Sizlere, okuyacağınız değil, direkt akışına dahil olup, birebir yaşayacağınız bir eser hakkında iki kelamım var...
Kamuoyunda, "Bahriye Davası" olarak bilinen davadan ötürü Nazım Hikmet ile birlikte tutuklanarak İstanbul Tophane askeri Cezaevi'ne konulan Kemal Tahir, dava sonunda 15 yıl ağır hapis cezası alarak, yine Nazım Hikmet
Gazi Paşa Hazretleri'ne
"Kimse yarım bırakamaz bir işi,
Eserinin borçlusudur her kişi...
Gazi Paşa! Gerçi fazla yoruldun,
İhtimal ki rahata da muhtaçsın...
Lâkin Türk'ün tılsımını sen buldun,
İksir gibi bu millete ilaçsın..."
Ziya Gökalp
Sayfa 7 - Türk Dil Kurumu Yayınları 4.BasımKitabı okudu
Yusufcuk kuşu incir ağacına kondu
Balları damlayan incirleri delik deşik etti
Sonra metelik vermeden çekip gitti.
Ben de incirlere uzanacak oldum
Kıyametler koptu
Altın teraziler kuruldu
Ahret sualleri soruldu.
Yarab!. Beni de Yusufcuk gibi bahçelere
Kırlangıç misali mevsimlere uçur!
Senin elinden çıksın rızkım
Beni sen acıktırdın sen doyur
Bensiz boy atsın başakların
Bensiz kabarsın karpuzların
Çilekleri halkederken bana mı sordun.
Beni rezil rüsva etme Tanrım
Ben bir misafir kulunum
Kölen değil, kölen değil.
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Evvelâ: Bu sene serbest olsaydı belki bir kısmımız hacca gidecekti. İnşâallah bu niyetimiz bilfiil gitmiş gibi kabul olup bu sıkıntılı hâlimizde hizmet-i îmaniye ve Nuriyemiz öyle büyük bir hac sevabını verecek.
Sâniyen: “Risâle-i Nur Kur’ânın çok kuvvetli, hakîki bir tefsiridir.” tekrar ile dediğimizden, ba’zı dikkatsizler tam ma’nasını bilemediğinden bir hakîkatı beyân etmeğe bir ihtar aldım. O hakîkat şudur:
Tefsir iki kısımdır:
Birisi: Ma’lûm tefsirlerdir ki, Kur’ân’ın ibaresini ve kelime ve cümlelerinin ma’nalarını beyân ve îzah ve isbat ederler.
İkinci kısım tefsir ise: Kur’ânın îmanî olan hakîkatlarını kuvvetli hüccetlerle beyân ve isbat ve îzah etmektir. Bu kısmın pekçok ehemmiyeti var. Zâhir ma’lûm tefsirler, bu kısmı ba’zan mücmel bir tarzda dercediyorlar. Fakat Risâle-i Nur; doğrudan doğruya bu ikinci kısmı esas tutmuş, emsâlsiz bir tarzda muannid feylesofları susturan bir ma’nevî tefsirdir.
Sâlisen: Sabahleyin birşey yazacaktım, kaldı. Şimdi aynı mes’ele çıktı, kâtib Sâlim Bey izin verdi. Yarın Hey’et-i Vekile’ye bir istida yazmak için Husrev ve Tahirî yanıma gelsinler.
youtube.com/watch?v=0K5Zs4K...
Video açıklamasından alıntıdır:
❝ Ziya Gökalp ve Ahmet Kutsi Tecer'in şiirlerinin mixlenerek üzerine senaristlerin(Sinan Çetin & Gülin Tokat ama bu iki şiiri mixlemek kimin aklına geldiyse beyinlerinden öpüyorum) sosladığı absürd komedinin ne olduğunu çok güzel anlatan şiir. Merak edenler için
Yusufçuk kuşu incir ağacına kondu
Balları damlayan incirleri delik deşik etti
Sonra metelik vermeden çekip gitti:
Ben de incirlere uzanacak oldum
Kıyametler koptu
Altın teraziler kuruldu
Ahret sualleri soruldu.
Yarab!.. Beni de Yusufçuk gibi bahçelere
Kırlangıç misali mevsimlere uçur!
Senin elinden çıksın rızkım
Beni sen acıktırdın sen doyur
Bensiz boy atsın başakların
Bensiz kabarsın karpuzların
Çilekleri yaratırken bana mı sordun.
Beni rezil rüsvay etme Tanrım
Ben bir misafir kulunum
Kölen değil, kölen değil.
Rauf Bey, ailesi halifenin nimetleriyle beslendiği için (!) ona karşı olamayacağını ileri sürer ve Refet Bey de İstanbul'da bunlara Sakarya isimli cins atlar armağan ederken Ziya Gökalp gerçekleri görüyor ve Kurtar bizi bu yaldızlı yılandan!.. diye Padişah Vahdeddin’i işaret ediyordu.
İkinci istida ilkinden daha kapsamlı ve coşkuludur. Mustafa
Geyik :)
Tavlanın kitabını en evvel ben yazdımdı da internete vermeyi unutmuşum; bak bakayım nedir bu? Dubara! Agop, Kirkor, Mişon, Salamon, nâm-ı diğer dört kaldıran! Ne oldu şimdi? Ben söyleyim Abidin evladım, mars oldun. İki mars bir ters beş eder. Yav senin gömleğin ne zaman yırtılmış, bak bak şurası, koltuğunun altındaki yer. Haa, sana
Geniş halk kesiminde ve aydınların arasında M.Kemal'in başladığı siyasal devrimi sürdürmesi için iş başında kalmasını gerekli bulanlar hiç de az değildi.Ziya Gökalp 1922 sonbaharında Diyarbakır'da yayımlanan Küçük Mecmua'da şiirlerinde Gazinin başta kalmasının gerekli olduğunu savunuyordu:
İKİNCİ İSTİDA
Gazi Paşa! Gerçi fazla yoruldun
İhtimal ki rahata da muhtaçsın
Lakin Türkün tılsımını sen buldun
İksir gibi bu millete ilaçsın
Günümüzü gün etmek için
şöyle bir demlenelim deriz,
dert olur bize,
meyhanecinin kazanç vergisi
ve garson Nuri'nin
Nüfus'taki işi..
Tatlı tarafından açmak isteriz
söz döner dolaşır
SERDENGEÇTİ’NİN MÜDAFAASI...
“Serdengeçti"de neşrettiğimiz “Bir Fakültenin İç Yüzü’’ başlığını taşıyan yazılarımızdan dolayı, evvelâ bu fakülte tarafından tard, sonra da mahkemeye verildik. Biz bu yazımızla bir vicdan borcumuzu yerine getirmiş bulunuyoruz. Bir suçlu sıfatıyla, Allah’ın huzuruna çıkmaktansa C. Savcılan’nın karşısına