(Bakara suresi 30 ):Bir zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. (Melekler): "A!.. Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz" dediler. (Rabb'in): "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi.
Bu
Sizin ahlak duygunuzun tanımını gerçekten çok merak ediyorum. Babası kızına tecavüz eder aylarca, hamile bırakır, sonuç; beraat. Yurtta 45 erkek çocuğuna tecavüz edilir, sonuç; ''bir kereden bir şey olmaz.'' Zihinsel engelli bir kıza tecavüz edilir, sonuç; ''bağırmadı, rızası vardı.'' Aile içinde, amca, dayı, abi, baba, dede tacizine uğranır, sonuç; ''aile içinde halledelim, kız iftira atıyor, kendi ağacımızın meyvesini yemeyelim mi?, benim kızım zaten çok namuslu değildi.'' 7 ve 10 yaşlarındaki iki çocuk anne ve üvey babası tarafından defalarca tecavüz ediliyor, satılıyor, çocuklar mahkemede yaşadıklarını resim çizerek anlatıyor, sonuç; bu insan demeye dilimin varmadığı yaratıklar serbest. Pardon, nerede sizin ahlakınız? Adalet demiyorum, çünkü sizin adaletiniz yalnızca ahlakınıza ters bir şey olduğunda çalışıyor(!) Masum insanları, haklarını korumak isteyen insanları hiçbir gerekçe göstermeden yargılarsınız, içeri atarsınız. Çünkü siz ahlaklısınız(!)
''Adaletin olmadığı yerde ahlaktan söz edilemez.''
İlk iftira Havva'ya atıldı, yasak elmayı yedi diye... Sonra da bizi doğuran siz değilmişsiniz gibi 'Ademoğlu' koydular hepimizin adını... O günden bu yana tüm zorluklar katlanarak arttı sizin için. Sadece kadın olduğunuz için itildiniz, dövüldünüz, öldürüldünüz... İnsan olup olmadığınıza dair konferans bile düzenlendi Suudi Arabistan'da... Hem de daha birkaç yıl önce...
Doğurdunuz olmadı, ürettiniz olmadı, yeri geldi herkesten iyi yönettiniz ama yine olmadı... Erkeklerin at-avrat-silah üçlemesinin bir parçası olmaktan kurtaramadınız kendinizi bir türlü... Sokakta, mutfakta ve yatakta belirlenen görev dağılımının dışına çıktığınız anda hemen yerinizi bir başkasıyla doldurdular...
Siz eksik etektiniz. Saçı uzun aklı kısaydınız. Karı gibi gülmek, karı gibi ağlamak, karı gibi dırdır etmek gibi sayısız deyimler bulup erkekler olarak birbirimizi aşağılamak için kullandık adınızı... Çünkü sizin gülmeniz de ağlamanız da konuşmanız da dert oldu dünyaya...
Kiminizi okutmadılar, kiminizi çocuk yaşta evlendirdiler. Daha elinize oyuncak bebek almadan kucağınıza canlısını aldığınız zamanlar oldu...
Şimdi şöyle bir durup düşününce 8 Mart'ın, Kadınlar Günü değil de, erkekler için bir utanç günü olduğunu artık çok net görebiliyorum.
Böyle bir günün var olmasına neden olan kadınlar değil, erkeklerin ta kendisi çünkü... O yüzden bu günü kutlayarak değil de utanarak geçirmeyi kendime görev biliyorum...
Hakkınızı helal edin...
Necip G.
Son zamanlarda 'tarihçi' adı altında ortaya çıkıp Atatürk'e, onun aile fertlerine, Türkiye'nin kurucu kadrosuna ve daha pek çok manevi değerimize olmadık iftira ve hakaretler savuran bir grup şarlatanın, çeşitli basın ve medya kanallarında bir tarım böceği gibi, bir kımıl gibi her geçen gün çoğalması karşısında, İlber Ortaylı gibi değerli bir
YAŞAMAK “DAVA”SI
Lise yıllarında dershaneye gidiyordum,çoğumuz gibi.Bir gün önüme bir test sorusu gelmişti, bin yıl önce yaşamış bir filozofun sözü vardı soruda, “Hukuk her zaman güçlüden yanadır”. 17 yaşındaydım ve kafam allak bullak oldu, inanamadım. Hayır ya dedim olamaz ! Düşündüm ,düşündüm ,düşündüm. Evet ya dedim olabilir! Şimdi 17x2
Bizi kandırmak için Tanrı'yı bile araç olarak kullanmaktan çekinmiyorlar. Ruhumuzu öldürmek istediklerinde onu, yalan ve iftira içinde bırakıyorlardı. “Bir politikacı, dinden bahsediyorsa bil ki birilerini kandırmaya çalışıyordur."
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir... Gider gelirdi..."
400 sayfalık kitap sadece tek bir günde geçen vakti anlatıyor. Fakat o tek gün hikaye içerisindeki kahramanların anılarıyla uzun zaman dilimlerine ayrılıyor.
Kısacası şöyle diyebiliriz; bir gün içerisinde geçen o vakit yüz yılları göğsüne
Tarihin en suçlu bilinmeyeninden, daha çok ölümleriyle bilinene...
Ben, erkek. Bir çocuktum zamanında, öyle de kalmam gerekirdi. Sonraları artık büyümem gerektiği anlatıldı.
Masumluğumu kaybettiğim nokta işte tam da o kırılma noktasıydı.
Anlatılması gereken hikaye ise benim değil, unutulanlara ve anlatılmayanlara ait olan yarım kalmış
Psikolojik içerikli bir öykü kitabı olup sinsice şahsi çıkarları peşinde koşan yeni çağ insanı ile eski zamanlarda ki muhabbetli ve hatır için yardımcı olan eski toplumun duygusal yapısını karşılaştıran bir içeriği var.Gençlere arkadaşlarına dikkat etmelerini vurgulayan kitap aile hayatının değerini de anlatmak istiyor.Kitapta bu mevzu paraya ve erkeklere düşkün vasıfsız iki kadın ve aralarında bulunan masum ve idealist genç bir aile kızı arasında geçen trajik olaylar üzerinden işlenmektedir.Şahsi çıkarları için genç kızın iffetine iftira atan kadınlar ilginç bir hızla kızın başını belaya sokarlar.Çünkü uyuşturucu bağımlısı ve ticareti yapan adamların yanında konuşmuşlardır iftirayı.Onları arkadaşı sanan genç kız ise zorluklarını onlarla paylaşmaktadir.
― BİR PEYGAMBER (sallallahu aleyhi ve sellem) DÜŞÜNÜN Kİ;
― Sakal bırakırken sünnetine uyuluyor,
Suyu üç yudumda içerken sünnetine uyuluyor,
Sağ elle yemek yerken sünnetine uyuluyor.
Elbette çok güzel.
― Ama aynı Peygamberin sünneti;
Öldüğünden bu yana hakkında en çok konuşulan, kötülenip iftira edilen, yaftalanan, sağından solundan çekiştirilen, hayatının 15 yılını savaş meydanlarında geçen 57 yıllık hayatının 15 yılında Cumhurbaşkanı olan ama kendine para istiflemeyi bir türlü beceremeyen, sarayları olmayan, kurduğu Cumhuriyeti çocuğu yerine koyup çocuk sahibi olmayan, ülkesini özel hayatının önüne koyan
GAZİ
MAREŞAL
BAŞÖĞRETMEN
BAŞKOMUTAN
TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin
kurucusu olan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK' ün Lord Kirnoss’un 5 yıllık araştırmalarına dayalı yazdığı biyografi çalışması. Her ne kadar tüm bilgileri "TEK ADAM" serisinde okumuş olsam da konu Atatürk olunca tekrardan okumak bana sanki ilk defa okuyormuşum hissi verdi.
Ben, o, şu, bu, onlar, kim ne yazarsa yazsın ne söylerse söylesin onun bu ülke için başardıklarını layıkıyla anlatmayı başaramayız. Eserleri tarihe kazımış insanları sözler ne yüceltebilir ne de alçaltabilir.
Vatan sana minnettar Atam, asla UNUTULMAYACAKSIN...
Baş ucu olmayı hak eden bir araştırma...
AtatürkLord Kinross · Altın Kitaplar · 19941,978 okunma
Tarihin en suçlu bilinmeyeninden, daha çok ölümleriyle bilinene...
Ben, erkek. Bir çocuktum zamanında, öyle de kalmam gerekirdi. Sonraları artık büyümem gerektiği anlatıldı.
Masumluğumu kaybettiğim nokta işte tam da o kırılma noktasıydı.
Anlatılması gereken hikaye ise benim değil, unutulanlara ve anlatılmayanlara ait olan yarım kalmış
Oysa ki, bazı kimseler herkese en çok da namuslu ve iyi kalpli insanlara kötülük etmekten, onları aldatmaktan, sırf kıskançlıktan onlara erişemedikleri için arkasından atıp tutmaktan ve iftira etmekten hiç kaçınmıyorlar!
"Seven kişi sevdiğini kıskanır." Tamam buna sözümüz yok ama kıskançlık çoğu zaman felaketle biter, Othello'da olduğu gibi.
Kıskançlık insan gözüne bir perde indirir ve bu perde hiç şüphesiz kapkaradır. kıskançlık her zaman beraberinde öfke getirir, Ee öfkeyle kalkan zararla otururmuş.
Shakespeare hiç şüphesiz bize bu kıskançlığı ve