Çok iyi hatırlarım, çocukluğumda kurumuş bir kaktüs vardı, sulardım onu her gün. İyi bakardım yeşermesi için, ama her sabah buğday sarısı gördüğümde içim acırdı. Tek umut ettiğim şey onun yeşermesiydi. Birgün onun yavaş yavaş yeşerdiğini gördüm, yemyeşildi. Kırmızı bir çiçeği vardı. Çiçeğini elime aldığımda dikeni battı. Elimi kanatmıştı, çok ağlamıştım; çünkü o çiçek her uyandığımda çocukluk duygularımın arkadaşıydı. O günden sonra kaktüse bir daha bakmadım, korkmuştum. Yıllar sonra biraz da olsa anlamıştım, umut bir düşün başlangıcı bir düşün bitişiydi. Hayatın kuralıydı bu, sevmek bazen insanın canını yakıyordu.
Kendinize şu anki sorununuzun ne olduğunu sorun, yarınki değil ya da beş dakika sonraki değil, şu anki. Şimdide hiçbir sorununuzun olmadığını göreceksiniz. Bütün sorunlarınız gelecekle ilgilidir.
Dün geldi: Nedir aradığın? dedi bana:
Bensem, ne bakarsın o yana bu yana?
Kendine gel de düşün, içine iyi bak:
Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna!
İyi bir gece uykusunun, bir duşun ve tıraşın ardından, tekrar aynada gördüğü yüzüne dayanabilmişti. Guy sevimsizce, "Her ne fark edecekse," diye düşündü. O burada değil ki görsün.
Chartrad derin bir nefes almıştı.
''Ben bu kadir-i mutlak ve esirgeyen olayını anlamıyorum.''
Camerlengo gülümsemişti. ''kitab-ı mukaddes'i mi soruyorsun?''
''Çalışıyorum.''
''Aklın karıştı çünkü incil Tanrı'yı kadiri mutlak ve iyiliksever olarak tarif ediyor.''
''Kesinlikle!''
''Kadiri mutlak...İyilikseverin anlamı Tanrı'nın her şeye
Siz herkesin eşit olduğuna, olabileceğine inanıyorsunuz. Yanılgı buradan başlıyor. Evet iyi kalpli bir düş bu gördüğünüz. Ama herkes eşit değil yeryüzünde. Olması da gerekmiyor.Geceyle gündüz bile eşit değil. Yazla kış farklı. Elma ağacıyla kiraz ağacıda. Kuşların ömrüyle böceklerin ömrü farklı. Soğanın tadıyla patatesin tadı bambaşka. Lale başka zaman da açar, menekşe başka. Bunlar sana bir şey ifade etmiyor mu? Yeryüzün de hiç bir canlı aynı adaletten payını almamışken, insanlar neden birbirlerinin aynısı olsunlar. Aynı pencerenin içinde duran iki farklı sardunya düşün. Biri hastalanır diğeri çiçeğe boğulur. Biri solar, biri açtıkça açar. Neden? Yan yana ekili iki sardunya bile aynı kaderi paylaşamazken, sizin insanların kaderlerini eşitleme ısrarınız neden?