Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu, ölmeyi ilk deneyişim değildi. Sonuncu da olmayacaktı. Yaşam ve ölüm. Zıt görünümlü iki dosttu onlar. Birbirlerini kolluyorlardı. Öyle ki, ölüm olmasa nefes almanın hiçbir numarası kalmazdı geriye. Yaşamak... Ölmeye dair en sevdiğim şeylerden birisiydi. Ölmek üzereyken bile hissedilen acıyı yaşayabilmek. Uçsuz sessizliğe son kala hissedeceğiniz en tatsız şey bu olacaktı. Ölebilmek için yaşamaya ihtiyaç duymak. Ne ironik, değil mi? Belki de bunu güzel yapan buydu. Bir adım sonrasında geriye yaşanacak bir şey kalmayacaktı fakat yaşamaya devam ettikçe, sizi daha büyük acıların beklediğini görecektiniz. Bunlardan kaçacaktınız, onlar sizi kovalayacaktı. Kimse kazanmayacaktı belki, ancak bu sefer kazanmak üzereydim. Bu, nefes almaya ilk çalışışım değildi. Sonuncu olmasını isterdim. Bu an da onlardan birisiydi. Rasgele elime geçen bıçağın ucuna yavaşça süzülen bir damla kırmızılık, kesme tahtasına hassas bir iniş yaptı. Her şey çabucak olmuştu. Duvarda gezinen gölgeler bunun iyi olacağını tekrarlayıp duruyordu. Az önce kestiğim elmadan bir dilimi çiğnemeye başladım. Bileğim yanma hissiyle kavruluyordu. Birkaç saniye sonra son bulacaktı, çünkü artık yaşamayacaktım. Dedim ya, acıyı ancak nefes aldığınız sürece hissedebilirdiniz. Bunlar bittiğinde, siz bittiğinizde, büyük anlamsızlıklarla karşılaşacaktınız. Hayatınız boyunca uğrunda çabaladığınız tüm hayaller sönecekti. Geride hiçbir şey kalmayacaktı. Bedeniniz hafifleyecekti, ruhunuz günahınızla ağırlaşacaktı.
Sayfa 9
İnsanları, hayvanları ve dünyayı sömürenler “bilim adamı”, “geliştirme uzmanı” veya “iş adamı” gibi etiketlerle onurlandırılırken iktidar sahiplerinin mülklerine saldırmaya cesaret edenlere ise “terörist” adı veriliyor. Burada çürümüş bir semantik oyunu dönüyor, iktidarı tekelleştirenler anlamı da tekelleştiriyor. Uygar pozu veren barbar bir topluma yayılmış olan ikiyüzlülükler, ironiler, yanıltmalar, yalanlar, çelişkiler, ahmaklıklar ise insanın zihnini uyuşturacak kadar çok. Bu Orwell tarzı dünyada- köleliğin özgürlük, savaşın barış olduğu dünyada, kereste şirketlerinin Sağlıklı Orman Restorasyonu Yasası adı altında ormanları yağmaladığı ve hükümetlerin Fok Balıklarını Koruma Yasası adı altında fok katliamları düzenlediği bir yerde mantık ve hakikati bulmak zor. Şiddetle kınanması gereken şey ALF’in taktikleri değil, hayvanları böylesine şeytani bir kötülükle sömüren endüstriler, menfaatlerini kurumlaştıran yasal sistemler, hayvan haklarını karalayan medya pislikleri ve bütün tımarhaneyi yöneten devletlerdir.
Reklam
"Aklını başına toplamaya çalışıyorsun kopmak için aşırılıklardan - olayın sıradanlığı ve sırrın bilinmezliği. Paris'tesin. Meksika'da Descartes'ı tam olarak anlayamadın; kendi kendine yeterli olan aklın, sadece kendisi için düşünen aklın, kötü bir akıl, yetersiz bir akıl olduğunu söylemişti aslında. Ve şimdi Descartes'ı Pascal'le yumuşatıyorsun: İnsanın delirmesi öyle zorunludur ki delirmemek tümden deliliktir; akıl vidasının dönüşü böyle olur. Pascal konusunu düşünürken aklına yaşlı Erasmus ve onun önceki dünyanın ve şimdiki dünyanın farazi mutlaklarını göreli sayan bir deliliği nasıl yücelttiği geliyor: Erasmus Ortaçağ'dan değişmez doğruları ve dayatılmış dogmaların kesinliğini alıp onlara ters manalar verir; moderniteye gelince, aklın mutlaklarını ve ben krallığını ironik boyutlarına kadar indirger. Erasmus'çu delilik insanın insan tarafından, aklın akıl tarafından mat edilmesidir, günah ya da Şeytan tarafından değil. Ama aynı zamanda, kendisi de dahil olmak üzere hiç kimse tarafından kandırılmak istemeyen bir aklın ve bir benliğin eleştirel bilincidir.''
İroni, sofraya konanların onsuz yenemeyeceği bir tutam tuzdur.
Anaksimandros ve başkaldırının erdemleri Rovelli’ye göre kesinliği kabul etmeme kabiliyeti sayesinde bilim dünyaya her defasında yeni bir gözle bakabiliyor. Başkaldırının nasıl bir erdem haline gelebileceğini ve eleştiriye açıklığın yaratıcı sonuçlarını hatırlatmasıyla bile okunmayı hak ediyor Miletli Anaksimandros MÖ 6. yüzyılda her şeyin
İnsan sadece iki şekilde huzur bulabilir: O yeniden bir hayvana dönüşebilir. O zaman o tek olacaktır, o zaman hiçbir bölünme olmayacaktır, o zaman huzur olacaktır, sessizlik, ahenk... Ve milyonlarca insanın yapmaya çalıştığı şey farklı şekillerde hayvan olmaktır. Savaş insana yine hayvan olma şansı verir; bu yüzden savaşın büyük bir çekim gücü
Reklam
Thomas Keneally - Schindler'in Listesi
"İtiraf edilmelidir ki Yeni Avrupa'nın her ironisine tepki gösterir ve içinize işlemesine izin verirseniz, bu manzaralar omuzlarınızın üzerinde sağlam bir yer ediniverirlerdi."
Sayfa 15 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Beni ne yargılamaya ne çözümlemeye kalkışmış, ne de ironik bir üslupla, dememin ne ölçüde ''gerçekçi'' olduğunu sorgulamıştı. Akılcı, mantıklı yaklaşımlardan, ucuz sevgi sözcükleri kadar iğrenirim; yeryüzü, zekalarından başka bir şeyi olmayan insanlarla yeterince dolu zaten.
Soğuk Savaş donemıyle ilgili en sevdiğim hikâyelerden biri Birleşik Devletler 'e gezmeye gelen bir grup Rus gazeteciyle ilgilidir. Ziyaretlerinin son günü ev sahibi izlenimlerini sorar. "Söylemek zorundayım ki" der cevaplayan, "bütün gazeteleri okuyup gün ve gün bütün televizyonlarının izledikten sonra tüm hayati konularda herkesin fikirlerinin aynı olması şaşırttı. Kendi ülkemizde bu sonuca ulaşmak ısın habercılerimızi çalışma kamplarına gönderdik. Hatta tırnaklarını soktuk. Sız burada bunların hiçbirini yapmak zorunda değilsiniz. Sırrınız nedir?" Peki sır nedir? Bu haber bürolarında, iletişim fakültelerinde , habercilikle ilgili yayınlarda sıkça sorulan bir soru cevabı da henuz milyonlarca insanın hayatı için büyük önem taşıyor New York Times bu sorunun cevabını geçen yıl 24 Ağustos'taki başyazısında açıkladı: "Eğer şimdi bildiklerimizi daha ne eden biliyor olsaydık, Irak işgali genel bir halk protestosuyla engellenirdi." Bu ilginç itiraf aslında manaya geliyordu: Haberciler işlerini yapmamış ve Bush'un yalanlarını engellemek, ifşa etmek yerine bu yalanları kabul ederek, onaylayarak ve tekrarlayarak halkı kandırmıştı. Times'ın söylemediği ise kendi gazetelerinin ve geri kalan tüm medya Bush'un yalanlarını ortaya çıkarsaydı bir milyona yakın insanın bugün hâlâ hayatta olacağıydı. Bu çok sayıdaki kıdemli kuruluşlarda çalışan çok sayıdaki habercinin düşüncesi. Bir kısmıyla bu konuda bizzat konuştum, bir kısmı ise bunu kamuoyunun önünde açıkladı. Ne kadar ironiktir ki, sansürün özgür denilen toplumlarda nasıl işlediğini, totaliter bir toplumda haber yaparken anlamaya başladım
Sayfa 79 - Profil yayıncılıkKitabı okudu
Simdiye dek, su ya da bu sekilde, intihar denememi ogrenmis herkesten cok farkli bir tepki gosterdi Tony, uzuldu, gercekten uzuldu. Icten, derin bir aciyla, gozleri hafifce yasararak, "Bunu nasil yapabildin?" diye mirildandi. Beni ne yargilamaya, ne cozumlemeye kalkismis, ne de ironik bir uslupla, denememin ne olcude"gercekci" oldugunu sorgulamisti. Akilci, mantikli yaklasimlardan, ucuz sevgi sozcukleri kadar igrenirim; yeryuzu, zekalarindan baska bir seyi olmayan insanlarla yeterince dolu zaten. Biz entellektuellerin, hicbir zaman gosteremeyecegi cesaretle, bir intihar girisimiyle yuzlesiyordu Tony ve buna tek insanca tepkiyi, uzuntuyu gosteriyordu. Psikanaliz, nevroz, varolusculuk gibi kavramlarla kafasi bulanmamisti ve aslinda son derece basit bir seyi, bir baskasinin korkunc acisini hissedebiliyordu. Bir baska insan icin uzulebiliyordu. Ikiyuzlu, cok bilmislerin dunyasinda esi bulunmaz bir duyarlilikti onunki.
Reklam
Bir hastalığın, kendini iyilik olarak gösterebilmesi, harika bir sağlık ve iyi olma hissi vermesi ve acımasız potansiyelini sonradan ortaya çıkarması, doğanın oyunlarından ve ironilerinden biridir. Bu ikilem pek çok sanatçıyı özellikle de sanat ve hastalığı bir tutanları cezbetmiştir. Bu Thomas Mann'da ısrarla tekrarlanan, Dionysos, Venüs ve faust tarzının bir arada olduğu bir temadır. Bu tema Mann'da sihirli Dağ'ın ateşli tüberküloz yüksekliklerinden, Doktor Faust'ta spikotekal ilhamlara ve son hikâyesi aldatılmış Kadın'da afrodizyak kötülüğe dönüşür.
Çiçek açmış bir erik ağacı, kırk santimlik bir bambu sapı yapraklarıyla, çalılar arasında en fazla bir kol mesafede görülen saka kuşları ve baştankaralar, her çeşit çiçek ve yaprak, kuşlar, balıklar ve küçük memeliler. Her bir küçük hayat kendi evreninin merkezi olarak verilmiştir; kendi açısından bu dünyanın ve içindeki her şeyin yaratılma ereği olarak. Bu yaratıklardan her biri kendi özel ve kişisel bağımsızlık manifestosunu ilan eder; insanın kendileri üzerinde uyguladığı emperyalizme karşı; her biri hafif bir ironiyle, kozmik oyun için sadece insani kurallar koymak gibi tuhaf iddialarımızla alay eder, her biri sessizce o tanrısal totolojiyi tekrarlar durur: Ben Benim.
Sayfa 142 - İmge Kitabevi
861 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.