Kimlik sorununu olumlu bir sonuca ulaştıramayan gençleri bekleyen sonuç "yabancılaşma"dır. Yabancılaşma; kimlik kaybı, kişilik parçalanması, güçsüzlük, inanç ve değerleri kaybetme, ahlakı hor görme, kuralsızlık ve duyarsızlık gibi sonuçlanıyla gençliği tehdit eden en önemli tehlikeleri dile getiren bir kavramdır. Benlik gelişmesi iki ana damardan beslenir. Birisi istekler, arzular, ihtiyaçlar (beslenme, cinsellik, sevgi, bağlanma, bağımsızlık, kendini gerçekleştirme...) diğeri de değerler, idealler, amaçlardır (din, ahlak, gelenek...). Benliğin sağlıklı gelişimi, ikincilerin birincileri yönettiği ve denetlediği bir denge durumuna bağlıdır. İnsanın insan olması, kendini aşan bir değerler dünyası ile bağ kurması, belli bir hedefe kendini adamasına bağlıdır. Bu sistemin tersine dönük çalışması, yani içgüdü, istek ve ihtiyaçların kişiyi yönetmesi, yabancılaşma denilen durumun en önemli kaynağıdır. İnsandaki doğal dürtülerin dinî-ahlaki kuralları ve bireysel-toplumsal değerleri aşması, güçsüz ve etkisiz kılmasıyla ortaya çıkan nevrotik karakter, neticede yabancılaşmaya neden olmaktadır. Bu durum, ünlü olma, para ve iktidar hırsı, cinsel isteklere aşın düşkünlük gibi belli bir tutkunun bireye hâkim olması ve onun kişiliğinden ayrılmaması ile ortaya çıkar ve giderek bireyi bir kuvvet olarak yönetmeye başlar. O artık varlığının bir parçasına mahkûm duruma düşer. Kendinde kalan her şeyi bu arzunun emrine verir. Bu arzu güçlendikçe kişi yenik düşer ve parçasının kölesi haline geldiği için kendine yabancılaşır.
(Hayati Hökelekli )