Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nicolas iki şişe şarap alırsanız indirim yapıyor, bir şişe şaraba indirim yok. SNCF gruplara özel bilet fiyatı belirliyor, çiftler için de indirimli biletler var, ama yalnız insanlar için özel bir fiyat yok, kimse yalnız geçirilecek bir hafta sonu için programlar hazırlamıyor.
Sayfa 39 - YKYKitabı okudu
Buna anlam veremiyordu. Hayatın yalnızca gençken yaşanan, yaşlanınca ise hatırlanan bir zaman dilimi olduğunu düşünüyordun. Sebebini biliyordum ama sana uzun uzun anlatmam neyi değiştirirdi? Sen varlıklı doğmuştun ve hayatta büyük dertleri çözmekle uğraşmamıştın. Otobüste sana rahatsız edici gözlerle bakan bir adamla yan yana dikilerek seyahat etmek zorunda kalmamıştın, bir restorana gittiğinde, menüdeki en ucuz yemeği seçip canım onu yemek istiyormuş gibi davranmak zorunda da. Biraz ağrın olduğunda, doktora para vermemek için evde iyileşmeyi beklemeyi hiç düşünmemiştin. Yakaladı epirmiş bir gömlekle ya da modası çoktan geçmiş bir kabanla işe gitmenin o sessiz mahcubiyetini hiç tatmamıştın. İndirim olan marketleri takip etmek, bin yıl geçse aklına bile gelmezdi. Hayır canım, o günleri özlemiyordum. Belki de erkekler yalnızca bir kadını tavlamayı ve onu yatağa atmayı zafer olarak gördüklerinden, yaşlanıp bu yetenekleri yok olunca hayatın da bittiğine kanaat getiriyorlardı. Ne sığ bir bakış. Ve yine bana, kendini birkaç hayat yaşamış kadar yorgun ve geçen zamanla ağzına kadar dolmuş bir bardak gibi hisseden bana, pencereden baktığımda ne gördüğümü soracak cüreti kendinde bulabiliyordu...
Reklam
"Sıkı pazarlık yapıyorsun," dedi. "Galeride istediğini beğen, sana yüzde otuz indirim yapayım!" "Sanırım tepeden başlasam iyi olacak," diyerek kılıcımı havaya kaldırdım. "Peşin para vermene de gerek yok. Altı ay boyunca faiz de işletmem!" Kılıcımı salladım. Kabuklu pazarlığı kesti.
Ancak yaşlı insanlar geçmişini dillerinden düşürmezler. Evet, saçlarımı boyamıyorum ve indirim kartım da yok ama duvarları sarıya boyamana, üzerine mavi benekler yapmana karışamam... O yüzden hep dediğim gibi istediğini yapabilirsin. Ayrıca herkesin onayını almaya çalışmaktan vazgeç.
Sayfa 279Kitabı okudu
Sadece indirimlerden alışveriş yapıyorum. Dün Saks’da her şeyde yüzde 40 indirim vardı, Saks First kartını kullanırsan, onun da üzerinden yüzde 15… Ki ben de kullandım tabii. Aptal mıyım, tabii ki kullanırım. Neredeyse beş dolara muhteşem, siyah bir Dolce elbise aldım… Tamam, beş değil, 900 dolara, ama bedava gibi bir fiyat, o elbise için. Ha bir de ne var, biliyor musunuz? Ki yemin ederim hayatımda böyle bir şey yapmamıştım, yok denecek fiyata mor bir Versace aldım. İnanın bana gardrobum siyah ve gri döpisyeslerle dolu, birkaç tane de kırık beyaz kokteyl elbisesi. Şimdiye kadar hiç mor bir şey almamıştım...
Sayfa 266Kitabı okudu
Papazların eli kolu, ucuza elden çıkarmaya çalıştıkları siyah taştan minicik haçlarla dolu: "Strasbourg yakınlarına düşen göktaşından oyulma küçük haçlardan isteyen yok mu?" Sanki gökte indirim zamanıymış gibi bir de endüljans teklif ediyorlar: "Öldükten sonra arafta bir yıl daha az kalması üç kreutzer! Sadece üç kreutzer! Yüz florine, günahlarınız ne olursa olsun, dosdoğru Cennet'e gidersiniz! Hiçbir şey satın almayanın Kıyamet Günü işi bitik demektir!"
Sayfa 35 - 8.Kitabı okudu
Reklam
Bazı kahve zincirlerinin kendi termosunu getirenlere indirim yaptığını biliyor muydun? #kahvemtermosta hashtag'ini takip ederek sen de bu harekete dahil olabilirsin.
Sayfa 58 - Timaş genç
60 yaşında..
Artık her yere yok fiyatına gidebilirsiniz. İndirim kartınız var. Bu sizin son kartınız. Fransız Demiryolları bu karta Latince bir isim verdi: La Carte de Senior, Senyör kartı.. Ödkekler! İhtiyar kartı, demeye cesaret edememişler..
Sayfa 189
Merhaba anacım! Ben Nur. Apartmanın girişinde, duyuru panosundaki aylık yazılarda kullandığım ismimle takdim edeyim kendimi, Nur, nam-ı diğer ev anası. Akiller Apartmanı yöneticisiyim. Prensip olarak geçmişe ve geçmişin geçen bir zaman parçası olduğuna inanmadı­ğım, dünün bugüne hatta geleceğe dahil olduğunu düşün­ düğüm için bir özgeçmişim yok. Dokuz yıllık evliyim ve otuz yaşındayım. Radyo-Televizyon Sinema Yayıncılığı me­zunuyum, altı yaşında bir oğlum, bir kocam, haşimatom ve vermem gereken on yedi kilom var. İlgi ve uzmanlık alanım, beyazlarla renklileri ayırmak, hamur yoğurmak, kırışıklara buhar püskürtmek, aş otu çorbası yapmak, toz alırken şar­kı, duş alırken türkü söylemek. Favori filmlerim: Dareamon ve Esrarengiz Kasaba. Favori müziklerim: Yiğit'in uykuya, çamaşır makinesinin kurutmaya geçerken çıkardığı ses. Fa­vori kitabım: Süpermarketlerin indirim broşürleri. Favori filozofum: Soren Kierkegaard. Favori sosyoloğum: Ankaralı Namık. Ne var? "Kızlar dura dura hiç olur, oğlan dura dura koç olur," diyen adama şarkıcı muamelesi yapacak değilim. Şiarım: "Dünya yansın ama yemek yanmasın, lavabonun içinde bulaşık kalmasın." Hep derim, delirmek öyle toptan, öyle peşin, öyle birden olacak iş değil. Bir bakmışsın kıya­met kopmuş, umurunda değil. Hoş, kıyamet kopsa, Sur'a üflense muhtemelen elektrikli süpürge sesinden duymam.
"Saniyeler bir bir geçiyor ömrümüzden. Bu saniyelerin birçoğunu hiçbir şey yapmamakla, geri kalanını da yapmamız gereken seyler dışındakileri yaparak geçiriyoruz. Sesimi duyan kimse yok mu? Her gün bir parça daha öldüğünün farkına varan, biraz daha bir şeyleri bilmeyi kaçırdığını hisseden... Halinin farkında olan, halimi anlatmadan bilen kimse yok mu? Sevdiği yemeği dibine kadar sıyran insanlar hayatlarındaki sorumluluklarıı neden bu kadar ciddiye almazlar? Neden geçecek her şeyin azamisini isteriz de, kalıcı bir hakikatin asgarisiyle yetiniriz? Saniyede 50 milyon hücremiz ölüp tekrar yenileri doğarken nasıl olur da insan değişemiyorum, düzelemiyorum deyip de bu dünya peşinden koşar anlamıyorum. Yürürken su birikintisine basmamaya, karşıya geçerken ışıklara, yazarken kalemin ne kadar ucu kaldığına, demlikteki çayın misafirlere yetip yetmeyeceğine, mağazaların indirim günlerini kaçormamaya dikkat ettiğimiz kadar, ruhun hakikatine, sabra, sebebe, sonuca, derde, Yaradan'a, düzene, kâinata neden özenmiyoruz? Benimle dünyanın derdini değil, seni konuşabilecek bir arkadaş gönder bana Allahım. Sabır yorulur mu hiç? Yorulduğumu hissediyorum.
Reklam
Halinin farkında olan, halimi anlatmadan bilen kimse yok mu..?
Yürürken su birikintisine basmamaya, karşıya geçerken ışıklara, yazarken kalemin ne kadar ucu kaldığına, demlikteki çayın misafirlere yetip yetmeyeceğine, mağazaların indirim günlerini kaçırmamaya dikkat ettiğimiz kadar , ruhun hakikatine, sabra, sebebe,sonuca,derde, Yaradan'a, düzene, kainata neden özenmiyoruz..?
Sayfa 43 - Seyyah
"Strasbourg yakınlarına düşen göktaşından oyulma küçük haçlardan isteyen yok mu?" Sanki gökte indirim zamanıymış gibi bir de endüljans teklif ediyorlar.
Ülkemizde ve dünyada hortumcular var. Bunlar pazarda para , savaşta insan kanı emerler ; gökten ozonu , yerden petrolü , suyu içlerine çekerler , gözden sürmeyi çekerler. Bir de pipetçiler var. Pipetçiler bedava kupon biriktirirler , indirim günlerini gözlerler , bir kaç lira için KDV pazarlığı yaparlar , yılandan yün kırparlar. İnsanları, dünyayı kandırmak kısa vadede kârlıdır , uzun vadede zararlıdır; bindiğiniz dalı , bindiğiniz dünyayı yok edersiniz.
Sayfa 64 - Remzi KitabeviKitabı okudu
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.