"Büyüyemediği, gerçek dünyaya karışmadığı için üzülüyordu. 'Gerçekten bucak bucak kaçıyorum,' diyordu. 'Birini sıkıntıda görünce çocuk gibi ortadan kaybolmak istiyorum. Korkaklıktan değil; kendimi onun yerine koymaktan. İnsanların karşısında bazen de o eski aptalca utangaçlığım yüzünden dikilip kalıyorum. Gitmek gerektiği halde bir türlü uzaklaşamıyorum. Her zaman gerekenin tersini yapıyorum, çocuklar gibi. Kitaplarla, yani bir çeşit masal dünyası ile hayatı karıştırıyorum eskisi gibi. Galiba gittikçe düzelmez oluyorum bu konuda. Masalın nerede bittiğini, hayatın nerede başladığını farkedemiyorum. Bazen, suratıma bir garip bakıyorlar; o zaman uyanır gibi oluyorum.
Harika bir hayal dünyası ama maalesef çocuk kitabı okurmuşcasına hafif gelen bir yazı dili cümle tarzı...
Spoiler
"Yin ve yang"
Ama eşit bir şekilde değil. Tüm dünya insanı karanlık ve karşısında 1 kişi aydınlık
Karamsar , mutsuz bir insanlık içinde intihar dükkanı işleten bir aile.
Zehirli haplar , zehirli elmalar, değişik ölüm objeleri satın alabildiğiniz hayatınızın son alışverişi.
Cenaze dolayısıyla kapalıyız yazısına alışkın olduğumuz o dükkanlar yerine burada vefat dolayısıyla açığız yazıyor. İnsanlar ölmek için bile para ödeme , ölümü şova çevirme, kendi ölümünü- objesini seçme ve kesin sonuca gitmek isteme, dükkandan garantili ürün talep etme manyaklığında.
İşte bu dükkanın sahibi olan ailenin en küçük çocuğu pozitif , neşeli ve o karanlıklar içindeki aydınlık. 100 kişilik toplu intihar denemesinde başarılı olmuş 99 kişiye sevinen insanların zıttı olarak intiharı başaramamış 1 kişi için seviniyor.
Sevgi dolu elini uzattığı insanların yüreğine sevgi tohumu ekmek ne yüce bir davranış....
İntihar DükkanıJean Teule · Sel Yayıncılık · 20207,3bin okunma
Gece mi daha karanlıktır,yoksa insanların kalpleri mi? İnsanın en iyi kendi dünyası olmuşsa, en zor zamanlarında tesseli bulacak kendisinden başkası kalmamışsa işte o zaman orada kaybedilmiş bir savaş vardır .
Bu boğucu, iç karartia havanın, yaşamın avuntusu çiydir.
Şair, kendinin ar- dındadır, kendine varamamanın, kendine yalan söylemek zo runda oluşunun acısıyla, kendinin, kendisiyle aradığı hakikatin ardındadır. Hakikatin ardında, onunla sevişmek, onunla evlen- mek için. Ulaşamayacağını bile bile arayan: Delidir şair. Işıltılı. parlak, renkli
"Korkunç bir şey bu" dedim, rengim uçmustu;çevredeki insanların benden aşağı kalır yanı yoktu.
"Cesaretini yitirme sakın," dedi sık sık söyleşdiğim adam ve manzarayı serinkanlllilla izlemeyi sürdürdü,kendini gerçekten de sırf bir gözlemci diye görür gibiydi."Ne mutsuzluğa kapıl, ne de fazla sevin. Çünkü bu dev anestezi iyilik de, kötülük de bambaşka, öyle dünyanın bulmayı umduğu türden değil."
"Nasıl olur canım!" diye bağırdım sözünü keserek. "Her şey yok olup gitmedi mi sanki? Şu ölümlü dünyada insana ya da Tanri'y özgü her şeyimizi yalayıp yatmadı mi, eritip tükenmedi mi bu ateş? Yanmaya gelir her şey atılmadı mi onun içine? Tatil sabah bir köz ve kül yığınından iyi ya da kötü ne olacak ki bize?"
"Bir sey kalacagından kuşkun olmasın," dedi ağır başlı dostum. " Yarın sabah ya da ateş her ne vakit sonerse buraya gel bak; şeylerin ortasına atıldığını gördüğün şeyler içinde gerçekten değerli olan ne varsa kullerin arasında bulacaksın. Güven bana, yarının dünyası yeniden zenginleşecek bugünün dünyasının fırlatıp attığı altın ve elmaslarla.Bir doğruluk ne yok olup gider ne de çok altında kalır küllerin;bir yolunu bulup kendini gösterir.
Dünya telaşına karışma vakti. Kravatları sıkmak gerek. Bu modern zaman köleliği. Bir bilsen ne kadar yorgun düşüyorum. İnsan karnını doyurmaktan geçiyor. Bir hırs deryası. Şairin dediği kurtlar sofrası. Kim daha çok nasıl kazanırım derdinde, karınlar şiş, akıllar nefsin kölesi. İnsanların tek derdi milyonlarca evin olduğu bu dünyada 'bir evim olur mu acaba'. Tek zeka örneğinin daha çok kazanan olduğu bir nesil. Öyle bir zaman ki zincirler ahir zamandan kopuyor sanki kıyamete. Müslümanlar dünyası kanıyor sessiz çığlıklarla. Gözler kör, diller lal olmuş bu vahşeti figana.
İnsanlar ne farklılar kimisi dünyayı yönetiyor kimi sadece kendi dünyasını bazısı onu dahi yapamıyor farklı kültürlere anlayışlara sahip birçok insan aynı dünyada yaşamanın para demek olduğu bir devirde ömürlerini çürütüyorlar. Mustafa kutlu da bizlere farklı milletten olup dünyaları bir olanların hikâyesini işte böyle anlatıyor
Yokuşa akan sular
Baştan söyleyeyim. Kurgu edebiyatta okuyucunun korkularına oynamak bana ucuz bir numara gibi geliyor. Daha önce ‘Radikal Şıkların Sayımı’ için de söylemiştim –orada da cahil halk kitlelerinin entelektüellere karşı nefreti ‘kitap okuyanlar’a yönelmiş bir öfke haline geliyor, ortaya çıkan şiddetin o kitabı okuyanlarda bir dehşet uyanması
Birçok insan kendini güçlü biçimde McDonald's ile öz- deşleştiriyor, aslında bu özdeşleşmenin bir kısmı kutsal bir kurum haline gelmiş durumda. McDonald's restoranının Moskova'daki açılışında bir işçi onun 'Chartres'daki Katedral gibi... 'kutsal bir eğlence' yaşanacak bir yer' olduğunu söyledi. Kowinski, içlerinde her zaman fast-food restoranları bulunan alışveriş merkezlerinin, insanların modern 'tüketim dinleri'nin ibadetini yerine getirmek için gittikleri modern tüketim katedralleri' olduğunu ileri sürer. McDonaldlaştırılmış toplumun diğer bir merkezi unsuru olan Walt Disney Dünyası ziyaretleri, 'orta sınıf haccı, güneşin kavurduğu kut- sal kenti ziyaret farizası' olarak tarif edilmektedir.