Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendi iyini ve kötünü sen verebilir misin kendine? Ve kendi istemini bir yasa gibi asabilir misin üstüne? Kendi yasanın yargıcı ve celladı olabilir misin? Kendi yasasının yargıcı ve celladıyla baş başa kalmak korkunçtur. Bir yıldızda böyle fırlatılır yalnızlığın ıssız boşluğuna ve buzlu soluğuna. Bugün hala eziyet çekiyorsun çoğunluktan, sen tek olan: cesaretini ve umudunu yitirmedin henüz bugün. Oysa günün birinde yalnızlık yaracak seni, günün birinde gururun iki büklüm olacak ve cesaretin kırılacak "Yalnızım! " diye haykıracaksın günün birinde. Günün birinde sende yüksek olanı artık görmeyeceksin ve sende alçak olana çok yakın olacaksın; kendi ululuğun bile bir hayalet gibi korkutacak seni . "Her şey sahte!" diye bağıracaksın günün birinde. Yalnız kişiyi öldürmek isteyen duygular vardır; öldürmeyi başaramazlarsa eğer, onların ölmesi gerekir! Peki gücün yetİyor mu katil olmaya?
Sayfa 57
Allah diyene
Her şey, her şey şu tek müjdede: Yoktur ölüm, Allah diyene! Canım kurban, başı secdede, İki büklüm, Allah diyene! Akıl, kırık kanadı hiçin; Derdi gücü "nasıl" ve "niçin"... Bağlı, perçin üstüne perçin, Benim gönlüm Allah diyene
Reklam
Depresyon ilaçlarını en çok tüketen Almanlar olduğuna göre...
Doktor'a göre Bayer'in asıl mucize ilacı eroin idi. İnsanların sancıları, hele bu iklimde iki büklüm eden, kemiklerini eğip büken romatizma ağrıları sonsuza kadar yok olmuştu. Doktorlar harıl harıl bu ilacı yazıyordu hastalarına, eczaneler eroin yetiştiremiyordu, kendisi de kullanıyordu..
Beni de böyle kendini gerçekleştirmiş ve tamamlanmış biri olarak kabul ettin, bu yüzden diğer hepsinden öte sevdin; bunu gayet iyi biliyorum. Hiç kimsenin bakmasını senin kadar iyi bilemediği resimlerimde ve eskizlerimde bütün benliğim mevcutmuş gibi geldi sana hep; oysa aslında, ah, aslında bu bakışının ardında hakikate dokunmuş dahi olmayan eski bir gençlik heyecanı vardı sadece. Ayrıca sen bunda haklıydın. Ve yine de, yine de? O halde niçin ne kadar süreceği belli olmayacak biçimde ayrıldık, niçin şimdi sen geleceğimize dair çekingen, artık yarı yarıya sönmüş bir umutla ortalıkta dolaşıyorsun ve ben neşeyle tuvalimin başında çalışacağıma niçin burada iki büklüm olmuş, masanın başında iyice eğilmiş oturuyorum ve geçmişime bakmaktan tepeden tırnağa gerilmiş, yazıyorum da yazıyorum? Veya senin kuşkun niye; benim onca istediğim şeyi artık yapamayacağımı, kendimi harcanıp tükenmiş hissederek tüm gücümle ve kendimi vererek sevemeyeceğimi kabullenişim niye?
Aritmetiğe sığmıyoruz. İki büklüm bir halde birlikte ne çok zihinsel hesap yaptık!
Gerçek...
Tatmadığın acının, hikayesini yazamazsınız. Tıpkı Lev Tolstoy'un Anna Karenina'sı gibi. Hikaye bittiğinde Lev Tolstoy'un acılar içinde yerde iki büklüm kıvrandığı gibi, son söz Anne Karenina öldü.!
Reklam
"Kılıç ne zaman fırlayacak demir çitin üzerinden, o yabansı ve özgür kılan namlu ne zaman kurtaracak beni bu içinde iki büklüm günler geçirdiğim zindanımdan."
Haberin var mı, bir zamanlar şehvetle kavradığın belim artık iki büklüm. Ayrıldığımızdan, uzak düştüğümüzümüzden hala haberi yok ellerimizin. Vaktiyle küçük bir dokunuşla titreyen ellerim şimdi buruş buruş. Dövmeler, ölüm lekeleri, yılların yara beresi; şimdi ne diyeceğiz ellerimize?
Sayfa 127 - Everest Yay.Kitabı okudu
Para her şeyin ilacı güzel kardeşim, parası olan adam yaşlanmaz. Senin baban işçiydi, erkenden çöktü evet. Babanın çektiğini sen çeksen sen de iki büklüm olursun.
Sayfa 86
Bu şehirde doğmuşum, ötesini bilmem Beşiktaş'ta büyümüşüm iki büklüm/vapurlarda sürünmüşüm boynuma, civanım, kokusunu sürmüş sirkli kızlar ve bir de kız kulesi eh işte, gençlik hevesi yılları örekelerde örümceklendirmişim..
Reklam
Babası emekçi olanlara....
Bunca yıllık öğretmenlik hayatım bana gösterdi ki dertsiz adam yaşlanmaz. Para her şeyin ilacı güzel kardeşim.Parası olan adam yaşlanmaz. Senin baban işçiydi. Erkenden çöktü evet babanın çektiğini sen çeksen sen de iki büklüm olursun.
Sayfa 86 - DKKitabı okudu
Ben Firavn,firavnlardan biri sadece... ...isimlerimiz dahi unutulacak, zulme dönüşecek ismimiz. Hepimiz o birimize dönüşeceğiz. Hepimiz o en zalimimiz, kaç yüzyıllar sonra gelecek o en nasipsizimiz olarak anılacağız... Hepimizin zamanında kan akmış sayılacak sanki Nil'in suları. ... Sanki hepimiz, bütün Mısır'ın ilk erkek evladının soğuk ölümün kollarına terk edildiği o sabahın sorumluluğunu taşımaktayız. Ve sanki hepimizin de üzerine kapanmış kızıl bir deniz. Sanki Firavn,biz, hepimiz, suların altında kalan o birimiziz. Sanki hepimiz "ibret olsun diye" uzun yüzyıllar sonra kıyıya atılan o iki büklüm, secdedeki cesediz.
Sayfa 209 - TimaşKitabı okudu
Tayfun Yüzbaşı...gerçek misin acaba???
Yavaşça taşların arasındaki boşluğa uzandı. Tüfeği omzuna yerleştirip, dürbünden izlemeye başladı. Artık her şey daha iyi görünüyor, mevziler daha net seçilebiliyordu. Sırt hattının arka tarafında devam eden kayalıklar, doğal mevziler oluşturuyordu. Dürbünü yavaş yavaş geriye ve sağa doğru kaydırdı. 'Nerde, bu lanet poşu?' Küçük bir kayanın oyuk yaptığı yerde durdu. -'Ben olsam, burda saklanırdım..' dedi. Sol eliyle sağ gözünü ovuşturup, tekrar dürbüne döndü. Her iki timin de bulundukları yerden, bu oyuğu görmeleri mümkün değildi. Ve birden, kanas keskin nişancı tüfeğinin uzun namlusunu fark etti! Sonra başını ve omuzlarını... Kobraların ateşinden korunnak için tüfeğini bacaklarının arasına sıkıştırmış, sırtını bir kayaya yaslamış, iki büklüm bir halde oturuyordu.
"Bu iki fabrika gömlek üretiyor" diye anlattım. "İkisi de halka kendi gömleklerinin daha iyi olduğunu söylüyor." "Peki insanlar ne yapayorlar?" Reklamın halkı nasıl etkilendiğini anlatmaya çalıştım. Büyük bir dikkatle dinlediler. Sonra içlerinden biri sordu: -Peki insanlar hangi gömleğin daha iyi olduğunu ögrenince, Ötekinin kendi gömleklerinin daha iyi olduğunu söylemesine neden izin veriliyor?" Reklam verenin kendi reklamını mini yapma hakkına sahip olduğnu anlattim. "Üstelik," dedim," "öteki gömlekleri satın alan insanlar da var." "Daha iyi olmadıklarını bile bile mi?" -"Muhtemelen Öyle," diye kabullendim.- Onlar reklamları uzun uzadıya incelediler. Reklamlar hakkında edindikleri bu ilk bilgiler üzerinde tartıştıklarını fark ettim. Sonra birdenbire -nedenini hiçbir zaman anlayamadım…gülmekten iki büklüm oldular.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.