Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Benlik bilincimiz sayesinde kendimizi başkalarının bizi gördüğü gibi görebilir (otokritik) ve diğer insanlara karşı özgeci (başkalarını düşünen, diğerkâm) davranışlarda bulunabiliriz. Kendimizi başkasının yerine koyup (empati) onun yerinde olmamız durumunda neler yapacağımızı düşünebiliriz. Başka birinin yerinde olmayı hayal edebilir ve onun duygularını daha iyi anlayabiliriz. Önemli olan bu kapasitemizi ne denli verimli kullandığımız değildir. İstersek bunu hiç başaramıyor olalım, yine de dostlarımızı sevmemiz, ahlâkî değerlere sahip oluşumuz, gerçekleri görebilmemiz, güzel şeyler yaratmamız, kendimiz için idealler yaratmamız hep özgeci kapasitemiz sayesindedir.
Sayfa 83 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okudu
Uğraşıp didinmelerinin başarısız kalacağını bilmekle yaşamın sığ ve aptalca nitelik kazanmaz. İyi bir şey, ideal bir şey uğruna savaşıp amacına ulaşacağını sanman hayatını daha çok sığlaştırır Harry. İdealler ulaşmak için mi vardır? Bizler, biz insanlar ölümü yok etmek için mi yaşarız? Hayır, yaşamamızın nedeni ölümden korkmamız, sonra da onu sevmemizdir.
Reklam
baskın: hayvanla hayvan olma. haklıysan inat et. payına düşeni söke söke al. iç. danset. seviş. oku. seyret. dinle. VE DÜŞÜN! ha­yatını atlayacağın idealler, ruhunu büyütecek düşler edin. vücudu­nu ise çöpe at! HEMEN!
Sayfa 105
Doğru umutlarınız, doğru arzularınız yok diye azarlıyorlar ama biz doğru idealler peşinde koşmaya başlarsak bu kişiler sonuna kadar bize sahip çıkıp, rehberlik edecekler mi ki?
"Hayaller güzeldir, idealler de öyle. Ancak Ortadoğu coğrafyasının acı ve somut gerçeklikleri, hayalleri de realize etmeyi gerektirmektedir. "Gerçekleşebilecek hayaller" kurmak, Ortadoğu'da siyasetin sırlarından biridir. Ve maalesef Ortadoğu, hayallerin güçle, kanla ve can yakmakla gerçekleşebildiği bir coğrafyadır.
''Eğer ruhun bedenden bedene geçmesi doğru ise, birçok hayvanda bir insan ruhunun mahpus olduğunu kabul zorunluluğu vardır. O zaman vicdanımıza karşı şu soru yükselir: Bu kadar mahpus ruhu nasıl kurtarmalı? Hayvan suretinde yeniden dünyaya gelmiş bu adamlara ilk şekillerini nasıl geri vermeli? Bu kurtarıcılık eseri karşısında bütün öteki idealler ne kadar küçük kalıyor!Benzerlerimizden bazılarının açlıktan, soğuktan ıstırap çektikleri oluyor, ama ne de olsa bunlar insandır, konuşabilirler, sevebilirler ve en mühimi, elleri vardır, hiçbir makinenin asla yerini tutamayacağı harikulade birer alet olan elleri. Düşününüz, ruhunuz, siz öldükten sonra bir ayının kıllı postu veya bir yılanın kabukları içine kapatılmış olursa ne işkenceler duyarsınız. Bir insanın arzularını duymak, sonra da, konuşmak, gülmek ve başkalarının merhametini çekebilmek tesellisi bile olmadan hayvan gibi yaşamaya mecbur olmak!
Reklam
Merak Bilgiyle Birleşmeli
Bir keresinde İran'ın önde gelen Şii liderlerinden biriyle bir görüşmem olmuştu. Yaklaşık bir saat boyunca batı dünyasının işlediği kabahatlere verdi veriştirdi. Sözlerini bitirdiğinde öfkesi kaybolmuştu; gülümsedi, elini bana attı ve “tekrar görüşmeye gelmeliyim” dedi. “Neden?” diye sordum. “Çünkü sen beni dinledin.” Bu iyi niyet gösterisi, bu bir tek yorum, ilkeler yüzleştiğinde genellikle saklı kalan insani bir pencere açtı. Anlaşmazlığı hemen o anda meraka dönüştürdü. Ancak tek başına merak duymanın yalnızca bir kapının açılması, bir başlangıç olduğunu biliyorum; merak, bilgiyle birleştirilmediği sürece hiçbir yere götüremez bizi. Dinlemek yeterli değil; anlamak, bilgi toplamayı, okumaya ve incelemeye dayanan bir hazırlık gerektirir, böyle insan anlayışsız bir yabancı olmaktan çıkar. Anlaşılabilmek için kaygıları açıklığa kavuşturan fikirler sunmak ve yaklaşımını paylaşmadığımız kişilerin düşünceleriyle bir ahenk yaratmak gerekir. Anlamak, anlaşmazlığı ortadan kaldırmaz, ama anlaşmazlığı zenginlik veren bir deneyime dönüştürür; insanda, insanlığın çeşitliliğinin gizemli dünyasına kabul edildiğine ve yalnızca kısmen yaşıyor olmaktan kurtulabileceğine dair bir his yaratır. Dinler içindeki ve arasındaki tüm acı münakaşalara rağmen, Şii geleneğinin en temel özelliklerinden birinin kişisel yargılara saygı duymak olduğunu ısrarla söyleyen Şii liderle yaşadıklarıma büyük değer veriyorum. İdealler çok ender gerçekliğe dönüşür; ancak bu düşünce, göz ardı edilmemesi gereken bir yol göstericidir aslında.
Sayfa 110-111
Haçlı teşebbüslerinin gayesi İslam dünyasının kuvvet kaynaklarını eritmeyi istihdaf (hedef)ediyordu.Bir zamanlar üstünlüklerinin sembolü olan unsurlar tahrip edilmek suretiyle zaaf haline getirilmeliydi.Kısaca,haçlılar,ahlaki değerlerin dejenerasyonu suretiyle İslam sosyal hayatını ortadan kaldırmayı gaye edinmişti.Haçlı emperyalist kadına hürriyet verirken,onu tekamül ettirmeyi değil, ifsat etmeyi düşünüyordu.Böylece cemiyeti de kadının arkasından dejenerasyona sürükleyecekti.Ümidi buydu.Kadını yetiştirmekten maksadı ona fesadı öğretmekti.Tatbik edeceği şeytani metotlarla bu husustaki becerikliliğini geliştirmeyi arzuluyordu.Tabiatıyla bu halin devamlı bir kanun haline gelmesini sağlamak için de onu bir prensip'e bağlamalıydı.Bu prensib bazen bir terbiye kaidesi idi.Bazen da psikolojik ve sosyolojik gerçekleri içeriyordu.Zaman zaman da beşeri idealler şeklinde takdim ediliyordu.Zahirdeki iddiası"kadını psikolojik ve sosyal yönden geliştirmekti".Gerçekte ise onu gayriahlaki fitne uçurumlarına yuvarlamak istiyordu.Ve itiraf etmeliyiz ki, bu arzusunda Haçlı emperyalizmi muvaffak olmuştur.Bir defa düşmeye başlayanlar kimbilir ne zamana kadar yuvarlanmaya devam edecektir
Sayfa 147
Sizi toplu katliama yönelttiğini düşündüğünüz türdeki ötekiler genellikle, sizin kişiliğinizin ta yüreğindeki bir boşlukla şu ya da bu şekilde bağlantılıdır. Fetişler, ahlaki idealler, saflık fantezileri, manik bir irade, tartışılmaz devlet fikri ve Führer’in fallik görüntüsü gibi şeylerle doldurmaya çalıştığınız işte bu sancılı boşluktur. Nazizm bu yönden köktenciliğin diğer türlerine benzer. Ötekini yok etmenin çirkin hazzı, kendinize yaşadığınızı ispatlamanın tek yolu haline gelir.
Allah hepsinden bin defa razı olsun.......Dinin hayaller ve idealler alemine hapsolup kalan bir söylem değil dünya üzerinde her gün yaşanabilen reel bir gerçeklik olduğunu gösterdikleri için.
Sayfa 122 - Türkiye diyanet vakfı yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir hareketin kitleselleşip, kitleselleşmediği, ne ilkeleri ne de benimsediği devrimci ideolojiyle anlaşılabilir. Bunlar da önemlidir elbet. Ama asıl önemli olan, hareketin safları arasında yer alan insanların, kendi aralarında ve çevrelerindeki insanlarla nasıl ilişki kurduklarıdır. Bu tür ilişkilerin sağlığı, idealler ve benimsenen ilkelerle uyumluluğu, soylu bir ahlaki karakter kazanabilmesi, kitlelere karşı inandırıcı olabilmesi ile doğru orantılı olarak çevredeki insanların güvenini kazanacak ve onları mücadele için kendi saflarına dahil edebilecektir.
Sayfa 97 - Bir YayıncılıkKitabı okudu
Sınırları çizen kadından
Niçin İngiltere'nin bir dünya imparatorluğu olduğunu sorgulamak gerçekte son derece yersizdir. Yalnızca Gertrude Bell örneği esas alınarak değerlendirilse bile bu denli donanımlı, iyi eğitimli ve ülkelerinin çıkarları için büyük idealler peşinde koşan insanların varlığı, böyle bir sorgulamaya karşı verilecek en açık cevap olacaktır. İngiltere Gertrude Bell ayarında veya daha üstün özelliklerde yüzlerce kadın ve erkek yetiştirmiştir. Kapalı toplumların benzer özelliklerde yetiştirdiği insan sayısı kaç tanedir acaba? Ve böyle insanlar o toplumlarda hiç var olmuş mudur? Bu orulara verilecek cevaplar iki toplum arasındaki farklı yapıyı daha net bir şekilde ortaya koyacaktır.
Tek sonsuz, aşkın değil, arzunun gücüdür. Kusurları istediği şekilde güzelliğe çevirir, duyuların verilerini hiç sektirmeden gerçekleştirecek şekilde kendimize sunduğumuz idealler doğrultusunda yorumlar, bize hükmeden fikre yabancı kaygılarımızı yok eder ve eylemlerimizin büyüklüğüne engel oluşturan bu fazla karmaşık psikolojiyi basitleştirir. Böylece etkisi mutlaka görülecek ikili bir çalışmayla arzu, hem evreni hem de bizi dönüştürür, her ikisini de aynı hamleyle güzelleştirir.
Kamu Spotu
Toplumlar, sadece erkeklerinin değil kadınlarının da büyük idealler taşımalarıyla ve bu idealler uğruna topyekûn hareket etmeleriyle sağlıklı şekilde var olabilmektedirler.
Comte'a göre birey bir soyutlamadır. İnsan, yalnızca insanlığın yaşamına katılmak yoluyla bir insan olur ve "toplumun bireysel öğeleri canlı bir varlıktan daha ayrılabilir görülse de sosyal uzlaşma hayati önem taşımaktadır." Dolayısıyla özgürlük ve bağımsızlığına rağmen bireysel insan gerçek anlamıyla "Büyük Varlığın bir organı"ydı ve büyük varlık da insanlıktı. Comte insanlık başlığı altına sadece bütün yaşayan insanları yani insan ırkını değil hepimizin içine doğduğu ve katkıda bulunduğumuz ve sonraki nesillere eğitim ve gelenek süreçleriyle kaçınılmaz olarak aktardığımız ırkın sosyal mirasını oluşturan gelenek, tecrübe, görenek, kültürel fikir ve idealler gibi konuları da koymuştur. Bu Comte'un sosyal organizma olarak ifade ettiği şeydir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.