Kız çocuklarınızı 6 7 yaşlarındaki erkek çocuklarından ötürü okula gönderemiyorsanız oturun erkek çocuklarınızı ve bizzat kirli olan bu pis zihniyetinizi eğitin. Gelin size "Heterojen Sınıf"tan bahsedeyim. Her şeyi eğitim ve psikoloji temelinde anlatacağım, lütfen bunları dikkate alarak yorum yapın.
İlkokul 2.sınıfa giden öğrencilerden
> Avrupa tarihinde başka hiçbir ülke, Almanya kadar kitaba ve makaleye konu olmamıştır diye düşünüyorum. Zaman içerisinde Nazizmin ya da Nazi döneminin saklı kalan bazı sırları ve nispeten küçük özelliklerinin yeni keşif haberlerini duymak kesinlikle olası mümkündür.
> 2014 yılının sonlarına doğru İngiltere’de eğitim gören genç Alman bilim
Osmanlı Toplumunda Aile, İlber Ortaylı’nın yıllar önce basılmış bir kitabı. Yeni baskısı Kronik Kitap tarafından yapıldı. Kitap, Ortaylı’nın Osmanlı toplumundaki aile yapısı ve diğer başka sosyal mevzuları ele alan çok sayıda makalesinden oluşuyor. Soru cevap tarzında bir kitap değil, buna rağmen bilimsel sıkıcılıktan uzak, kendini okutan bir eser
"İnsan doğasının bu kadar basit olması mümkün değildir. Karakterin homojen bir blok olduğu inancı yüzeysel bir gözlemden ibarettir. Karakter birçok etkenin neticesidir. Yaşayan insanların gözlemleri Kant ve Schopenhauer'in naif teorilerini alaşağı etmeye yeter. Değişmez karakter mevzusunu bir kenara bırakalım, çünkü zaten ayakta duracak hali yok."
Hiçbir uygarlık türdeş (homojen) değildir.
Bir uygarlık, başka uygarlık ya da uygarlıklarla ilişki içindedir mutlaka. Böyle bir ilişki doğar doğmaz da, o uygarlık değişmeye başlar.
" Hepsinin aynı olduğunu düşünmek istiyorum. "
Finlandiya homojen bir yerdi fakat her geçen gün bu homojenlik biraz daha azalıyordu. 1990 yılından bu yana yabancıların sayısında yüzde 600'lük bir artış olmuş.
Çeşitliliğin titizlik kültürünü nasıl değiştirdiğini anlamak için çocukların üçte birinin göçmen, bunların çoğunun da
Osman SEZGİN, Ocak, 2020, 1. Baskı, Kalem Vakfı Yayınları, Türkiye / İstanbul
Kültürel Psikoloji Bağlamında Şahsiyet Bütünlüğü kitabı Osman Sezgin tarafından kaleme alınan psikoloji kategorisinde olan bilimsel dille yazılmış bir kitaptır. Kitap 136 (Yüz otuz altı) sayfadan oluşmuştur. Kitabın ilk baskısı 2020 yılının Ocak ayında Kalem Vakfı
Selim Deringil kitapta bir araya getirilen uzun yılların emeğini yansıtan makalelerinde, 19. yüzyıl imparatorluk tarihinin simgesel üretim ve yeniden-üretim alanlarını ele alıyor. Din, millet, devlet tanımlarını ve bunların siyasal alandaki kullanımlarını, II. Abdülhamit döneminden Mustafa Kemal’e uzanan süreçte, “devlet aklı” ve pratiklerine
Kalıpyargılar kolayca değişmezler; dışgrup hakkındaki kalıpyargılar daha güçlü, daha olumsuz ve daha aşırı uçtadır. Çünkü dışgrup üyeleriyle olan etkileşim bireysel değil gruplar arasıdır. Sonuç olarak da dışgrup üyeleri birbirlerine daha benzer ve homojen olarak algılanırlar.
Irk esasına dayalı, homojen ve tamamen Türkleşmiş bir toplum meydana getirmek için din dahil bütün bağlar koparılmaya çalışılmış, yeniden düzenlenen ve dinî telkinlerden bütünüyle arındırılmış bir eğitim sistemi ile İslâm dininin belirleyici bir unsur olmadığı, ırk temeline dayanan yeni bir düzen gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.
Akseki'nin vaaz ve hutbeye bu kadar önem vermesinin başlıca iki sebebi vardır:
Birincisi, Kur'an'ın tavsiye ettiği ve Hz. Peygamber'in vaaz yoluyla gerçekleştirdiği eğitim metodu ile eğitim ve öğretim alanında yapılan son gelişmeleri ulaştırarak, genellikle homojen olmayan halk kitlelerine hitap edebilmenin lüzumunu hissetmiş olması.
İkincisi ise, dinî hayatın inkişafının bu yolla sağlanacağını incelemeleriyle tesbit etmiş olması.
Nitekim Akseki, Amerika'da kilisenin ve dinî hayatın bu kadar süratle gelişmesini şu sebeplere dayandırmaktadır:
1. Vaaz ve nasihate önem verilmesi,
2. Din derslerine önem verilmesi ve bu derslerdeki gelişmeler,
3. Kilisenin iyilik ve yardım işlerinde başarı kazanması.
Bu sebeplerle Akseki'nin bizzat kendisi vaaz ve hutbe vermek suretiyle, Türk halkının dinî gelişimine katkıda bulunmaya çalışmıştır. O, "vaiz, yalnız kürsüye çıkarak nasihat etmek değil, aynı zamanda her gittiği yerde İslâmi teşkilat kurmak, dinî, ahlâkî, idarî, iktisadî ve ziraî bakımdan memleketin her türlü refahını temin edecek ameli vasıtalarla çalışmakla mükellef olmalıdır." diyerek vaaz ve irşadın sadece cami ile sınırlı kalmayacağını belirtmektedir.
"Eğitimle bir toplum homojen, yeknesak bir kalabalık olmaktan çıkar, aynı zamanda da eğitim alarak kitleden vasıfları ile ayrılmış insanlar o toplumun tarihini uzun yoluna götürürler. Onların başarısı ve kitle ile kurabildikleri ilişki, bağlantı, kitleyi ikna gücü, bir ülkeyi ve bir toplumu başarılı bir tarih çağı yaşamaya götürdüğü gibi bunun aksi de mümkündür."
Bourdieu'ye göre kurumsallaşmış olan her eğitim sistemi, “yapısının ve işleyişinin özgül karakteristiklerini, bir kültürel keyfiyeti yeniden üretme işlevinin yerine getirilmesi için gerekli kurumsal koşulları kuruma özgü araçlarla üretmek ve yeniden üretmek zorunda olmasına borçludur.”196 Eğitim, bu yeniden üretim süreci dâhilinde “ideolojik