Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
. 8. yüzyılın ilk yarısı, Şia'nın aşırılıkçı unsurları arasında hummalı bir faaliyete sahne olmuştur. Bilhassa Irak'ın güneyini ve Basra körfezi kıyılarını mesken tutmuş karma topluluklar içerisinde sayısız tarikat ve hizipler hasıl olmuştur. ...Bir grup, tellerle adam boğazlamayı dini bir vazife bellemişti ve bunlar Hintli Thuglara* tıpatıp benzeyen ve ileriki yüzyıllarda karşımıza çıkacak olan suikastçılar'ın ilk nüveleriydi. * Tanrı Şiva'nın öldürücü yanı olan Kali'ye tapmak için insan öldürmeye inanan ve giderek para için adam öldürme noktasına varan Hindu inancı. (-ed.) .
342 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Okuduğum en orijinal konulardan birine sahip olan Işın Tanrısı'nı bir arkadaşım tavsiye etmişti. Ben şu ana kadar çok fazla olmasa da okuduğum tüm Post-Apocalyptic (PA) kitapları sevdiğim için, PA bilim kurgu olan Işık Tanrısı’nı da çok sevdim. Ama baştan uyarayım, biraz zor bir kitap (nedenlerine aşağıda değineceğim). Dünya’nın yok oluşundan
Işık Tanrısı
Işık TanrısıRoger Zelazny · İthaki Yayınları · 2016407 okunma
Reklam
"Büyük hattatlarımızdan Çırçırlı Ali Efendi'ye aid olan bu yazının muhtevası da istifi de hakikaten pek manidardır. Orta sırada kırmızı mürekkeple yazılmış olan kelimeler şunlardır: KALi MEALİ HAYALİ CEMALİ
Genellikle kurban edilecek insanlara önce işkence yapılıyordu. Örneğin Aztekler kurbanı ateşe doğru indiriyor, ölmeden yukarı çıkarıyor ve diri diri göğüslerini açıp çarpan kalplerini çıkarıyorlardı (bu görüntü Indiana Jones and the Temple of Doom (Indiana Jones: Kamçılı Adam) filminde gerçeğe aykırı bir şekilde 1930'ların Hindistan'ında Kali'ye insan kurban etme uygulaması olarak canlandırılıyor). Borneo Dayakları kurbanı bin kesiyle öldürüyorlar, bambudan yapılmış iğne ve bıçaklarla yavaş yavaş kan kaybettiriyorlardı. Kurban edilecek insan talebini karşılayabilmek için, Aztekler savaşa girişiyor ve insan tutsak alıyorlar, Khondlarsa onları çocukluktan itibaren bu amaçla yetiştiriyorlardı.
Sayfa 159Kitabı okudu
... ÂSUMÂNA ÇIKAR FERYÂDIM
1 Ne sihr itdi bana ol gözleri ahû-yı cellâdım Hayâl-i kâküliyle geşt-i sahrâ oldı mu'tâdım 2 Gamınla nâlişimden 'âciz oldı halk zemîn üzre 'Aceb mi var çıkarsa âsumâna âh u feryâdım 3 Gönül ârzû çeküp sâye semen gül-geşte 'azm itdi Tegâfül birle aldı aklım anda kadd-i şimşâdım 4 Benem bunca sadâ-yı nâkus-âsâ eyleyen efgân N'içün ey meh-likâ bilmem ki irmez gûşuna dâdım 5 Berî oldum kamu her kîl u kâli kesb-i 'âlemde Fakat yokdur benim hecr-i gamından özge îrâdım 6 Meserret iklîminde bulmadı bir yer mühendisler Medâ'in-i 'ömr içre keşf-i mi'mâr itdi bünyâdım 7 Ümidim var harâb ahvâl-i Rûhî'ye ider mürvet Sabâ bir nebzece dergâh-ı yârda eylese yâdım
Sayfa 282Kitabı okudu
Gizli bir cinayet şebekesi: Thuglar
1830'larda hedef alınan ikinci bir ilkel töre ise kökeni Aryanların Hindistan'ı istila etmesinden çok önceye dayanan gizli ve kutsal Thuglar örgütüyle ilgiliydi. Kendilerini savaş tanrısı Şiva'nın eşi, kan emici Tanrıça Kali'ye adamış olan Thugların başlıca ibadet biçimi, katıldıkları kervanlarda güvenlerini kazandıkları kişileri boğazlayarak Kali'ye kurban etmekti. Bir yanıyla gizli bir cinayet şebekesi olmakla beraber, Thuglar biraderliği, geleneksel Hint toplumuna değişik biçimlerde eklenmiş bir örgüttü. Thuglar Kasım ile Mayıs ayları arasında seyahat ederek yaşıyorlardı. Özellikle kendi mezheplerine yakın kervanları seçip onların arasına katılıyor ve onlarla dost ve kardeş oluyorlardı. Kardeşlerden biri eğer zaman olgunlaşmış ve kehanet gelmişse, çok uzun süren bir törenle öldürülüyordu. Önce cinayet aracı olarak kullanılan ipek mendil boğaz üzerine ilmekleniyor, daha sonra beden kesilerek parçalanıyor ve törenle gömülüyordu. 1812'de her yıl yaklaşık 40.000 kişinin Thuglar tarafından öldürüldüğü belirtilmektedir. Her ne kadar bunu kendi dinsel inançları gereği yapıyor olsalar da bu ingiliz kanunlarına göre tartışma götürmez bir suçtu. Ama 1673'ten beri tanıdıkları, bildikleri Thugların caniliğini ancak 1830'da engellemeye kalktılar. Thugların vahşiliğine karşı girişilen av 10 yıldan fazla sürdü. 1841'de mezhebin kökü kazındı. Yüzlercesi asıldı, birçoğu ömür boyu hapse mahkûm edildi. Ya da cezalarını çekmek üzere sürgüne gönderildiler. Daha az zararlı olanları Jubbulpare'deki hapishanede eğitildi. Halıcılık, terzilik, duvarcılık gibi beceriler öğretildi.
Sayfa 51 - Sia Yayıncılık
Reklam
"Kendini gurura kaptırma ey can! Bu tören, bu ayin, bu ibadet boş! Tenhada dua et kutsal Anne'ye.. Gösteriş, debdebe, binbir ziynet boş. Evren baştan başa onun aynası, Yalvardığın put, koştuğun mabet boş. Neden bu mumları yakmışsın, deli? Hidayetin nuru, içine dolsun! Dünyayı nimete garkeden, Kali.. Sen tutmuş Kali'ye buğday sunmuşsun!"
Neil Armstrong: Ay'a ayak basan ilk insan nasıl bir miras bıraktı?
Bundan tam 50 yıl önce, 20 Temmuz 1969'da Ay'a ayak basan ilk insan olan Neil Armstrong, insanlık tarihinin en ünlü isimlerinden biri. Ay'dan döndüğünde krallar, kraliçeler, devlet başkanları ve başbakanlar karşıladı onu. Bu kadar üne rağmen insanlar onun hakkında çok az şey öğrendi. Ama şimdilerde gerçek Neil Armstrong'la ilgili biraz daha
Kalidasa ve Şakuntala Üzerine:
''..kısa yaşamı ve adının nereden geldiği şu şekilde anlatılır: * Kalidasa bir Brahman ailesinde doğmuş ama altı ay sonra öksüz kalmıştı. Bir manda çobanı onu evlatlık edinmişti. Hiçbir eğitim görmeden büyümüş ve kendi de bir manda çobanı olmuştu. Çok yakışıklı bir delikanlı idi. Bu sırada Benares'de çok güzel bir prenses yaşıyordu. Ona birçok talipliler çıkıyor fakat biraz şımarık olan kız bunları birbiri ardından reddediyordu. Talipliler arasında bulunan kralın vezirini de reddetmişti. Vezir prensesten öç almak için bir plan hazırladı. Kalidasa'ya bilginlerin giydiği elbiselerden giydirerek onu iyice süsledi, yanına bir alay çömez kattı, prensesin sorduklarına hiç cevap vermemesini tembih etti ve çobanı bu haliyle prensesin karşısına bir talipli olarak çıkardı. Prenses bu yakışıklı delikanlıyı daha ilk görüşte sevdi, ona bazı sorular sordu, hiç cevap alamadı ama bunu gencin bilgisinin derinliğine verdi. Hemen evlendiler. Törenin sonunda Kalidasa bir boğa(*) hayali gördü. Çok geçmeden prenses kocasının gerçek durumunu öğrendi. Küplere bindi. Damadın yalvarmaları üzerine biraz yatıştı, ona tanrıça Kali'ye dua ederek, ondan bilgi ve ilham vermesi için yalvarmasını istedi. Damat bunu yaptı ve duası kabul edildi. Manda çobanı mucize kabilinden bir şair oldu. Bu olaydan sonra damat, Kali'nin kölesi anlamında Kalidasa adını aldı.'' * (*) Boğa tanrı Şiva'nın binek hayvanıdır. Şiva hikmet tanrısı ve şairlerin üstadı olarak bilinir.
520 syf.
10/10 puan verdi
·
48 günde okudu
Kalbimden, aklımdan geçen infilak etmeyi bekleyen onlarca kelimeyle, esinti gibi gelen, ıslıklarıyla ruhumu dinginleştiren bir hayatla el ele; merhaba yeni bir vedaya. Uzunca geciktirilmiş bir vedaya... İçimden geçen onca duyguyu nasıl betimlerim, bu Martin'in ağrına gider mi diye düşünmüyor değilim ama artık bir hoşça kalı hak ediyor diyerek
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,3bin okunma
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.