Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İyi olanı okumak için kötü olanı okumamayı insan kendisine düstur edinmeli: Çünkü hayat kısa ve hem zaman hem de dinçlik insan için sınırlı."
Sayfa 65 - SchopenhauerKitabı okuyor
Cemal Süreya, "Her aşkta en az on kişi vardır" derken ne kadar da haklı. Yeni bir ilişkiye başlarken geçmişten getirdiğimiz pek çok kişi dahil olur ona. İlişkilere ister istemez kendimizden, geçmişimizden birçok şeyi bulaştırırız; ailelerimiz, eski sevgililerle olan iyi kötü anlar, deneyimlerimiz...
Reklam
Madde bağımlılığı fazlasıyla gerçek bir tuzaktır. Uyuşturucu ve alkol size önce iyi davranıp sonra da fena halde döven , özür dileyen, bir süre size iyi davranan, ardından tekrar pataklayan istismarcı bir sevgiliye benzer. Buradaki tuzak, kötü olanı görmezden gelirken, iyi olan için dayanmaya çalışmaktadır. Yanlış. Bu asla işe yaramaz.
"Başınıza gelen iyi ve kötü olaylann sorumluluğunu üstlenin. Dikkatiniz amacınızda ve ruhunuzda olsun. " Epiktetos
Sayfa 44
Günümüzde bir insan yetenekli, nazik ya da zeki olarak tanımlan­dığında, bunun genetiğine ya da çevresinden kaynaklandığına inanılır. Ama eski düşünürler, bir kişinin eski yaşamlarında yaptığı seçimlere bağlı olarak belirli niteliklere sahip olduğunu ya da ol­ madığını düşünmeyi tercih ediyorlardı. Bir kişinin iyi nitelikleri, daha önceki bir yaşamında yaptığı iyi hareketlere bağlanırdı. Diğer taraftan, kötü niteliklere sahip olan bir kişi de eski seçimlerinin bir ürünüydü. Her bir düşüncenin, ke­limenin ya da eylemin ve hatta eylemsizliğin bile kişinin ruhani ilişkilerinde derin etkilere sahip olduğuna inanılıyordu.
Ve son olarak, büyük İmparatorun kahraman ordudan son ayrılışını tarihçiler bize büyük ve dahice bir şey olarak sunuyorlar. Halkın dilinde alçaklığın son kertesi olarak adlandırılan ve bütün çocuklara utanılacak bir şey olarak öğretilen bu son kaçış bile tarihçilerin dilinde bir mazerete kavuşuyor. Tarihçiler, tarihsel usa vurmanın elastikiyetini daha fazla zorlamak imkansız hale geldiği zaman, yapılan eylemlerin bütün insanların iyi ve hatta doğru dediği şeye karşıt olduğu açıkça ortaya çıktığı zaman büyüklük cankurtaranına başvururlar. Büyüklük sanki iyi ve kötü ölçütünü dışarıda bırakır. Büyük için kötü yoktur. Hiçbir facianın suçu büyüğe yüklenemez. Tarihçiler bir kez "C'est grand!"³⁹ (³⁹Bu muhteşem) dedi mi, o zaman artık iyi ve kötü yoktur, "grand" ve "grand olmayan" vardır. Grand iyidir, grand olmayan kötüdür. Grand, onların anlayışına göre, kahramanlar denilen bazı özel canlıların niteliğidir. Ve sıcak kürkü içinde, sadece arkadaşı değil, (onun görüşüne göre) buraya onun getirdiği insanları ardında bırakıp eve kaçan Napolyon içinden que c'est grand diye geçiriyor ve yüreği rahat. "Du sublime (kendinde süblime bir şeyler görüyor) au ridicule il n'y a qu'un pas,"⁴⁰ (⁴⁰ Yüce olmakla gülünç olmak arasında sadece bir adım var.) diyor. Ve tüm dünya elli yıl tekrarlıyor. "Sublime! Grand! Napoleon le grand! Du sublime au ridicule il n'y a qu'un pas." Kimsenin aklına, iyi ve kötü ölçüsüne vurulamayan bir yüceliği kabul etmenin kendi hiçliğini ve ölçülmez küçüklüğünü kabul etmek olduğu gelmiyor.
Sayfa 676Kitabı okudu
Reklam
"... insanlar bir yığın şey yapar; iyi, kötü ve nötr."
Sayfa 95 - Psikonet YayınlarıKitabı okuyor
Batı'yı iyi kötü tanıyorsak, entelijansiyasına baktığımızda ciddi bir bunalımla karşı karşıya olduklarını görüyoruz. Bu bunalım nasıl bir netice verir bilemi­yorum. Top, atom, tüfek üretiyorsanız ve insanlığın bir kısmını bununla yok ediyorsanız o, size bir şekilde mutlaka döner.
Karma yasası insanların ne ekerlerse onu biçecekle­rini söyler. Karma özünde iyi ya da kötü her bir düşüncenin ya da hareketin, insanın bir sonraki yaşamında nasıl doğacağının belir­lenmesinde rol oynayacağını ifade eden bir adalet yasasıdır.
Reklam
İyi insanları çok kez görmek daha da iyi olarak görülmelerini sağlıyor. Kötü insanları yeniden görmek ise daha da kötü görülmelerine yol açıyor.
Sayfa 83 - Kuraldışı
"İyi geceler Karmen" "Geceler kötü Ezel" "Güzelleştirelim"
Sayfa 86
Otuz beş yaşındayım, 13 yıldır evliyim; 7 7 yaşında kızım, 7yaşında oğlum var. Üniversite lisans mezunuyum, eşim lisemezunu. Altı sene süren birliktelikten sonra eşimle anne-ba­ ba rızası olmadan evlendim! Altı sene görmediler bile eşimi;kültür farkı var diye.Ben uç bir örneğim sanırım; benim ailemin maddi duru­mu iyi, eşimin aile durumu kötü; ben üniversite, eşim lisemezunu; evlendiğimizde ben özel bir bankada çalışıyordum, eşim mağazada. Benim annem göçmen Trakyalı, babam lazKaradenizli, eşim kürt Doğulu. Annem alevi, babam hane-fi, eşim şafi.Bana kalırsa her şey bahane hayatta; biraz huzur, birazaza kanaat, en çok da sağlık önemli. Hayat hikâyem çok uzun, yazmakla bitmez, ama şu an bu kadar farklı kültürlere rağmen çok sık bir araya gelen ve bir­ likteyken konuşulan farklı şivelerden ötürü tiyatrodan farksız olan bir aileyiz!
Çocuklara Duyulan Öfke
Günümüzün pek çok annesini tehdit eden tehlikelerden biri de kendini ve çocuğunu suçlama. Tüm aile sorunlarının sorumluluğu omuzlarına yüklendiğinde anneler, "Benim sorunum ne?" ya da "Çocuğumun sorunu ne?" sorularına takılıp kalıyorlar. Annelerde, çocuklarının davranışlarının -hatta, çocuklarının varlıklarının- tamamen kendilerinin yarattığı bir şey olduğu fantezisini geliştiriyoruz: Çocuğun durumu iyiyse, kadın "iyi bir anne" olarak görülüyor; ama eğer kötüyse o zaman da, soruna yol açan "kötü anne" olarak damgalanıyor. Çocuğun içinde bulunduğu ortam sadece anneden oluşuyormuş gibi düşünülüyor. Yakın zamanlara kadar babanın, ailenin ve ailenin içinde bulunduğu toplumun bu açıdan adı bile geçmiyordu.
...hiç kimse, anne babası iyi veya değerli diye iyi , anne babası kötü diye kötü de­ğildir. Herkes kendi sözleri ve yaptıklarıyla iyi ve değerlidir.
Sayfa 21 - Dinozor ÇocukKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.