...İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hz. Eyyüb' den daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünkü işlediğiiz her bir günah, kafamıza giren her bir şüphe, kalp ve ruhumuza yaralar açar...
İnsan ki kadından doğmuştur, günleri kısadır ve sefaletle doludur. Bir çiçek gibi topraktan çıkar, vurulur gider. Bir gölge gibi kaçar ve asla durduğu yerde durmaz.
Hz. Adem(as): İlk ziraat mühendisi ve çiftçidir.
Hz. Şid(as): Dokumacıların, örücülerin ve mensucat sanayinin ilk kurucusu.
Hz. İdris(as): İğneyi ilk icad eden, terzilerin konfeksiyoncuların, örücülerin piri.
Hz. Nuh(as): Marangozların, gemicilerin, denizcilerin ve barbarosların piridir.
Hz. Hud(as): Tüccardır. Bütün tüccarların piri
.
Vakit Güneş
Vakit susuzluk
Vakit su
Vakit yetmişiki şehit
Vakit Hz. Hüseyin
Vakit tufandan kurtuluş
Vakit Hz. Adem tövbesi
Vakit Yunus Peygamber ve balık
Vakit Hz. İbrahim ve ateş
Vakit Hz. Yakup ve Hz. Yusuf buluşması
Vakit Kızıldeniz ve Musa
Vakit Hz. Eyyüb'e şifa.
Vakit Huzur
Vakit Niyet...
" ALLAHIM..."
Ezan'ı Muhammediye hürmetine,
Kıyama duranlar hürmetine,
Cibril kanadında yazan ismin hürmetine,
Düşen her bir yağmur damlası hürmetine,
Niyetlerimizi tam ve lütuflarını daim eyle...
Bizleri hayra ulaştır...
// Yusef Masadow //
Lisede yarım bırakmıştım. Sanırım bu kitabı okumak için uygun bir zaman değildi benim için . Hz.Peygamber'in sa. Mihmandar'ı Eyyüb Sultan hazretlerinin anlatıldığı bu eserde birtakım mantık hatalarına ve tarihi yanlışlıklara rastgeldim. Hatalardan birisi Ümeyye'nin Ebu Cehil'e seslenirken 'Ebu Cehil' diye hitap etmesiydi çünkü Ebu Cehil diye bildiğimiz Amr b. Hişam'a Ebu Cehil ismini müslümanlar koymuştu. Her neyse çok fazla takılmadım buna. Ayrıca Peygamberimizden bahsederken bazı yerlerde direk adıyla bahsetmesi hoşuma gitmedi. Bunlar rahatsız olduğum hususlardandı. Kitabın güzelliği her zamanki gibi üslubuydu. Çok hoşuma gitti. Özellikle Hz. Peygamberin Medine'ye hicret ettiği yerlerde ki anlatımına diyecek bir şey yok çok duygulandim. Sıkıldığım yerler olmakla birlikte (Özellikle Kallinikus ve kızının yer aldığı kısımlar) gerçekten akıcı bir kitaptı. Allah Ebu Eyyüb el-Ensari'den razı olsun.
Tarihi Roman severlere tavsiye ediyorum.
Hz. Âdem'in (a.s) tevbesi kabul edildi, yine Hz. Âdem (a.s) bugün yaratıldı ve cennete girmesi de bugüne rastlar.
Arş, Kürsî, gökler, yeryüzü, güneş, ay, yıldızlar ve cennet bu gün yaratıldı.
Hz. İbrahim bu gün yaratıldı ve yine bu gün ateşten yanmaksızın kurtuldu.
Yine bu gün Hz. Musa (a.s) ile yanındaki müminler, suda boğulmaktan kurtuldular, Firavun ve adamları bugün boğuldu.
Hz. İsa (a.s) bu gün doğdu ve yine bugün göğe çıkarıldı.
Yine bugün Hazreti İdris (a.s) göğe çıkarıldı.
Nuh'un gemisi bu gün Cûdî tepesinde karaya oturtuldu.
Hz. Süleyman'a muhteşem saltanat bugün verildi.
Hz. Yunus (a.s) balığın karnından bu gün çıkarıldı.
Hz. Yakub'un (a.s) bugün gözleri yeniden açıldı.
Hz. Yusuf'un kuyudan çıkarılması bu güne rastlar.
Hz. Eyyub (a.s) tutulduğu hastalıktan bu gün kurtuldu.
Yeryüzüne ilk yağmurun düşmesi de bu güne rastlar.
Ya bir yol bulacağız, ya da bir yol açacağız...
-Çünkü:
-Hz. Nuh'u tufandan
-Hz. Yusuf'u kuyudan
-Hz. İbrahim'i ateşten
-Hz. Musa'yı denizden
-Hz. Meryem'i iftiradan
-Hz. Eyyub'u hastalıktan
-Hz. Zekeriyya'yı yalnızlıktan
-Hz. Asiye'yi firavundan kurtaran bir rabbimiz var bizim
Uzun metrajlı bir otobüs yolculuğundayım. Evet yine otobüs ve yine yağmur. Samiha Ayverdi'den İbrahim Efendi Konağı'na dair okuyorum.
Ben otobüse bindiğimde İbrahim Efendi hasta idi, yolculuğum sırasında vefat etti ve teşyi' eylediler. Hatta Hattat Aziz Efendi tarafından cel'î sülüs ile yazılmış kitabe-i.seng-i mezarını dahi
Padişah, fetih aşkına Arap Yarımadasından kopup gelen Hz. Muhammed'in bayraktarı Ebu Eyyub el-Ensâri'nin kabrinin bulunmasını Ak Şemseddin'den ister. Fatih'in isteğini kabul eden Hoca, riyazete çekilir. Geceler boyu süren ibadet ve duadan sonra, Hz. Ebu Eyyub'un kabri rüyasına girer. Padişaha durumu anlatır. Onu rüyada gördüğü yere götürür. Asasını yere diker. "Kazınız" der, "aradığınız, buradadır. Önce üstü yazılı mermer bir levha çıkacaktır. Levhanın altında Ebu Eyyub el-Ensari Hazretlerinin aziz naaşı vardır." Toprak kazılınca üstü yazılı mermer levha ortaya çıkar. Büyük sahabinin kabri bulunmuştur. Padişah çok güzel bir türbeyle yanına cami inşa ettirir. Ve bölge o günden sonra "Eyübsultan" adıyla anılır.
Bir sabah, Kadıköy vapurunda karşılaşırlar. Musa Anter, Necip Fazıl'a nerelerde olduğunu sorar. Necip Fazıl; tutuklandığını ve Harbiye'deki 38 numaralı hücreye konulduğunu, bu hücrede bir gün kaldığını ve hücrenin halinden, sabaha kadar İhlas-ı Şerif'ı okumasa delireceğini anlatır. Halbuki, 38 numaralı hücre, Musa Anter'in hücresidir ve orada beş buçuk ay kalmıştır. Musa Anter, bu ayrıntıyı anlatınca, Necip Fazıl çok şaşırır. Hatta, Musa Anter'den büyük olmasına rağmen, Musa Anter'in elini öpmeye kallışır. "Birader, eğer orada sen beş buçuk ay kalmışsan, sıradan bir adama değil, sana Hz. Yusuf'a ve Hz. Eyyub'a bakıyormuş gibi bakmak lazım." diyerek Musa Anter'e iltifat eder .