“Suçluyu kazıyınız, altından insan çıkar.”
(Faruk Erem, Bir Ceza Avukatının Anıları)
Raskolnikov, ceza davasına bakmam için bana gelseydi ona şöyle şeyler diyebilirdim: “Bak Raskolnikov! Hakim ‘Neden işledin cinayeti?’diye soracak. Sakın bu Napolyon muhabbetine falan girme. Tefeci kadına rehin bırakmak için gittin. Parayı verirken “Bak
Akif İnan, Yedi Güzel Adam'dan olduğu söylenen bir şair ve yazardır. Onlardan biri midir bilmem ama güzel bir insan olduğu muhakkak. Yazdığı satırlar, ardında kaliteli ve vakur bir kişilik olduğunu gösteriyor ve ancak nahif bir insana ait olabilirler. Uzun zamandır bu yedili ile ilgilenmekteyim. Hayal ettiğim haklarında uzunca bir araştırma ve
Martin Eden’i okuyalı uzun zaman oldu.Kitabı bitirdiğimde keşke kitap üzerine konuşabileceğim biri olsa dedim.Ama çevremde kitabı okuyan yoktu.Bir şeyler karalasam dedim yazma konusunda okumada olduğum kadar iyi değilim.Ama çok sonra 1K ailesine üye oldum ve en azından kitabı okumak isteyenlere bir faydam dokunursa diye buraya bir şeyler yazmak istedim.
Kitaba gelecek olursak ; beni en etkileyen kitap diyemem belki ama abartısız Martin Eden beni şimdiye kadar en etkileyen,en üzen karakterdir. Jack London’ın yarı otobiyografik romanı deniyor Martin Eden için ben kitabı bitirdikten sonra öğrendim bunu.Belki de bu yüzden bir karakter bu kadar hayat bulmuştur bir kitapta. Bir bölümde karakter ben üç ay önce de aynı bendim bana o zaman neden böyle davranmadınız gibi bir serzenişte bulunuyor meşhur bir yazar olduktan sonra ve insanların aslında neye tamah ettiğini de meşhur olunca anlayabiliyor ne yazık ki. Tabi bu kadar hisli bir adam ünlü olmayı böyle hayal etmediği için uzaklaşıyor insanlardan.
Söyleyecek daha çok şey var aslına ama yazma konusunda iyi değilim demiştim.Kitabı okuduğunuzda neden bu kadar etkilendiğimi anlayacağınızı düşünüyorum. Daha pozitif kitap karakterlerinin sizi etkileyebilmesi dileğiyle…
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,9bin okunma
Neredeyse hepimiz bir zamanlar böyle bir çaresizlik hissine kapılmış,hayal kırıklığına uğramışızdır. Bilinmeyen kadında kendimizden bir şeyler bulmamız mümkün. Okuduktan sonra boğazımda bıraktığı yumrulu his çok zordu,hiçbir kitapta bir aşk bu kadar sürükleyici ve bu kadar güçlü hissedilerek anlatılamazdı. Hele bir kadının hisleri,yaşadığı derin aşkın bir erkeğin kaleminden okuyor olmak,okurken hissetmek çok ayrı bir tutku sağladı. En derin . En hisli. En bilinmeyen. Altını çizdiklerim o kadar fazla ki. Tekrar tekrar okuyorum. Her defasında aynı derinliklerde boğuluyorum, bilinmezliklerde boğuluyorsunuz ,bilinsin istiyorum sevgisi,ama.. ah güzel kadın,ne güzel sevgidir bu yaşanmayan,yaşanması gereken,ve öldükten sonra değil de yaşarken bilinmesi gereken bir sevgi...
ㅤ
“Hepimizin işleri ters gidiyor ve üzgünüz. Bazı şeylere sahibiz ama hep bir şeyler eksik... Bir de herkes yalnız.”
Bu incelemenin ilk bölümünde Japon edebiyatına dair düşüncelerime ve okuma önerilerine, ikinci bölümde eserin yazarına dair bilgilere ve üçüncü bölümdeyse esere dair yorumlarıma yer verdim. Şimdiden okuyacaklara keyifli okumalar
Dünyanın en zor okunan kitapları listelerinde hep ilk beş kitap arasında gösterilen bu eseri bu kadar okunması zor kılan şey ne?
Aynı şekilde kitap hakkında ki incelemeler ve yorumlar da hep kitap dan soğutacak şekilde baskın bir zorluğu çağrıştırıyor.
Ben ise bu güzel kitabı, hem herkese tavsiye etmek, hem de kitaplığında bekletenleri okumaya
"Bu arada kendimle kalınca sakin ol diyorum ama ne zamana kadar. Bu kaçıncı gecedir kendi kendime onunla konuşuyorum. Geçmiş acılı günlerin tartışmasını yapıyorum. Anlatıyor ve bütün yanlış anlaşılmaları haksızlıkları düzeltiyorum. Onları yeni baştan yaşanacak bir zamanın önüne getiriyorum. Konuşuyorum onunla. Boş zamanlarımda da değil. Günlük çalışmalar sırasında ama gören olmuyor bu yaptığımı. Dış görünüşüm ele vermiyor beni. Kısa ya da uzun yürüyüşlerde oluyor nedense daha çok. Bir dalgınlığa koyulma gibi başlıyor. Arkadaşlarımı bilmiyorum ama yürüyüşler çok verimli benim için hem dışarda görünüyorsun hem içeriye kaybolabiliyorsun."
Cahit Zarifoğlu/Yaşamak
Yaşıyoruz Sessizce, Şükrü erbaş 'tan okuduğum 4. Kitap. Okuduğum diğer kitapları gibi bu da bende derin izler bırakmayı başardı.
Şükrü Erbaş kalemiyle kendine hayran bırakan büyük bir şair. Bu kitap nezdinde tüm eserlerini övebilirim.
Yaşıyoruz Sessizce' de ölen eşinin ardından tuttuğu yası anlatıyor Şükrü Erbaş. Bunu anlatırken de ölümün getirdiği
Goethe: "Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir" derken kendinden belki 150 yıl sonra yaşayacak Sadık Hidayet'i de kast ettiğini bilebilir miydi?
Hidayet, zengin bir aileden gelmesine rağmen çalışmaya hatta farklı farklı konularda çalışmaya meraklı, maymun iştahlı bir adam olmasının yanında (ki bunu ruhundaki onulmaz boşluğu
Rahmetli Bülent Ecevit gerçekten cok hisli bir insanmış. Kelimeler sanki dans ediyor yanyana geldiğinde bu şiirlerde. Siyasi kişiliği ile bilinen Ecevit edebi kişiliği ile de tanınan nadir siyasetçilerdendir. Gayet akıcı bir şiir kitabı olmus.
karıncaların telaşından belli
bir şeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
"Karyolanın hemen ayakucundaki koltuğun üzerinde, hatta yerlerde çabucak çıkarılıp atılmış giysiler, pahalı cinsinden beyaz ipek bir gelinlik, çiçekler, kurdeleler vardı."
Kitabı derin duygu med - cezirleri
yaşayarak bitirdim.Türü roman bir kitap, bu kadar uzun olmamalı. Fyodor Mihayloviç Dostoyevski "ye haddim olmayarak bu
Sana durlanmış kelimeler getireceğim
pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler
kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir
seni çünkü dik tutacak bilirim
kabzenin, çekicin ve divitin
tutulduğu yerden parlayan şiir.
İsmet Özel /Yıkılma Sakın
Sana geldim, içim ümitlerle dolu
Beni sarhoş etme İstanbul, ne olur
Bir gün ben de eririm caddelerinde
Çürür kemiklerim adım unutulur
Yine sen kalırsın dipdiri, sımsıcak
Göğü, bulutların, denizlerin kalır
Oynama İstanbul, benimle oynama
Bir gün öldürür beni bu dert, bu kahır
Ezilmiş ellerimin arasında başım
Bu yeryüzünde başka çarem kalmamış
İşte gelip kapılarına dayanmışım
Karşında yıkılmış bir duvar gibiyim
Beni sarhoş etme, başım dönüyor
Üstüme varma İstanbul, kederliyim.