Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ve aşk... Kalp ile göz arasında kutlu bir hadise. Çoook sonraları kalp göze diyecektir ki, "Beni bu onulmaz derde iten sensin. Safayı sen sürdün, acıyı ben çektim. Nimet senin, zahmet benim oldu. Sen sevinirken, kaygılanan ben oldum. Bakışlarını arttırdıkça sen, dertlerimi çoğalttın benim...
Kalp işte... Sevmek ve sevilmek istemesi asla şımarıklığından değil, damarlarındaki asil kandan. Akıl ile çatışıp durması geçimsizliğinden değil, bilakis hilesiz, hakikatli ve hasbî oluşundan. Uzmanlar en iyi yaptığı işin unutmamak olduğunu bildiriyorlar; lâkin bir beyni de yok. Eşyanın hakikatini, perdenin ardını, gizlinin içindekini görüyor ama bir gözden de mahrum. Buna rağmen gözsüzlere göz o, kulaksızlara kulak o ve dilsizlere dil o. Kelimesiz ve hecesiz konuşan; sessiz ve sözsüz işiten...
Reklam
272 syf.
·
Puan vermedi
Asya’nın Esintisi
İsmail Gaspıralı 'nın dilde, fikirde, işte birlik ilkesini bizlere yeniden öğretir, yeniden hatırlatır Bakiler. Öncelikle babasının vasiyetine uyarak, O'na ve dedelerine bir rahmet vesilesi olması dileği ile çıktığı bu yolda aynı zamanda bizlere de birçok şey öğretir. Sönmeye yüz tutmuş kalplerimizi “Semerkant nakışlı, Buhara bakışlı”
Türkistan Türkistan
Türkistan TürkistanYavuz Bülent Bakiler · Yakın Plan Yayınları · 2018435 okunma
“Yıldızların karanlık içinde parladığı gibi fakirlik ve sefalet içinde de yüce bir saflıkla parlayan ruhlar yok mudur? Bir kalp sevmek mutlaka servete, asalete mi muhtaçtır? Bence en gerçek ikbal, ruhun gördüğü iki güzel göz; en büyük servet, kalbin hissini gösteren gül renginde dudaklardan yansıyan tebessümdür. Güzellikten büyük asalet, temiz yüreklilikten büyük servet mi olur?..”
Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. İsra / 36
Yıldızlar karanlık içinde parladığı gibi, fakirlik ve sefalet içinde de saflık ve ulvilikle parlayan ruhlar yok mudur? Bir kalp sevmek için mutlak servete, asalete mi muhtaçtır? Bence, en doğru ikbal, ruhun göründüğü iki güzel göz; en büyük servet, kalbin duygularını gösteren gül renginde dudaklardan akseden tebessümdür. Güzellikten büyük asalet, kalp saflığından büyük servet mi olur?
Reklam
Velhasıl yanan bir kalp, ağlayan bir çift göz bütün hayatın sermayesidir. Sana öyle bir yatırım yolu söyleyeyim ki, kıyamete kadar kârın eksilmez, kıyametler kopsa zararın olmaz: Ağlayan bir çift göz ve yanan bir kalp al. Her şeyini ver ama bu ikisini al!
"Dostumsan Yardım et senden uzaklaşayım Yok eğer sevgilimsen Yardım et senden şifa bulayım Bileydim aşk bu kadar tehlikelidir Sevmezdim Bileydim deniz derin bu kadar Açılmazdım
“Yıldızların karanlıkta parladığı gibi fakirlik ve sefalet içinde de temizlik ve yücelikle parlayan ruhlar yok mudur? Bir gönül, sevmek için mutlaka zenginliğe, asalete mi muhtaçtır? Bence en hakiki talih, ruhun göründüğü iki güzel göz; en büyük servet, kalbin hissini gösteren gül renginde dudaklardan yansıyan, dökülen tebessümdür. Güzellikten büyük asalet, kalp temizliğinden büyük zenginlik olur mu? ”
“Yıldızlar karanlıkta parladığı gibi yoksulluk ve yoksunluk içinde de temizlik ve yücelikle parlayan ruhlar yok mudur? Bir kalp, sevmek için mutlak servete, asalete mi muhtaçtır? Bence en güzel istikbal, ruhun göründüğü iki güzel göz; en büyük servet, kalbin hissini gösteren gül renginde dudaklardan akseden gülümsemedir. Güzellikten büyük asalet, kalp temizliğinden büyük servet mi olur?”
Sayfa 62 - İskele YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
929. Enes radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ruhunu teslim etmek üzere olan oğlu İbrahim'in yanına girince gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı.Bunun üzerine Abdurrahman İbni Avf: "Ey Allah'ın Resûlü! Siz de mi ağlıyorsunuz?" diye sordu.Hz. Peygamber ona: "Ey İbni Avf! Bu gördüğün gözyaşları rahmet ve şefkat eseridir" cevabını verdi.Sonra şunları ilave etti: - " Göz yaşarır, kalp hüzünlenir.Biz ancak Rabbimiz'in râzı olacağı sözleri söyleriz.Ey İbrahim! Seni kaybetmekten dolayı gerçekten üzgünüz."
Hem göz, hem de gönül elinden feryad Gözün gördüğünü gönül eder yad! Çelikten bir hançer ile gözüme Vursam da gönlümü eylesem azad. -Baba Tahir Gözün baktığı her yere kalp de yönelir. Bunda şek yoktur. “Bakışın eli kalbim ipini çeker.” Ancak gözü yok etmek çare midir ? Yoksa daha iyi bir yol var mı ? Elbette var. O yol, kalpte bir güç ve kuvvet oluşturarak, gözün baktığı her şeye kalbin yönelmesini engellemektir. Eğer kalbin gözden kurtulup özgür kalabilmesi için, ucu çelikten bir hançer lazımsa, o halde aynı hançerden bir tane de kulak için yapmalıyız. Zira kulağın duyduğu her şeyi kalp hatırlamaktadır. Elbette bu da yeterli olmayacaktır. Ayrıca burun dil ve ve ellerimiz için de birer hançer gerekecektir. Bu durumda insan, Mevlana’nın naklettiği kuyruksuz ve başsız aslan hikayesinin mısdakı olacaktır.
104. Şüphesiz size Rabbinizden gerçeği gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açıp gerçeği görürse faydası kendisine; kim de gözünü kapatıp körlük yaparsa zararı kendisinedir. O halde de ki: "Ben sizin başınızda bir koruyucu ve bir gözetleyici değilim." (En'âm Sûresi) (basâir), "basîret" kelimesinin çoğuludur. Göze göre
Sayfa 123
Kimliğimiz, kişiliğimiz, karakterimiz önemli oranda dert edindiğimiz konular, okuduğumuz kitaplar, zaman geçirdiğimiz insanlar, izlediğimiz programlar ve takip edip rol model aldığımız kişilerle şekilleniyor. Soyut kişilik analizleri yerine önce buralardan başlamalı. Göz neyi görüp kulak neyi duyarsa, akıl onu düşünür, kalp onu hisseder. Ayak izlerini takip ettiklerimiz kaderimizin kilometre taşı olur.
Çisel Onat -Biraz değiştim...
Biraz değiştim, Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar… Değiştim… Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum, Bir yanım kendimi kolluyor, bir yanım seni Ben benimle savaşıyorum, Seninle değil… Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın,
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.