Odalar mı çok küçük ben mi çok büyüdüm
Duymayınca sesini bir yere sığamıyorum
Ruhum doğum sancısında kanatlandı kanatlanacak
Kanatlansa ne olacak yanına varamıyorum
Tutup elimden kurtarsan ellerin nasıl da güzel
Sigaramı tutuyorum elini tutamıyorum
Ben seni seviyorum tüm kızmalarına inat
Tüm dünyaya söylüyorum sana söyleyemiyorum.
“Mezarlarınıza Tüküreceğim “adlı kitabından sonra Vian müzikle daha çok ilgilenmeye başladı. Kardeşleri Alain Vian ve Leilo Vian ile birlikte Fransız caz topluluğu Claude Abadie’ye girdi. Claude Luter ile birlikte çalıştı. Jazz Hot, Jazz News gibi dergilerde modern cazın Fransa’da kabul görmesi konusunda yazılar yazmıştır. Sadece cazla değil, Bertolt Brecht’in şiirlerinden uyarlamalar yapmış ve rock ile ilgilenmiştir.
Bu vapuru kaçırırsam beni belki de cinnet basar
belki kanser olurum bu yıl sınıfta kalırsam
nöbette uyursam eğer kitaplarımı yakarlar
etimde şirpençe çıkar bu kızı alamazsam
bu işi bitiremezsem şehirden beni kovarlar
izin kağıdım yanar konuşacak olursam
bu senet bankalar kapanmadan
ruhumun rengini kapatmayacak olursa
ölür kuyuya düşen çocuk
Öğrenme amaçları artık okulların ve öğretmenlerin hakimiyetinde olmadığında, öğrenenler için pazar daha çok çeşitlenecek ve ‘eğitim el işi’ tanımı daha az kısıtlayıcı olacaktır. Araç-gereç mağazaları, kütüphaneler, laboratuarlar ve oyun salonları olabilir. Fotoğraf atelyeleri ve ofset basımevleri yerel gazeteler çıkarma olanağı verebilir. Bazı mağaza önü öğrenci merkezleri, kapalı devre televizyon sistemiyle izleme kabinleri oluşturabilir. Diğer bir kısma da kullanım ve tamir için büro malzemeleri yerleştirebilir. Klasik müzik, uluslararası folklor ve jazz çalışmaları müzik dolabı ya da kaset çalarlar vasıtasıyla kamu alanlarında halka sunabilir. Film kulüpleri birbirleriyle ve ticari televizyonlarla rekabete girebilir. Müze çıkışları, müze müdürlüklerince organize edilebilecek eski ve yeni sanat çalışmalarının orijinal ve reprodüksiyonların dönüşümlü olarak sergilendiği mekânlar olarak işlev görebilir.
...
koşmam gerek
yetişmem gerek yazgıma
tutmam gerek, sormam gerek, bilmem gerek
esenlemem, kargışlamam, irkitmem gerek niçin
niçin, niçin, niçin
kuyuya düşen çocuk niçin ölmesin.
Hayatın kabul edilse de edilmese de her birimiz için benzersiz yaratılmış bestesi var. Önemli olan sana bahşedilen besteni hangi seçtiğin notalarla, hangi tempoda yaşayacaksın. Pop musun, rock mı, jazz mı yoksa acı kokan bir şarkı mı? Karar senin. Nasıl bir bestesin? Hayatındaki insanlar seni nasıl bir beste olarak yorumluyor hiç merak ettin mi?
On sekiz yaşındayken içinde yaşadığı at arabası yandı. Diriden çok ölü olarak kurtuldu bu olaydan. Bir bacağını kaybetti. Bir elini kaybetti. Elveda yollar, elveda müzik dediler doktorlar. Ama neredeyse kesmek üzerelerken bacağını kurtardı. Kaybettiği elinden de iki parmağı kurtarmayı başardı. Ve bütün jazz tarihinin en iyi gitaristlerinden biri olmaya bu kadarı yetti.
Django Reinhardt’la gitarı arasında gizli bir anlaşma vardı. Kendisini çalması için ona, eksik olan parmakları veriyordu.
Bu vapuru kaçırırsam beni belki de cinnet basar
belki kanser olurum bu yıl sınıfta kalırsam
nöbette uyursam eğer kitaplarımı yakarlar
etimde şirpençe çıkar bu kızı alamazsam
Yemeğe?
- Aç değilim.
- Bir kadeh bir şey içmeye gidelim.
-İçmiyorum.
- Dans etmeye?
- Erken.
- Pekala, ya .... , nereye gitmek isterdin?
- Nereye istersen.
- Casilda's Jazz'a gidebiliriz.
- Daha iyi bir teklif?
- Ya bir oyun salonuna?
- Çaylak olma.
- Kızım, bilmiyorum. Teraslar biraz soğuk.
- Kıçımız bile donar.
- Bu yüzden. Gazinoya mı gitseydik?
- Gazinodan nefret ederim
- Bilardoya?
-İstemez.
- Paten kayar mısın?
- Daha iyi bir şey gelmiyor mu aklına?
- Sinemaya gidebiliriz.
- Sinemaya mı?
- (çok oldu sinemaya gitmeyeli.)
- şimdi canım sinemaya gitmek istemiyor.
- O halde ... , bilmiyorum. Real Madrid için giriş bileti almayı neyelim mi?
- Yamyamlarla işim yok.