Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kadercilik ve uyuşukluk, çevreyle baş edememenin doğal sonuçlarıdır.
Toplum, yalan ve yanılsamalara dayanan bir kadercilik, kötümserlik, zorbalık ve şiddet, bir salgın gibi yayılan suçlar, çevre kirlenmesi ve savaşlar içinde bir cehennemi yaşamaya başlamıştır. Bu cehennemin karşısına konulan cennet ise, kadın pazarı, arsız para, değersiz ilişkiler, macera, bir aldanmaya dayanan hayal oyunları, kısaca kötülük olarak ne varsa, hepsi bir başka cehennem olarak insanları düşük ve düşkün bir yaşama sürükler olmuştur.
Reklam
Kadercilik ve uyuşukluk, çevreyle baş edememenin doğal sonuçlarıdır. Deneysel olarak aşırı yüklemeye maruz bırakılan bir kobay da sonunda sessizce bir köşeye çekilir ve ayaklarını ağzına götürerek amaçsızca çiğner.
Kadercilik mi, kontrolcülük mü?
Bu anlayış farkının kökeninde ne vardır? Batı kültürü daha çok kontrolcü, Doğu kültürü daha çok kadercidir. Hayatını kontrol etme güdüsüyle yetiştirilen bir Batılı, bunu ideal yaşam durumu olarak kabullenir ve bir gün hayatı üzerindeki kontrolünü kaybettiğinde, hemen denetimi eline almak için yoğun bir çaba içine girer. Çok sayıda denemeden sonra
Kontrol inancı kaybolunca, kadercilik anlayışı başlar. Kişi çevresindeki şartları kontrol edemediğini görünce, kendini bırakır. Böylece şartların onu daha kolay kontrol edebileceği hale gelir!
"Kadercilik ve uyuşukluk, çevreyle baş edememenin doğal sonuçlarıdır."
Reklam
Yola razı olmakla ilgisi yoktur sabrın. Kadercilik anlamına gelmez katiyen. “Yolumuz buysa gideriz, kaderimiz buysa çekeriz…” çaresizliği barındırmaz içinde. Bilakis, kendinden ve sonuçtan emin olmakla, bilinçle, bilgelikle, eylemle ilgilidir. Hayatın içinde su gibi akıp gitmektir. Boyun eğmek değil, çaba göstermektir. Ummak değil, oluşturmaktır. Beklemek değil, yürümeye devam etmektir. Pasif bir tutum değil, aktif bir mücadeledir.
Kadercilik
Seneca’ya göre, kişi kendini kadere teslim etmelidir zira “ sürüklenirken bunu tüm evrenle birlikte yapıyor olmak müthiş bir tesellidir”.
Sayfa 95 - İş Bankası
+1
1974 yılının Eylülü'nde yaptığı bir konuşmada o zamanki Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kurt Waldheim, dünyamızın bir "çaresizlik" bunalımı geçirdiğinden söz etmiş, dünyayı egemenliği altına alan ve kaderciliğin eşlik ettiği yaygın ürküntüden duyduğu kaygıyı dile getirmişti. Kadercilik ve uyuşukluk, çevreyle baş edememenin doğal
Kötü bir şey gerçekleştiğinde her şeyin başka türlü olabileceği düşüncesine de engel olmak gerekir. Kadercilik.
Reklam
Çok iyi
Türk kaderciliğinin temel yanlışı, insanları ve kaderi birbirinden ayrı iki şey ola￾rak karşı karşıya koymasıdır: insan kadere karşı koyabilir, onu bozmaya çalışabilir, ama sonunda kazanan hep kader olacaktır, der bu kadercilik: bu yüzden boyun eğmek ya da gelişigüzel yaşamaktır en akıllıcası, diye düşünülür. Hakikatte ise her insan kaderin bir parçasıdır; kadere belirtilen biçimde karşı koyduğunu düşünüyorsa, bunda da kader tecelli etmektedir; savaşım vermek bir kuruntudur, ama kadere boyun eğmek de öyle; tüın bu kuruntular kadere dahildir. - Çoğu kişinin istencin özgür olınayışı öğretisinden duyduğu korku, Türk kaderciliğinden duyulan korkudur: insanın, hiçbir şeyi değiştirmek elinde olınadığı için, geleceğin karşısında zayıf, boyun eğmiş ve ellerini önüne kavuşturmuş bir biçimde duracağını düşünürler: ya da, bir defa belirlenmiş olan daha da kötü olamayacağına göre, tam dengesizliğinin dizginlerini bırakacaktır. İnsanın aptallıkları da, akıllılıkları gibi, kaderin bir parçasıdır: kadere inanmaktan duyulan korku da kaderdir. Bizzat sensin, zavallı korkak, olacak olan her şey hakkında tanrıların da üzerinde hüküm süren, yenilmez Moira; sensin hayır ya da lanet ve her halükarda en güçlünün bağlandığı zincir; tüm insanlığın geleceği sende belirlenmiştir önceden, bir yararı olmaz sana, kendi kendinden korkmanın.
Sayfa 48
İrade ve Kadercilik.
Öyleyse iradenizi kendinizden saklıyorsunuz. Hayatınızı kabullenmeyi artık öğrenmeli ve “Benim seçimin böyle!” deme cesaretini göstermelisiniz. İnsanın ruhu tercihlerinden meydana gelir.
Sayfa 248 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Kadercilik ve uyuşukluk, çevreyle baş edememenin doğal sonuçlarıdır.
Tembellik, kadercilik, otoriterlik, şehvet, mistisizm Doğu'yla ilişkilendirilirken temizlik, akılcılık, demokratlık, tek eşlilik ve sekülerizm Batıyla ilişkilendirilmiştir.
Kadercilik kisvesi altında boşvermişlikle günlerini geçiren bir toplumun fertleriyiz. Gerçekte kaderci değil beleşçiyiz.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.