Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Büyük yalnızlığımın içinde bir insanın boşluğunu dolduruvermişti."
Dinle, sana sevmenin ne olmadığını söyleyeceğim önce. Ne olduğunu sen sonra anlayacaksın. Dinle. Sevmek alışveriş değildir. Geometri değildir, aritmetik değildir. En değerli şeydir belki, ama karşılığında hiçbir şey alınamaz. Karşılıksız bir çeke atılmış, kuru bir imza değildir sevmek. İskambil kâğıdı değildir, zar değildir, bir dilim ekmek değildir, bir kadeh içki değildir, hesap pusulası değildir sevmek. Sevginin bedeli yine sevgiyle ödenir, altınla değil. Sevilmekse; sevmenin mükâfatıdır ancak, karşılığı değil. Bir sevgiye eş bir başka sevgi olamaz. Çünkü her sevgi birbirinden büyüktür. Sevgi tartılamaz, sevgi ölçülemez. Sevgi; gram değildir, mesafe değildir. Derinlik sanırsınız, yüksekliktir o. Sevgi; dudak değildir, göz değildir, saç değildir. Sandalye değildir sevgi, yatak değildir, çarşaf değildir. İçki değildir, içemezsiniz, fakat her şeyden güzeldir sarhoşluğu. Geçip karşısına seyredemezsiniz, manzara değildir, tablo değildir, heykel değildir. Okuyamazsınız, kitap değildir. Bilmece değildir, çözemezsiniz. İsteseniz de içinizden atamazsınız, kan değildir, kesip damarınızı akıtamazsınız. Siz ağladıkça o güçlenir içinizde. Akmaz, gözyaşı değildir. Kuş değildir uçmaz, çiçek değildir koklanmaz. Bitmez, çile değildir. Ne desen o değildir sevmek. Sevgiyi tarif etmeye kalksam, seni anlatırdım.
Sayfa 221
Reklam
320 syf.
10/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Eşine az rastlanır bir eser!
Öncelikle diye lafa başlayıp kimi tebrik etmek gerek bilemiyorum. Kitabın yazarının benim takdirime ihtiyacı olmadığından çevirmenden sözü açmak istiyorum. Muhammet Uysal, kitabı öyle titiz ve güzel çevirmiş ki hayran olmamak elde değil. Kitabın konusunun önemi itibariyle bu zamana kadar çevrilmemiş olmasını aklım hayalim almadı. Çok kıymetli
Gaybın Önünde
Gaybın ÖnündeMustafa Sabri Efendi · Ketebe Yayınları · 201927 okunma
Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı. Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
"...heykel gibi hiç kımıldamadan kaskatı beklemeye devam ediyordu."
Bursa'nın Osmanlılarca fethi de garip bir şekilde suyla alakalıdır. Tekfuru kaleyi teslime zorlamak maksadıyla Pınarbaşı deresinden şehre giden su hattı Osmanlılar tarafından tahrip edilmiş. Sonunda kale komutanı Barsuk ya da Basak bugün Heykel'in arkasındaki Basak Caddesi bu Türk asıllı Hıristiyan komutanını adını mı yaşatıyor dersiniz? 30 bin altın fidye ödeyerek şehri Osmanlı kuvvetlerine teslim eder ve maiyetiyle birlikte Gemlik'ten deniz yoluyla İstanbul'a gider
Reklam
Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü Bir başka türlüydü bu insanlar Sen bir başka türlüydün Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi Gözlerin gözlerimde erimekteydi Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun Beni bırakma diyordun Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam Bir yalnızlık duyuyorduk Ağlıyordun, ağlıyordun... Cebeci İstasyonunda bir tren Nefes nefese soluyordu Gerilmiş bir keman teli gibiydik
“Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı, Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı..”
Ellerini yüzümde gezdir, Sil alnımdan yorgunluğu, Gözlerimin altından Yaşamak korkusunu al, Avuçlarından çıkmış bir heykel olsun başım. Sonra sen de gözlerini kapat, Bırak, ellerin sessizce düşünsün Düşüncende yaşamak isterim ben senin: Bir gün en yalnız saatinde Parmak uçlarından Ve avuçlarından Gelip konuşurum seninle.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.