Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Zira insanın yaşamının ilginç­leşmesi, ruh dünyasındaki bütün ayrıcalıklar gibi ancak de­rin acıyla elde edilebilir. Bu nedenle Sokrat bu güne kadar yaşamış en ilginç kişidir, en ilginç yaşamı sürmüştür; ancak bu varoluş ona Tanrı tarafından verilmiştir ve bunun için ça­ lışmak zorunda olduğundan sorun ve acıya zaten yabancı değildi.
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Reklam
_Adem, Havva'yı seçti çünkü başka seçeneği yoktu. _Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir. _Nesnel olana karşı olan her tavır özneldir ve ironiktir. _Mükemmel aşk, insanın kendisini mutsuz edecek kişiyi sevmesidir. İki kişi birbirleri için yaratıldıklarını düşünmeye başladıkları anda ayrılma vakti gelmiştir çünkü devam ederlerse her şeyi
164 syf.
·
Puan vermedi
Merhaba, bugün sizlere Kimliksiz kitabının yorumu ile geldim. Yazardan yine harika bir kitap. Kalemini o kadar sevdim ki.. siz ölümsüz olduğunuzu öğrenseniz hayata nasıl devam ederdiniz ya da nasıl yaşardınız? İşte kitabımızda böyle bir konuyu ele alıyor. İrem, genç bir doktor olmasına rağmen insanları küçümseyen onlara tepeden bakan birisidir. Çalıştığı hastaneden gece geç saatte çıkarak evine giderken köşeyi döndüğü anda bir adama çarpar ama gördüğü şey karşısında şoka girerek sokaklarda bağırış çağırış koşmaya başlar. Karşılarına çıkan polislere ona taciz edeceğini söyler. Karakola götürülüp ifadesi alınırken tam o sırada karakolun kapısında dilenci kılığında bir adam görünür ki bu adam İrem'in çarptığı adamdır. Adam olayın yanlış anlaşıldığını söylese de polisleri ikna edemez. Kimliği bile olmayan bu adamı mahallede herkes çok seviyordur. Ve ona Sokrat diye hitap ediyorlardır. Sokrat öyle ilginç bir karakter ki daha kitabın başlarında hayran oluyorsunuz. Aradan biraz zaman geçip İrem evlenince Dünya adında bir kızı oluyor ve onu Sokrat ile tanıştırıyor. Dünya Sokrat amcasını çok seviyor sürekli onunla vakit geçirmeye başlıyor. Ama babası bu durumdan rahatsız olmaya başlayıp onunla görüşmemesini ister. Kızı çok üzüldüğü bir gün onu karşısına alıp neden o kadar çok sevdiğini sorar ve duyduklarına inanamaz. 5 yaşındaki kızına İngilizce, Fransızca öğretmiş bir adam vardır karşılarında.. Peki kim bu Kimliksiz? Nasıl bu kadar çok bilgi sahibidir? Hepsinin cevabını keyifle okuyacağınız bir kitap bırakıyorum sizlere. Mutlaka okumalısınız. Kitapla ve sevgiyle kalın
Kimliksiz
KimliksizVedat Akyol · Luna Yayınları · 202222 okunma
... Bu konuda Sokrat ve eski Mısır krallarından Akhenaton gibi iki önemli örnek vardır. Yaşadıkları toplumun tanrılarını, sem­bol ve ilgili figürlerini benimsemeyen bu kişiler ateist olmakla yar­ gılanarak öldürülmüşlerdir. Bunlardan Akhenaton monarşi yöneti­mini ve halkın Tanrı diyerek taptığı figürleri reddederek "Aten" ad­lı güneş tanrısını benimsemiştir. Burada ilginç olan nokta çok tanncı (politeist) bir ortamda tek tanrıcılığın dinsizlik suçlamasıyla karşılaşmış olmasıdır. Akhenaton'dan yaklaşık 1000 yıl sonra Atina'da Sokrat da aynı akıbete uğramıştır. Bilindiği gibi Sokrat Apologia'smda site tanrıları­ nı ve site içerisindeki mevcut tanrısal değerleri reddetmiştir. Dola­ yısıyla O, Meletus tarafından tanrılara inanılmaması gerektiğini öğ­ retmekle suçlanmıştır. Ancak Sokrat ateizmle suçlanmayı yanlış bu­larak reddetmiştir.
164 syf.
9/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
*Asıl cehalet, öğretileni gerçek zannetmektir* Herkese merhaba Bugün sizlere Vedat Akyol Kimliksiz kitabı ile geldim. Gece iş çıkışı eve yürüyerek giden Doktor İrem yolda aniden bir adamla çarpışır ve gördüğü şey karşısında şaşkına uğrayan İrem soluğu karakolda alır. Bu olayı iyice araştırdıktan sonra olayın bir yanlış anlaşılma olduğu ortaya
Kimliksiz
KimliksizVedat Akyol · Luna Yayınları · 202222 okunma
Reklam
Poitier mahkemelerinde kadınlar aşkı; Yunanların politikayı tartıştığı gibi Sokrat'ın bakış açısıyla tartıştılar: Aşk nedir? (Doğuştan gelen bir acı) Erkeklerde sevilmeye değer ne var? (Sadece karakterleri) Kıskançlığın doğası nedir? ( Aşkı besleyendir. Kıskanmayan sevemez. gerçek bir kıskançlık duygusu aşkı arttırır.) Peki ya şehvet? ( Şehvetli bir kadının tuzağına asla düşmez. Venüs'ün isteklerini yerine getirebilecek kadar uğraşsan da onun sevgisini kazanamazsın. Ve bu senin için okyanusları kurutmaktan da zor olacaktır.) İlginç bir şekilde, bu tartışmaların şehveti kısmen de olsa Müslüman İspanya'nın nüfuzundan geliyordu.
Çağımızda her ülkede adaletin tarafsız olmadığı ileri sürülmektedir. Demokratik ülkelerde bir akım "burjuva adaleti'nden söz ederken, sosyalist ülkelerde bir başka akım "yöntemli adalet”ten şikâyetçidir. Bu iki yermede ortak olan şudur: Siyasal rejimi ne olursa olsun her ülkenin ceza adaletinde gerçek düşünce özgürlüğü, insanca saygı yitirilmiştir. Böyle olunca adaletten kaçmak veya kaçmamak ilginç bir konu haline gelir. Değişmesini sağlamak, haksızlığını göstermek için kanunlara itaat fikri küçümsenmemelidir. Sokrat kaçabilirdi. Kaçmamakla beş yüz hâkimli mahkemeyi kabul etmiş sayılmaz. Davranışı adalet tarihinde ünlü bir reddir. Kaçsaydı, Atina'nın düşmanı sayılır, kararın doğru görülmesine sebep olurdu. Sokrat'ı ölüme mahkûm eden hâkimlerden hiçbiri bugüne kadar yaşayabilmiş değildir. "Sanık Sokrat" hala kendini savunuyor.
Carlyle “Kahramanlar ve Tarihte Kahramanlıklar” adını taşıyan ilginç kitabında “kahraman” kült ve kültürünü vazeder. Halk yığınlarını bir heykeltıraş gelip şekillendireceği güne kadar öylece, cansız bir şekilde yatan kil çamuruna benzetir. Sonra bir heykeltıraş, büyük bir insan, bir kahraman –Sezar, Napolyon, Büyük Petro, Sokrat, Muhammed– çıkar, o çamuru eline alır ve ona şu ya da bu şekli verir. O insanları, o kitleleri yoğurur ve istediği şekle sokar.
Bir beyaz sayfa alın ve üzerine bir daire çizin. Büyük mü yoksa küçük bir daire mi çizdiniz? Bu sınırlı mı yoksa geniş, sınırsız bir bilince mi sahip olduğunuzu gösterir. Şimdi dairenin tam ortasına bir nokta koyun. Nokta, Evrensel Akıl'ın sonsuz alemindeki idrak noktanızı temsil eder. Siz kendi dünyanızın merkezisiniz. Daire sizinle yaşayan sonsuz Hayat'a koyduğunuz sınırlamayı temsil eder. Çizdiğiniz dairenin büyüklüğü şimdi ilginç gelecektir. Bazıları küçücük bir daire çizerken bazıları tüm kâğıdı doldururlar. Şimdi daireyi silin. Artık büyük ya da küçük olmasının hiçbir önemi yok. Geriye sadece nokta kaldı. Şimdi sınırı olmayan bir dairenin merkezindesiniz. Bu Sokrat'ın insan tanımıdır. Sınırı olmayan bir dairenin merkezi. Daireyi silerek dünyanızın sınırlarından kurtuldunuz ve Düşüncenin Sonsuz Hayatı'na girdiniz. Sildiğiniz dairenin izine bakarak kendinize sorun: "Kendime koyduğum sınırlar nelerdi?", "Kendi kendime sürekli olarak 'olmaz' mı diyordum?", "Kendim için sınırlı bir geliri mi kabullenmiştim?", "Bazı şeyleri başarmak için kendimi yaşlı mı hissediyorum?" "Eğitim eksikliği, sınıf farklılığı, ırk ve çevre farklılığıyla ilgili sınırlamalarım, saplantılarım var mı?" Şimdi daireyi silerken bu sınırlamaları da sildiniz
Reklam
Ancak kişi ilginç hale geleceği kesin olan şey için çok aç gözlü hale de gelmemelidir. Zira insanın yaşamının ilginçleşmesi, ruh dünyasındaki bütün ayrıcalıklar gibi ancak derin acıyla elde edilebilir. Bu nedenle Sokrat bu güne kadar yaşamış en ilginç kişidir, en ilginç yaşamı sürmüştür; ancak bu varoluş ona Tanrı tarafından verilmiştir ve bunun için çalışmak zorunda olduğundan sorun ve acıya zaten yabancı değildi. Ancak yaşamı ciddiye alan birisi için böyle bir varoluşu seçmek boşunadır ve yine de günümüzde bu tip girişimler pek de nadir görülmemektedir.
Carlyle kendi ilginç kitabı "Kahramanlar ve tarihte kahramanlık " 'ta kahramanlara tapmayı ve onların kültürünü ogutlemektedir. Carlyle'a göre halk tabakaları sadece ölü bir kil çamuru gibidir ve ustasız her zaman hareketsiz yatacaktır. Ancak ustası, büyük insan, kahraman (Sezar , Napolyon, Büyük Petro , Sokrat , Muhammet) görününce kili elleri arasına alır, onu şu veya bu biçime sokar. Kilden, hamurdan istediğini yapar.
Siyasal rejimi ne olursa olsun her ülkenin ceza adaletinde gerçek düşünce özgürlüğü insanca saygı yitirilmiştir. Böyle olunca adaletten kaçmak veya kaçmamak ilginç bir konu haline gelir. Değişmesini sağlamak haksızlığını göstermek için kanunlara itaat fikri küçümsenmemelidir. Sokrat kaçabilirdi. Kaçmakla beş yüz hakimli mahkemeyi kabul etmiş sayılmaz. Davranışı Adalet tarihinde ünlü bir reddir kaçsaydı Atina'nın düşmanı sayılır kararın doğru görülmesine sebep olurdu. Sokrat'ı ölüme mahkum eden hakimlerden hiçbiri bugüne kadar yaşayabilmiş değildir. ”Sanık Sokrat”hala kendini savunuyor.
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.