Spoiler içerir
Yıl 1959. Elimizdeki kitap içinde yazılanlardan gayri kendine ait bir başka maceranın da ana karakteridir. Fakir Baykurt bu kitabı 28 yaşında yeterli edebi ve toplumsal bilgiye haiz bir vaziyette kaleme almıştır. Kitabı bitirdikten sonra "Yunus Nadi Roman Armağanı Yarışması"na göndermiş ve dokuz kişilik jüriden yedi oy
Falih Rıfkı Atay etkinliği kapsamında yapacağım ikinci incelemem olacak. Etkinlik için Link: ->> #27899814
Babanız Atatürk kitabı ile Atatürk’ü yeniden okumaya var mısınız? Kronolojik biyografi incelemesi yapacağım, biraz uzun olacak ama unuttuğumuz bazı bilgileri hatırlamamıza yardımcı olacak.
KADINLARINMUAYENEVETEDAVİOLMASINAKARŞIÇIKANMEBUSLARLAYUMRUKLAŞIPONLARADÜELLOTEKLİFEDENDOKTORMEBUSEMİNERKULBEY
yıl 1920 sonları...
mondros ateşkes antlaşması sonrasında izmir ve istanbulun işgali sonrası anadolu coğrafyası kelimenin tam anlamıyla yangın
Benim yalnız ülkem...
Sine Ergün’e Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü Brüksel’de görkemli bir törenle verildi
Yaşadığımız tüm haksızlıklara, korkunçluklara, felaketlere karşın arada iyi şeyler, güzel şeyler de oluyor...
Sözünü ettiğim güzellik, genç bir yazarımızın Sine Ergün’ün Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’nü kazanması...
Belçika’nın başkenti
Ne de olsa Türkiye, nüfusunun yüz de 99'u Müslüman olduğu iddia edilen bir ülkeydi. Ortada bunu kanıtlayacak herhangi bir veri olmasa da bu yüzdenin nereden geldiği motosiklet kulüplerinin geçmişine bakılarak anlaşılabilirdi.
İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra, Kaliforniya eyaletindeki Hollister kasabasında bir motosiklet yarışı düzenlenmişti.
Türkiye’deki kavram karmaşalarının bir başka abuk örneği olan kafatasçı. Türkçülük çizgisini severim, Türk kültürünü de benzer şekilde. Türkler tarihin gördüğü önemli milletlerden biridir bence ama Nihal Atsız kafasına ulaşacak kadar da yüceltmek bana akla yatkın gelmiyor. Adamın düşünceleri öylesine uç ki, az biraz ilerleyip köşeyi dönsen karşına
1815 yılında Napolyon Bonapart, Elba Adası’ndaki hapishaneden kaçtı ve Fransa tahtını yeniden ele geçirmek üzere yolculuğuna başladı.
Giderek büyüyen bir ordunun eşliğinde adım adım ilerlerken, kralın resmi yayın organı Le Moniteur Universel (Evrensel Öğretici) Fransızların XVIII. Louis’yi savunarak ölmek için can attıklarını ilan ediyor ve Napolyon’u, "vatan toprağına tecavüz eden eli silahlı, kanun dışı yabancı, gaspçı, hain, musibet, haydut başı, kovulduğu toprakları kirletmeye cüret eden Fransa düşmanı", diye nitelendirip ekliyordu: "Bu onun çılgınlık gösterisi olacak."
Ama neticede kral kaçtı, kimse onun için ölmedi ve Napolyon tek kurşun atmadan tahta oturdu.
Bunun üzerine aynı gazete, "Napolyon'un başkente girdiğini bildiren mutlu haber bir anda herkesin iştirak ettiği kutlamaları tetikledi, herkes birbiriyle kucaklaşıyor, İmparator çok yaşa haykırışları yükseliyor, bütün gözlerden sevinç gözyaşları dökülüyor, herkes Fransa kahramanının geri dönüşünü kutluyor ve Majesteleri İmparator’a en derin bağlılığını bildiriyor", şeklinde haberler yayınlamaya başladı.
Mustafa Kemal'in yüzbaşı rütbesi ile Makedonya'daki 3. Ordu Tatbikatında görev yaptığı sırada İttihat ve Terakki cemiyetine bağlı genç subaylar meşrutiyeti yeniden ilan etmesi için Padişah 2. Abdülhamit'e baskı yapmaya başladılar. İttihat ve Terakki cemiyetine üye olan kişiler ülkenin her tarafından Osmanlı sarayına tehditler
İnsan çoğu kez herşeyin son bulduğu duygusuna kapılıyor, oysa yaşamın sonsuzluğunu algılayabilmek için bile yeterli değil bir insan ömrü.
(Aytaç Doğan / Kanun Resitali eşliğinde)
Birinci kitaptaki destansı havanın yerini toplumcu gerçekçiliğin büsbütün aldığı, yürek çarpıntılarının yerine beynimizi zonklatan bir düşünme eyleminin geçtiği, duygudan çok akıl yanımıza hitap eden bir kitaptı ikincisi. Cumhuriyet’in ilk yıllarında devrin ileri gelenlerinin kanun nizam eşliğinde, hükümet çatısı altında ‘milletin efendisi’ni