Sadece ikna yoluyla, yaygın ve kalıcı bir örgütlenme kuran bir kitle hareketi hemen hemen hiç yoktur. Koyu bir Hristiyan olan tarihçi profesör K. S. Latourette şu durumu kabul etmek zorunda kalmıştır: "Her ne kadar İsa'nın ruhu ve silahlı kuvvetler birbiriyle hiç bağdaşmayan zıt şeylerse de ve bu gerçeği kabul etmek her ne kadar kadar
Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sufilik: Kalenderîler adlı çalışmasında şöyle diyor:
*
“Hacı Bektaş-ı Veli’nin tıpkı Barak Baba gibi, yarı çıplak, saçı sakalı, kaşları kazınmış, ama uzun ve gür bıyıkları olan bir Haydari şeyhi olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Hiç şüphesiz bu portre, klasik Bektaşi ikonografisinde iyice yer
"The Sabres of Paradise: Conquest and Vengeance in the Caucasus" orijinal adıyla Ketebe Yayınları tarafındansa Şeyh Şamil Efsanesi "Cennetin Kılıçları" adıyla yayınlanan eser ilk defa 1960 yılında, Müridizmin bitişinden yaklaşık 100, Şeyh Şamil'in vefatından 89 yıl sonra orijinal adına denk düşecek biçimde
Kafkasyalılar, tıpkı bir sevgiliye yazar gibi hançerleri için aşk şiirleri yazar, adeta sevgiliyle buluşmaya gider gibi savaşa giderlerdi. Dünyanın en güzel insanları olduğu söylenen bu esmer halk için savaşmak hayatın ta kendisiydi. Hançerleriyle yaşar ve yine hançerleriyle ölürlerdi. Cenk etmek onlar için nefes almak gibiydi. Amentüleri
_Binbir Gece Masalları'nı anlatan, Şehrazat’tır.
_Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, eşleri tarafından aldatılmışlar. Bu olayların etkisiyle Şehriyar, kendi ülkesinde, her gün bir kızla evlenip ertesi gün onu idam ettirir olmuş; bu yüzden vezirin güzel, bilgili ve akıllı kızı
_Türk savaşır, rus sevişir, yunan düşünür, arap da masal anlatır. Yunan
_Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur. Azeri
_Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür. Fransız
_Cahiller, okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar. İran
_Yılan
"Babama Mektuplar" Kitabı Hakkında Okuma Notları:
"Babama Mektuplar" Yazar Vedat Güneş'in, anı/deneme türündeki eseri. Yükseliş Yayınları etiketiyle, Mayıs 2022'de okurlarıyla buluşturulmuş. Babası üzerine yazdığı üç anı yazısı ile birlikte yirmi altı mektuptan müteşekkildir. Yazarın, babasına atfen yazdığı kitap,
Fuad Köprülü, ‘‘Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koyarsanız, yine Dede Korkut ağır basar.’’ ifadesini kullanırken Dede Korkut Destanı’nın bütünüyle Türk kültürüyle yoğurulduğunu, Türk tarihinin önemli dönüm noktalarının eserde güçlü bir şekilde aksettiğini işaret eder. Dede Korkut Destanı’nın bu aktarım gücü,
Kanımca dini bir inancı olmayan yazardır. Ürpertici, tehlikeli yanını kitabında göstermiştir. Bu yüzden tıpkı Geothe'nin Genç Werther 'in Acıları gibi bu kitapta yasaklanmıştır. (hala İran da yasaklıdır). Sadık Hidayet özellikle politik İslamcı kesimlerden yoğun eleştiri almıştır. Kitabın bir bölümünde
"Maksadım bir vasiyatname yazmak mı? Hayır! Çünkü ne malım var kadıya yedirecek, ne de dinim var şeytana verecek!"
Bu bir atasözü de olsa Sadık Hidayet bu söylemeleri çok kullanıyor. Tanrı, din hakkında uçuk mizahı ve hep bir isyanı bulunuyor. Bu yönden de inançsız birey olduğu anlaşılıyor.
Sadık Hidayet, ölümünü ve nasıl öleceğini kendisi seçmiştir. Diğer yazar ve şairler gibi ansızın gelişen bir durum değildi. Kayda geçen akıl hastalığı da yoktu. "Onun ruhu doğuştan cüzzamlıydı."
İntiharı hakkında en yakın arkadaşı olan Bozorg: Paris'te günlerce havagazlı bir apartman aradı,diyor. Buda demek oluyor ki Hidayet herşeyi önceden planlanmıştı.
Ve devamı :"Bütün delikleri tıkadı. Gaz musluğun açtı. Ertesi gün gelen dostu yerde yatar vaziyette buldu. Tertemiz giyinmiş, güzelce traş olmuştu."
Kim bilir belki de yeni başlayacak olduğu hayata temiz gitmek istemişti. Ama arkasında kendisi kadar temiz, karanlık güçlü bir eser bırakarak gitmişti.
Kitabı yazan kadar kitabı anlaşılır, kusursuz çeviren usta Behçet Necatigil'e de saygı ve hürmetle..
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,1bin okunma
Ereb Şemo ve Dımdım Kalesi..
Dışarıdan bakan biri için bir kaleyi ölümü pahasına teslim etmemek anlamsız gelir belki. Ama bu kaleyi teslim etmek Kürtlerin; şereflerini, onurlarını, haklarını, varlıklarını teslim etmek gibi. Yaşar Kemal bir kitabında "insanın kurdu kendisidir" diye boşa dememiş. Var bu insanların bildiği. Var ki bize de