Yunan işgali sonucu babasının izini kaybeden Mebrure, Istanbul'daki 'kurtlar sofrası' olarak adlandırmanın yanlış olmayacağı akrabalarının yanına gider.
Fakat akrabaları hiçte öncesinde tanıdığı, duyduğu gibi değillerdir. Aksine öylesine yozlaşmış,yanacılaşmışlardır ki..
Ardı arkası kesilmeyen konuklar,şatafatlı davetler, gösteriş çabaları Mebrure'nin canına tak etme noktasına kadar getirir.
Fakat babasını bulması gerekir çünkü babasından başka bir ailesi artık yoktur,denize düşen yılana sarılır hikâyesi işte.
Bu süreçte evin oğlu olan çapkın Behiç karaketerinin, Mebrure'yi ağına çekme çabalarını,hinliklerini,ailenin Mebrure'ye şekil verme çalışmlarını görüyoruz.
Bakalım başarılı olabilecekler mi?
Mebrure babasını bulmak için çıktığı bu yola,o köşkün hülyasına kapılacak mı tıpkı diğer "Sözde Kızlar" gibi;yoksa amacına dosdoğru bir şekilde ulaşacak mı?
•••
Yazar, Mebrure karakterinin gittiği ev halkı ve ev halkının ahbapları üzerinden toplumdaki yanlış batılılaşma,yozlaşma gibi konuları ele alarak dönemi ve dönemin koşullarını gözler önüne sermiş.
Akıcı, güzel bir eser. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar... =)