Kasvetli bir Ankara sabahına uyanıyorum. Hava, gerçekten soğuğu sevebilen benim gibi insanlar için huzur verici görünüyor. Bu güzel pazar gününe onlarca aktivite sığdırabilirdim, bir sürü plan yapabilirdim ama haftalardır tek düşündüğüm şey ‘’pazar günü Hakan Günday okuyacağım’’ düşüncesi koca bir günümü ayırmak için aslında güzel bir sebep.
Kitabı elime ilk aldığımda farklı bir duyguya kapıldım. Bunun sebebiyse meşhur “Vatan Şairimiz Namık Kemal”di. Hayranı olduğum bir yazardır “Namık Kemal”. Sürgün yıllarında son günlerini yaşarken elinde “Victor Hugo’nun Sefiller” kitabı varmış. Bu kitabı okurken gözlerini yummuş hayata. “Hürriyet Kasidesi” gibi devasa bir şiiri o zamanın
Geceye karışıyor gündüz
huzurlu dalgalar
altına bürülü
sarmaş - dolaş...
Mutluluk nasıl da
sere - serpe kollarındaydı
Öğle uykusunda
şimdi
akşam serinliğinde
nefes alıp - veren
yorgun kaya, ılık...
Yeşil ışıkların soğukluğunda
oynaş mutluluk;
yanında karanlık uçurum
derin sonsuzluk.
Hayatımın en güzel günü
akşamın alacakaranlığında yitik.
Kurumuş, yorgun gözlerinde alev;
ruhun, ermiş taşkın gözyaşı denizi;
aşkın erguvanı akıyor
beyaz köpüklü denizlerde
sakin ve huzur dolu
ve sen
mutluluğun son kararsızlığında
tek başına...
Eser Cemil Meriçin otobiyagrafisi ve onun yaşamını ifade eden bir kronoloji ile başlıyor. Ki eserini okumadan önce Sayın Cemil Meriç hakkında bilgi sahibi olmak gerek. Onu bilmeden tanımadan düşünce dünyasını ve eserinde anlattıklarını anlamak daha doğrusu doğru anlamak zor. Önce O'nu tanımak, tanışmak sonra yavaş yavaş düşünce dünyasına adım
HİÇ GÜZEL ŞEYLER DUYMAYACAKSINIZ!
Kadın açık giyinmiş, hak etti (!)
Kadın tenhada gezdi, hak etti (!)
Kadın gece sokağa çıktı, hak etti (!)
Kadın taksiye yalnız bindi, hak etti (!)
Kadın erkekle yemeğe çıktı, hak etti (!)
"Tabii ki şeffaf bir bluz ya da kıçına kadar çıkan bir mini etek giyen kadının tecavüze uğrama olasılığı daha