan okuyan pir-î fânînin izzeti yok?!
Herşeyin bir bedeli var sekinetin bedeli ise huşudur. Ancak huşusu olanlar sekinete muhatap olurlar. Huşu da camiye yada namaza kırık dökük bir yürekle gitmekle olur gururla kibirle makam mevki takıntısıyla
camiye gidenlerin namazda işini aşını düşünenlerin huşudan nasibi olmaz.
Her şeyin bir fiyatı var dünyada. Bedeli ödendikten sonra satın alınamayacak şey o kadar az ki! Her eşyayı, her kişiyi, her duyguyu dikkatle incelersen bir yerinde mutlaka fiyatının yazılı olduğunu göreceksin...
Mutsuzluğum, mutlu olmak çabasından . . . Bu ortam kurulamayınca çalışamıyorum, çalışamayınca da yoruluyorum çünkü . . .
MELA - Niçin, peki, niçin mutsuzsun.
ROVNi - Çünkü herşeyin bir bedeli var, mutluluğun da. . . Mutluluk, değerinden çok pahalıya yada çok ucuza elde edilince o ölçüde mutsuzluk oluyor. En küçük zaman birimiyle süresi ancak ölçülebilecek küçücük mutluluk kırıntılarının bedelini bile o kadar pahalı ödedim ki, bunu da yitirmemek için çırpınıyorum.
Oysa sen? Ellerinden kayıp gitmedikçe, yitirmedikçe anlamıyorsun mutluluğunu. . . Çünkü çok kolay elde ettin, yolda bulmuş gibi bedelini hiç ödemeden ya da çok az ödeyerek . . .
Çünkü herşeyin bir bedeli var, mutluluğun da... Mutluluk, değerinden çok pahalıya yada çok ucuza elde edilince o ölçüde mutsuzluk oluyor. En küçük zaman birimiyle süresi ancak ölçülebilecek küçücük mutluluk kırıntılarının bedelini bile o kadar pahalı ödeelim ki, bunu da yitirmemek için çırpınıyorum.
Oysa sen? Ellerinden kayıp gitmedikçe, yitirmedikçe anlamıyorsun mutluluğunu... Çünkü çok kolay elde ettin, yolda bulmuş gibi bedelini hiç ödemeden yada çokaz ödeyerek...
_Laiklik, medeniyettir.
_Laikliği, her şeyin üstünde zorunlu buluyorum.
_Cadılarla, hortlaklarla ve ruhlarla ilgilenmek, politikacıların işi değildir. Politikacıların görevi, kanunlarla sınırlandırılmıştır. Politikacı, ruhları, sıradan insanlardan daha iyi bilmez ve bundan ötürü, en az benim kadar cahil olan ve benim selâmetimle benden daha az
Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir.Şu veya bu şekilde...Fakat daima ödersiniz...Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz...
Herşeyin bir fiyatı var dünyada. Bedeli ödendikten sonra satın alınamayacak şey o kadar az ki! Her eşyayı, her kişiyi, her duyguyu dikkatle incelersen bir yerinde mutlaka fiyatının yazılı olduğunu göreceksin. Yalnız boşuna bakma aynalara, bir senin fiyatın yok ve bir senin bedelin ödenemez dünyada.