Kitap: Bir Daha Görüşmeyeceğiz
Yazar: Konstantin Simonov
Yayın Bilgileri: Cem Yayınevi – 1982 – 1.Baskı
Konstantin Simonov, Lenin ve Stalin ödüllerine layık görülmüş gazeteci ve yazardır. Babası Kızıl Ordu Subayıdır. Babasının mesleği dolayısıyla eğitim öğretim hayatı birçok farklı taşra okullarında geçmiştir. Simonov’u Simonov yapan ise tarihin
Anarşi: Atsız, 12 Mart Müdahalesi'ni Öngörüyor
Türkiye'de gittikçe artan sağ sol gerginliği 1968'de işgallere ve silahlı çatışmalara döndü. Deniz Gezmiş'in başlarında bulunduğu sosyalist öğrenciler 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi merkez binasını işgal ettiler. 16 Şubat 1969'da Beyazıt Meydanı'nda çıkan
Türkiye'de gittikçe artan sağ sol gerginliği 1968'de işgallere ve silahlı çatışmalara döndü. Deniz Gezmiş'in başlarında bulunduğu sosyalist öğrenciler 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi merkez binasını işgal ettiler. 16 Şubat 1969'da Beyazıt Meydanı'nda çıkan sağ sol çatışmasında iki genç öldü.Demirel'in
Balbalımda bir yazı sonunda uyandım
Dudağıma değen ses
Kalabalık ve kanlı bir mücazatı mı dinliyor
N'için hala göğsüm ağrıyor
Dünyaya özgün değil miydi yoksa bu
Sana kızmıyorum,sen bu kadarsın.Bilmeliydim.Kalbim kırılmadan ayrıldığım tek gece olmadı.Belki anlamadım seni,kim kimi anlamış.Westminster sarayında kanlı bir yazı varmış;Baltaya dokunmayınız.Sen baltayla tırnaklarını kesmeye kalktın.
- 2023 Yılında bir film vizyona girdi, büyük bir fonlanma ile, büyük bir bütçe ile, Adı 'ATATÜRK' ancak yalnız filmin adı "Atatürk" filmdeki şahıs yalnızca bir kurgusal karakter başka hiçbir şey değil!
- Gelin filmin vizyona girmeden önceki sürece bakalım:
Filmin yapımını, ücretlerini "Disney" üstlendi, bir Amerikan
Bir pazartesi günüydü. Günler şu garip günler! Uykumuzun içinde saatleri başlayan günler! Uyandığımız zaman üçte birini arkada bırakmışızdır başlayan günün, kaldı mı üçte ikisi... Yap bakalım hesabını!.. Hey gidi pazartesi hey! Kaldı on saatin. Bir saat kavgaya say, bir saat konuşmaya, iki saat yürümeye, yarım saat düşünmeye koy, yeme içmeye de
"Hiç sevmem kışları" derdi. Neymiş üşürmüş de kalın giymek zorunda kalırmış. "Hahh" dedim içimden. "Yazın da, kışın da mahallenin en pejmürdesi sensin..." Bunları o zamanlarda çok yakın olup da sevemediğim, şimdilerdeyse rahmetli olan canım arkadaşıma söylerken yıl 1995 aralığın 17'siydi.
Şimdiyse 2006 yazının
Çok güzel bir tarihi kurgu romanı. Bosna Savaşını anlatıyor temelde. Ama Hırvatistan Sırbistan Slovenya Karadağ derken bütün Balkanların haritası çıkartılıyor aslında. Balkanlara ilk yerleşen İliryalılardan Bosna savaşına kadar bilinmesi gereken çoğu şey kurgunun içine yedirilmiş. Bosnalıların Bogomil inancı ile müslümanlığın benzerliği sayesinde
"Ben hiçbir şeyi bir yazı parçasına kurban etmeyeceğim, sonunda öldürmek olan hiçbir yasayı tanımıyorum. Herhangi bir makamın bana boyun eğdirmesine izin vermeyeceğim. Siz erkekler, hepiniz ideolojileriniz yüzünden çürümüşsünüz, sizler politika ve etik diyorsunuz, oysa biz kadınlar neyin ne olduğunu hissediyoruz. Vatanın ne demek olduğunu ben de biliyorum, fakat bugün ne anlama geldiğini de biliyorum: Cinayet ve esaret! İnsan bir halkın üyesi olabilir, fakat halkı çıldırdığında kendisinin de çıldırması gerekmez. Sen onlar için bir rakamdan, bir sayıdan ibaretsin, bir alet, anlamsızca ve vicdansızca ölüme gönderilen bir askersin yalnızca, oysa benim için kanlı canlı bir insansın, bu nedenle onlara katılmana izin vermeyeceğim."
Eeee... Şimdi!?
Çok az kitap var bitince "Eee şimdi ne okuyacağım?" dediğim. Sıradaki kitap daha iyi olmalı ki o kitabın içinden çıkabileyim. K&K daha ilk günden gerçekle kurgu arasında kaldığım bir kitap oldu. Zihnimde dönüp durdu, rüyalarıma girdi. Bu sabah elime aldığımda 283 sayfa vardı bitmesine. Kitabın yazı puntosu dikkate
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
.
Tüm iradelerin üzerinde bir hükümle oyun kurulmuş ve unutulmuş olan Kan Ahdi`nin vaatleri gerçekleşmiş ve Noa bedel için geliyordu. Kanlı yoldan sona doğru ilerlerken ‘Sonsuzluktan Doğan’ ile İnyadorva’daki yaşamın sonu ve Korak’ın yok oluşunu getirecek olan bir mücadelenin içerisine girmek üzeredir. Asla var olmamış ve var olmayacak tek yolda
’Benim hayranlığımdan inlerdi şehir/Ben atlara ve uzaklara hayrandım.’
Kitaplar ambalajlarından belli olur. Kapak tasarımı 51 yaşındaki Mario Dilitz’e (Büyük Balık) ait. Bir çocuk elinde acı çektiğini hissetmediği ölü bir balık taşıyarak barbarlığı temsil ediyor olsa gerek.
Daha iyi bir üsluba sahip isimler okudum edebiyatımızda. Ali Hoca olsaydı