Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Reklam
Küfe
-Sakallı, yok mu işin? Git, cehennem ol şuradan! Ne dırlayıp duruyorsun sabahleyin oradan? Benim içim yanıyor: Dağ kadar babam gitti...
Sayfa 67 - Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2021
yorgun serüvenci ben yeşil bir su içtim onsekiz emirgân'da içtim temmuz'da bütün karadeniz akıyordu rüzgâr çözülmüştü ay yoktu işte ben klor içtim onsekiz bıyıklarımdan damlata damlata
“Dertlerimi kime açsam ? Şimdi dostu nerden seçsem? Kadehlerde zehir içsem. Parçaladı gitti beni.”
Sayfa 13 - HubatusKitabı okudu
Reklam
Çocuk gibi, hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. İçim yanıyor. İçim öyle bir yanıyor ki… Öfke, nefret, aşk, acı hepsi bir yandan saldırıyor bana.
Sayfa 158Kitabı okudu
Uzun süren dakikalar boyunca ben kıvranmaya ve nefes alamaz hale gelene kadar emmeye ve mücadele etmeye devam etti. Diğer göğsümün ucuna geçtiğinde neredeyse en yüksek seviyeye ulaşmış durumdaydım. Hudson'ın aşkına o kadar dalmıştım ki, eteğimi çözdüğünü ve parmaklarının külotumdan klitorisime ulaştığını ancak fark etmiştim. Bu sanki, her
Sayfa 343
Kır Çiçeği
Hiç olmazsa bir kere gel Aşkımızın mezarına Ne gül ne zambak Kır çiçeği yeter de artar beni anmaya Bir dolu ümit bir dolu inanç Hepsi uçtu gitti havaya Ben yaşıyorum içim öldü Çünkü onu gömdüm toprağa
Evet, doğru; ama bahçeleri serin, havuzları yeşil evler gördüm Bel-Air’de. Ayakkabıları varımdan yoğumdan daha değerli kadınları arzuladım. Altıncı caddedeki Spalding vitrininde öyle golf sopaları gördüm ki saplarından şöyle bir kavramak için içim gitti. Dindar bir adam günahı için nasıl dertlenirse öyle dertlendim bir boyunbağı için. Bir eleştirmen Mikelanj’ın bir eserine nasıl bakarsa öyle baktım Robinson’daki şapkalara.
Sayfa 18
Reklam
Sen gideli
Başım dönüyor içim sıkılıyor ha bire Bu dünyada pırıl pırıl şeyler vardı hani Cümbüşler vardı kahkahalar vardı hoşbeşler vardı Hepsi peşine takılıp gitti mi ne
Sayfa 90 - AdamKitabı okudu
Kızım doğduğunda karım çok sevinçliydi, hayatına gökten bir gaye inmişti. 'Defter tutacağım, her anını yazacağım’ diyordu, tutmuş. Annesinin kızı, anneannesinin torunu, teyzelerinin biriciği defteri: Bilge bugün aşı oldu-ilk dişini çıkardı-güldü-şunu yaptı-bunu yaptı. Altı yedi ay boyunca basmakalıp cümleler karalamış süslü püslü, küçük, pembe kaplı deftere. Bir gün tesadüfen elime geçti. Karım benim adımı hiç anmamış. Üç kere okudum. Anneannesi var, teyzeleri var, doğumunu yaptıran ebenin adı bile var, ben yokum. Yutkunarak sordum, 'neden bu defterde benim adım yok?’ diye. 'Senin defterin değil ki, Bilge’nin’ dedi. Yürüdü gitti.Solucan ikiye bölünmüş çoktan, haberim yok.Tam midemin üstünde yumruk kadar bir yer, o defteri her hatırlayışımda kasılır. Böylece zaten kuru olan içim cevapsız bir soruyla büsbütün kurur.
“Fakülteyi bitirip işe girdiğim yıl, Sabri askere gitti. Babamla ikimizdik evde artık. Bir akşam baktım ki iki gözü iki çeşme. ‘N’oldu?’ dedim. ‘Usta iş vermiyor,’ dedi, ‘Dikemiyormuşum.’ Doğruydu, dikemiyordu. Elleri titriyor, gözleri iyi görmüyordu artık. ‘Dikemiyormuşum,’ derken yalvarır gibi bir hali vardı. ‘Çalışma,’ dedim. ‘Nasıl olsa kazanıyorum işte ben!’ Sevindi. Işıl ışıl oldu gözleri. Şaşırmış gibiydi; ne diyeceğini, ne yapacağını bilemedi… ‘Murat Bey… Oğlum,’ diye söylendi kendi kendine. Doğrusu bu ‘Murat Bey’ sözü çok tuhafıma gitmişti o gün. Bir baba, nasıl ‘bey’ derdi oğluna? Babama ilk kez o gün içim acıdı. Bana duyduğu sevginin, saygının sonsuzluğunu göstermiş oluyordu belki böylece ama yine de ters bir şeydi. Gülünçtü üstelik. Bunu o zaman yoğun bir çaresizliğin, yürek karartıcı bir yarın korkusunun anlamlı bir ses olup dudaklardan çıkması diye düşünmüştüm!”
Sayfa 117Kitabı okudu
Tura
Asıl iyi ki var olan onlar, kabul et bunu diyor içim. Onlar da olmasa sen ne olursun ki, hiç olursun, hiç kimsesiz bir hiç, onlar iyi ki varlar da sen varsın böylece. . kendim için var mıyım yok muyum? . Zaten niye umutlanmıştım ki? İnsan hayatının bir yerinde hayatına bir bakar ve anlar, anlamıyorsa aptaldır, ben aptal değilim ama yine de
561 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.