Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Babasız, insan kendini yoksul hissediyor
Siz hiç, hayal kırıklığına uğrayacağınızı bile bile, Her gece yüreğinizde yeşerttiğiniz binlerce umutla, Birini, pencere kenarına oturup kırk yıl bekleyecek kadar sevdiniz mi? . İşte o benim Babamdı...! (-Ben en çok, babamın sabrından damıttığı merhametini sevdim.-) . Dünya’yı omzunda taşıyan bir bilge adam; Gülünce yedi renk açardı yüzünde bahar, Lunaparka benzerdi benim babam. . Tomurcuklandığım dalımdı, Dağlara baş eğmeyen yanımdı, Bir tek onun ceplerinde, umut hangi çocuğun kapısını çalacak şıngırtısı arardım. Gerçi o inanmazdı benim çocukluk mucizelerime ama, Mahalleli çocuklara en güzel lolipopu, onun ayçiçeği gülüşlerinden yapardım. . -Babasız, insan kendini yoksul hissediyor.- . -Babanız yoksa sırtınızı bir boşluğa dayamışsınız demektir.- . (-Ben en çok, babamın gülen yüzünü özledim…!-)
insan kalabalığını sevmiyorum, işte o kadar!
Reklam
"Bir zamanlar diyordum ki: Bu Türktür, bu Bulgardır, bu Yunanlıdır. Ben vatan için öyle şeyler yaptım ki patron tüylerin ürperir; adam kestim, çaldım, köyler yaktım, kadınların ırzına geçtim, evler yağma ettim... Neden? Çünkü bunlar Bulgarmış, ya da bilmem neymiş... Şimdi kendi kendime sık sık şöyle diyorum, hay kahrolasıca herif, hay yok olası aptal! Yani akıllandım, artık insanlara bakıp şöyle demekteyim: Bu iyi adamdır bu kötü adamdır. İster Bulgar olsun, ister Rum, isterse Türk. Hepsi bir benim için. Şimdi iyi mi kötü mü yalnız ona bakıyorum. Ve ekmek çarpsın ki, ihtiyarladıkça buna da bakmamaya başladım. Ulan ister iyi ister kötü olsun be. Hepsine acıyorum işte... Boşversem bile bir insan gördüm mü içim cız ediyor. Nah diyorum bu fakir de yiyor, içiyor, seviyor, korkuyor,(...) o da kıkırdayacak ve dümdüz toprağa uzanacak, onu da kurtlar yiyecek... Hey zavallı hey! Hepimiz kardeşiz be... Hepimiz kurtların yiyeceği etiz....
Çıkartılacak çok ders var; ama hangisi en doğrusu?
Hint bilgeliği de şöyle der: Kendisinden hastalık, yaşlılık ve ölümle ilgili tüm gerçeklerin gizlendiği Sakya Muni adındaki genç ve mutlu bir mihrace arabasıyla gezintiye çıktı ve dişsiz, ağzından salyalar akan, korkunç görünüşlü, yaşlı bir adam gördü. Kendisinden o yaşa kadar yaşlılıkla ilgili her şey gizlenmiş olan mihrace şaşırdı ve
Sayfa 43 - epub- Mutlu kişi henüz doğmamış olandır.Kitabı okudu
Bir zamanlar diyordum ki: Bu Türk'tür, bu Bulgar'dır ve bu Yunan'dır. Ben, vatan için öyle şeyler yaptım ki patron, tüylerin ürperir; adam kestim, çaldım, köyler yaktım, kadınların ırzına geçtim, evler yağma ettim. Neden? Çünkü bunlar Bulgar'mış ya da bilmem neymiş. Şimdi sık sık şöyle diyorum: Hay kahrolasıca pis herif, hay yok olası aptal! Yani akıllandım, artık insanlara bakıp şöyle demekteyim: Bu iyi adamdır, şu kötü. İster Bulgar olsun, ister Rum, isterse Türk! Hepsi bir benim için. Şimdi, iyi mi, kötü mü, yalnız ona bakıyorum. Ve ekmek çarpsın ki, ihtiyarladıkça da, buna bile bakmamaya başladım. Ulan, ister iyi, ister kötü olsun be! Hepsine acıyorum işte. Boş versem bile, bir insan gördüm mü içim cız ediyor. Nah diyorum, bu fakir de yiyor, içiyor, seviyor, korkuyor, onun da tanrısı ve karşı tanrısı var, o da kıkırdayacak ve dümdüz toprağa uzanacak, onu da kurtlar yiyecek. Hey zavallı hey! Hepimiz kardeşiz be... Hepimiz kurtların yiyeceği etiz.
"İnsan kalabalığını sevmiyorum, işte o kadar! Ben kendi halinde bir yaşam sürmeli, ıssız yerlerde yaşamalıyım, ama yaşanacak doğru dürüst ıssız bir yer de bilmiyorum."
Reklam
Dinden korkmam ama dincilerden korkarım ben. Din bir düşünce tarlasıdır. Konuş konuşabildiğin, tartış tartışabildiğin kadar. Ama dinciyle ne konuşulabilir, ne de tartışabilirsiniz. Adam dondurmuştur beynini. Bilginin, aklın ışığı giremez oraya. Aklın olmadığı yerde de benim işim yok. Bakın çocuklar, akıllı olmayan insan sorgulamaz, yargılar. Hoşgörmez, katleder. Ilkeldir, sosyalleşmez. Uygarlık ise kadın ile erkeğin birlikte yürüyebilmesidir. İşte bu yüzden cehaletin en büyük korkusu kadındır. Kadın öğrenirse çocuklarına da öğretir. Öğrenme yeni devinimler getirir. Iktidarlar ve tutucu kesimler bunu asla istemez. Kadın hakları hep baltalınır. Eşitlik isteklerine katlanılmaz. Ne var ki kadınları okumayan toplumlar seksen yüz yıl sonra haritalardan silineceklerdir, göreceksiniz. Ama o güruh asla bunun nedenini anlamayacaktır!
İnsan neden okur? Bir dizeye yahut bir cümleye tesadüf edersiniz, dersiniz ki 'işte bu tam da benim yaşadığım ama adını koyamadığım o duyguyu anlatıyor'. Yalnızlığınız bir anlığına uçar gider. Başka ruhlarla aranızda bir akrabalık bulursunuz. Çoğalır ve iyileşirsiniz.
Bir müddet,kısa bir müddet,o kadın beni her zamanki aciz,miskin halimden kurtarmış;bana erkek,daha doğrusu insan olduğumu,benim de içimde ,yaşamaya kabiliyetli taraflar bulunduğunu,dünyanın zannedildiği kadar manasız olmayabileceğini öğretmişdi.Fakat ben,onunla aramdaki rabıtayı kaybeder etmez,onun tesirinden kurtulur kurtulmaz,tekrar eski halime dönmüştüm.Ona ne kadar muhtaç olduğumu şimdi anlıyordum.Ben hayatta yalnız başına yürüyebilecek bir insan değildim.Daima onun gibi bir desteğe muhtaçtım.Bunlardan mahrum olarak yaşamam mümkün olamazdı.Buna rağmen yaşadım…Ama işte netice meydanda…Eğer buna yaşamak demek caizse,yaşadım…
Sayfa 150Kitabı okudu
İnsan bir çiçeği severse, milyonlarca ve milyonlarca yıldızda yalnız tek bir çiçek açarsa, işte o yıldızlara bakarak mutlu olur. Kendi kendine şöyle der: ' İşte orada, o yıldızlardan birinde benim çiçeğim.'
Reklam
İnsan neden okur ? Bir dizeye yahut bir cümleye tesadüf edersiniz ve dersiniz ki “ İşte bu tam da benim yaşadığım ama adını koyamadığım o duyguyu anlatıyor!” Yalnızlığımız bir anlığına uçar gider. Başka ruhlarla aranızda bir akrabalık bulursunuz. Çoğalır ve iyileşirsiniz.
Sayfa 10 - Kapı Yayınları
Gülşiir
Geceyarısı, karanlık bir bozkırda Işıklar içinde akan bir tren kadar yalnızım İçinde onca insan, içinde dünya... Soluk soluğa, demirden bir ırmağa mahkum Ve bilmeyen sonsuzluk nedir, Haklı olan kim bu kargaşada? Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir Ucu bucağı olmayan bu çığlığın Ortasında nasıl barışılabilir? Anlamak isterim, hangi
GURUR Gururdan doğan hülyalar, tatminsizliğimizin yegane kaynağıdır. Fakat insanlığın sefalet tablosunu izlemek, akıllı adamı daima dengeli kılar. İnsan ölebilir ve yok olabilir. Oluşum halinden itibaren her şeyin değiștirdiği, her şeyin gelip geçtiği ve yarın benim de silinebileceğim bu dünya üstünde sonsuz bağlılıklar kurmaya kalkacak mıyım? Ey benim çocuğum! Huzurlu ve akıllı yaşamak istiyorsan, kalbini asla kaybolmayan güzellikten başkasına bağlama. Sorumlulukların ihtiraslarının önünde yürüsün. Alınabilen seyleri kaybetmeyi öğren. Fazilet emredince her şeyi terk etmeyi, kendini gündelik olayların üzerinde tutmayı, o olaylar tarafından yırtlı- madan kalbini onlardan ayırmayı, felaket zamanında cesur kalmayı, hiçbir zaman aşağılık olmamayı ve asla kabahatli çıkmamak için sorumluklarında israrlı olmayı öğren. İşte o zaman, kırılabilir eşyalara sahip olma hususunda bile hiçbir şeyin bulandıramayacağı bir sevgiye ulaşırsın ve onlar sana değil sen onlara sahip olursun. Ancak o zaman hissedeceksin ki, elinden her șeyi kaçıp giden insan, yalnız kaybetmesini bildiği şeyden zevk alır. Doğrudur, hayali zevklerin hülyasında asla yüzmeyeceksin, fakat onların meyvesi olan kederleri de bilmeyeceksin. Bu değiş tokuştan kazançlı çıkan sen olacaksın. Bu kadar aldatıcı düşünceleri yenen sen, hayata o derece kıymet verdiren düşünceye de galip geleceksin.
Sayfa 252Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.