Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Neden beynimizi istediğimiz gibi yönetemiyoruz? İşte yanıtları * Vazgeçemediğiniz alışkanlıklar, * Değişmeyen inançlar,
_Kitle, ilkel insan topluluğunun yeniden dirilişidir. Kitle psikoloji ilkel insan psikolojisidir. Bilinçsiz davranışlar, düşüncesizce menfaatlerinin peşine takılmak ilkel insan özellikleridir. Kitle yasası: Gerizekalılar, üstün zekalıları kendi seviyelerine çekerler. _Kitle, arsız bir çocuk gibidir. Özgüvenden, özsaygıdan ve sorumluk duygusundan
Reklam
Komünizm, "Köklü dinin güç kaybı sonucunda ortaya çıkan inanç boşluğunu" doldurmak üzere ortaya çıkar, diye yazıyor Arthur M. Schlesinger, Jr."Endişe ve şuphelerin yarattığı içsel acıları iyileştiren bir amaç bilinci sağlıyor".
Sayfa 171
Esrarengiz bir şeydir inanç kaybı — inancın kendisi kadar esrarengiz. İnanç gibi, kaybı da temelde mantığa dayanmaz; daha ziyade zihinde yaşanan bir algı değişikliğidir.
Sayfa 275 - Can YayınlarıKitabı okudu
MESİH DİRİLİŞTİR
Dirilişin ne olduğunu tekrar ele alalım. Diriliş, ölümle karşı karşıya geldiği zaman hala var olan şeydir. Diriliş ölüme direnen ve dayanan şeydir. İnsan iyiyle kötüyü bilme ağacının meyvesini yedikten sonra ölüm geldi ve insan öldü. "RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem'i oraya koydu. Ona, “Bahçede istediğin ağacın
Sayfa 23 - Akarsu YayınlarıKitabı okudu
Herkesin aklına gelen ilk isim. :)
Saplantılı liderler, bürokratik yönden akılcı görünseler bile, saldırgan (psikanalistler bunlara "sadist" der) dürtülerine karşı sürekli bir mücadele vermeleri gerekmektedir. Bir liderin saplantılı yapısı aşırı boyuta vardığında, kişileri ve olayları denetleme yönündeki sürekli gereksinim -ve bu denetimin kaybı olasılığının yarattığı endişe- karşıt etkiyle, ilk anda ona güç sağlayabilir. Böyle bir lider, kontrolü elinden kaçırdığı zaman saldırganlaşabilir ya da çöküntü içine girebilir.
Reklam
Kimlik sorununu olumlu bir sonuca ulaştıramayan gençleri bekleyen sonuç "yabancılaşma"dır. Yabancılaşma; kimlik kaybı, kişilik parçalanması, güçsüzlük, inanç ve değerleri kaybetme, ahlakı hor görme, kuralsızlık ve duyarsızlık gibi sonuçlanıyla gençliği tehdit eden en önemli tehlikeleri dile getiren bir kavramdır. Benlik gelişmesi iki ana damardan beslenir. Birisi istekler, arzular, ihtiyaçlar (beslenme, cinsellik, sevgi, bağlanma, bağımsızlık, kendini gerçekleştirme...) diğeri de değerler, idealler, amaçlardır (din, ahlak, gelenek...). Benliğin sağlıklı gelişimi, ikincilerin birincileri yönettiği ve denetlediği bir denge durumuna bağlıdır. İnsanın insan olması, kendini aşan bir değerler dünyası ile bağ kurması, belli bir hedefe kendini adamasına bağlıdır. Bu sistemin tersine dönük çalışması, yani içgüdü, istek ve ihtiyaçların kişiyi yönetmesi, yabancılaşma denilen durumun en önemli kaynağıdır. İnsandaki doğal dürtülerin dinî-ahlaki kuralları ve bireysel-toplumsal değerleri aşması, güçsüz ve etkisiz kılmasıyla ortaya çıkan nevrotik karakter, neticede yabancılaşmaya neden olmaktadır. Bu durum, ünlü olma, para ve iktidar hırsı, cinsel isteklere aşın düşkünlük gibi belli bir tutkunun bireye hâkim olması ve onun kişiliğinden ayrılmaması ile ortaya çıkar ve giderek bireyi bir kuvvet olarak yönetmeye başlar. O artık varlığının bir parçasına mahkûm duruma düşer. Kendinde kalan her şeyi bu arzunun emrine verir. Bu arzu güçlendikçe kişi yenik düşer ve parçasının kölesi haline geldiği için kendine yabancılaşır. (Hayati Hökelekli )
Bir ulus öncelikle kendi yapısına, özüne, gelenek ve tarihine hatta varolduğu ve onunla şekillendiği coğrafyayla uyumlu bir inanç sistemi geliştirir. Daha sonra siyâsî, ekonomik veya askerî olarak kendisinden daha güçlü başka bir ulusun dininin sınırları içine girerek ruh dünyasının, güçlü olan ulusun dini tarafından feth edilmesine razı ya da mecbur olur. Başka bir ulusun dinî sınırlarını kabul noktasından hemen sonra tam bir değişim gösteremez ve yeni dinin içinde öncelikle bir ucube şeklinde var olur. Daha sonra kendine yeni ve baskın dinden bir entari diker ve zahirî olarak onunla bütünleşir. Bu aşamada Budist Türkler Lamaizmi, Hıristiyan Türkler Nasturiliği, Müslüman Türkler de Alevi-Bektaşi ve Mevleviliği kurarak, özlerinden çok ödün vermeden yeni dinde kendilerini var etmişlerdir. Bir sonraki aşamada ise ulus kendi mit, gelenek, inanç, değer ve özünden büyük oranda kopar ve sistemli bir hafıza kaybı ile başka bir ulusun inanç, değer, mit ve geleneğine geçerek din değiştirmenin son noktasına erişir. Talal Asad'm da dediği gibi "din aynı anda hem neden hem de sonuçtur," Din değiştirmenin son aşamasında artık karşımızda sadece yeni bir din değil yeni bir insan tipi de vardır.
Sayfa 35 - Çatı KitaplarıKitabı okudu
Bir seferinde inanç kaybı ve bu tehlikeli vazgeçiş arasındaki yakın ilişkiye çok çarpıcı bir biçimiyle tanık oldum. Kıdemli blok bekçimiz F., ünlü bir besteci ve opera metinleri yazarıydı. Bir gün bana şöyle dedi: "Sana bir şey söylemek istiyorum doktor. Garip bir rüya gördüm. Bir ses bana bir dilek hakkım olduğunu söylüyordu, sadece ne
Esrarengiz bir şeydir inanç kaybı, inancın kendisi kadar esrarengiz. İnanç gibi kaybı da temelde mantığa dayanmaz. Daha ziyade zihinde yaşanan bir algı değişikliğidir.
Reklam
O zamanlar işittiğimiz şey şuydu; ilimdeki öğrenmedeki değer kaybı şöyle ifade edilirdi: '' İlim sudurdan sutura düştü, zayi oldu.'' Sudur, sadırın çoğulu yani göğüsler, kalpler. İlim ve feyz kalpten kalbe intikal ederdi, kalpten kalbe akardı; satırlara yani kitaba düştü, zayi oldu. Bakın zayi oldu, boşa gitti, harcandı diyor. Yani bugün erişilmez gördüğümüz, çok yüksekte gördüğümüz kitaptan öğrenme keyfiyeti bir zamanlar zayi olmanın karşılığı idi. Bugünse kitabın zayi olması ve yerine teknolojinin geçmesi gibi bir insanlık problemiyle karşı karşıyayız. Nereden nereye! Yani şimdi, modern dünyadan kaçımız kalpten kalbe intikal eden bir şeyi anlayabilir ya da varlığından haberdardır?
Esrarengiz bir şeydir inanç kaybı-inancın kendisi kadar esrarengiz. İnanç gibi, kaybı da temelde mantığa dayanmaz; daha ziyade zihinde yaşanan bir algı değişikliğidir.
Sayfa 275Kitabı okudu
Evlilik, başka şeylerin yanında, bir inanç sistemidir, bir öyküdür de, ve kendini son derece gerçek şeylerde göstermesine rağmen, yürümesini sağlayan şey eninde sonunda gizemlidir. Sonunda ger çek olan şuydu: artık var olmayan şeylerin coğrafi mekânı haline gelmiş ve zannimca, bunların bir gün geri gelebileceği umudunu temsil eden evin kaybı. Evden ayrılmak, bir anlamda, beklemekten vazgeçtiğimizi, artık her zamanki numarada, her zamanki adreste bulunmadığımızı ilan etmek demekti
Sayfa 12
160 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.