Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Karışık salata
Fakat, sonradan garson olmuş bir filozof ya da filozof olmuş bir garsona göre, insanlar karışık salataya benzer."
Sayfa 63
Sağımda karanlık ve sessiz ölüm imgesi; solumda ise Bakkhos şenliklerine yaraşır bir yaşam imgesi: Bir tarafta matem tutan soğuk, kasvetli doğa; diğer tarafta neşe içinde insanlar. Bense çeşitli şekillerde binlerce kez yinelenerek Paris'i dünyanın en eğlenceli ve en felsefi kenti yapan bu apayrı iki manzaranın ortasındaki sınırda, yarısı hoş yarısı iç karartıcı, karışık bir manevi salata hazırlıyordum. Sol müziğin ritmine eşlik ederken, sağ ayağım sanki tabuta girmişti. Gerçekten de bacağım, balolarda sık rastlanan bir kaza eseri, vücudunuzun yarısı salonun nemli sıcağını hissederken, diğer yarısını donduran o hava akımlarından birinin etkisiyle buz kesmişti.
Sayfa 4 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - 1. BasımKitabı okudu
Reklam
Bir planın vardı senin, küçük bir plan,şatafatsız.Bir Ege kasabasına doğru yola çıkmışken tam öğle yemeği vakti geldiğinde durup yol kenarında karışık yeşil salata söyleyip sonra sevdiğin adam ya da kadın salataya bil zeytinyağıyla karıştırırken yeşil öyle delice parlarken tabakta,bir an durup"Hayat Güzel Şey"diye bir an düşünüvermek gibi,mesala.
Sayfa 12
Bir planın vardı senin, küçük bir plan,şatafatsız.Bir Ege kasabasına doğru yola çıkmışken tam öğle yemeği vakti geldiğinde durup yol kenarında karışık yeşil salata söyleyip sonra sevdiğin adam ya da kadın salataya bil zeytinyağıyla karıştırırken yeşil öyle delice parlarken tabakta,bir an durup"Hayat Güzel Şey"diye bir an düşünüvermek gibi,mesala.
CUM’A [YEREL GÜNDEM TOPLANTISI,KONGRE, KONFERANS, MİTİNG]
Cum’a sözcüğü, “toplanma” anlamındaki ج م ع [c-m-’a] kökünden gelir. Dilbilimcilerden A’meş الجمْعة [cum’a], Âsım ve Hicazlı dil bilimciler الجُمُعة [cumu’a] diye okurlar. Cum’a diye okumak Ukayloğulları lehçesine göredir. يوم الجمعة [YEVMU’L-CUM’A] Yevm [gün] ve cem’ [toplanma] sözcüklerinden oluşan yevmu’l-cum’a tamlaması, “toplanma günü,
Berlin' deki evin çevresinde, geniş evlerle dolu sokaklar vardı... ...Parlak cepheli dükkânlar; lahana, havuç, karnabahar ve mısırla tepeleme dolu meyve ve sebze tezgâhları vardı. Bazıları pırasa, mantar, şalgam ve brüksel lahanası; diğerleri de yeşil salata, taze fasulye, kabak ve yabani havuçlarla yığılıydı. Bruno bazen bu tezgâhların karşısında durup gözlerini kapatarak kokularını içine çekmeyi severdi. Karışık kokuların ve hayatın parfümü başını döndürürdü. Ama yeni evin etrafında sokak yoktu. Çevrede dolaşan veya koşan insanlar yoktu; dükkânlar ve meyve, sebze tezgâhları da yoktu. Gözlerini kapattığında etrafındaki her şey boş ve soğuk geldi, sanki dünyanın en ıssız yerindeydi. Hiçliğin ortasında...
Sayfa 15 - Tudem Yayınevi
Reklam
Fakat, sonradan garson olmuş bir filozof ya da filozof olmuş biri garsona göre, insanlar karışık salata ya benzer.
İki hafta sonra tek seferlik “Karışık Salata” ironik ve yergili yorumlar derlemesi sütunu, nükteleri arasında Türkiye’yi öne çıkardı: “Dünya Savaşında İngiliz ‘zaferinin’ son ürünü, erkek bir haşmetli Ankara kedisidir.” “Et suyundan* sonra Türkler şimdi de et yemek istiyorlar.” Esas darbe, ifa siyasetinin iğneli bir eleştirisiyle vuruldu. “Almanya’nın da, Türkler gibi, iyi İtilaf devletleri karşısında yaramaz olacağı korku­su, öncü insanlarımızın kusursuz enternasyonallisi eğitimi göz önüne alındığında, tamamen temelsizdir.” Burada da Naziler, daha geniş Weimar Cumhuriyeti söylemlerinin hem tonunu hem dilini tekrarlamaktaydı.
Sonradan garson olmuş bir filozof ya da filozof olmuş bir garsona göre, insanlar karışık salata ya benzer.
Reklam
Ortaya karışık çoban salata misali...
... Mutsuzluğu sarı bir maske misali yapışmıştı yüzüne, günün birinde döner bıçağını kapıp ortaya karışık bir katliama girişecek gibi bir hali vardı.
Sayfa 17 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Parlak cepheli dükkânlar; lahana, havuç, karnabahar ve mısırla tepeleme dolu meyve ve sebze tezgâhları vardı. Bazıları pırasa, mantar, şalgam ve Brüksel lahanası; diğerleri de yeşil salata, taze fasulye, kabak ve yabani havuçlarla yığılıydı. Bruno bazen bu tezgâhların karşısında durup gözlerini kapatarak kokularını içine çekmeyi severdi. Karışık kokuların ve hayatın parfümü başını döndürürdü.
...pırasa,mantar,şalgam ve Brüksel lahanası;diğerleri de yeşil salata,taze fasulye,kabak ve yabani havuçlarla yığılıydı.Bruno bazen bu tezgâhların karşısında durup gözlerini kapatarak kokularını içine çekmeyi severdi.Karışık kokuların ve hayatın parfümü başını döndürürdü.
Yeşillik varsa huzur da var :)
Bir Ege kasabasına doğru yola çıkmışken, tam öğle yemeği vakti geldiğinde durup yol kenarında karışık yeşil salata söyleyip sonra sevdiğin adam ya da kadın salatayı bol zeytinyağıyla karıştırırken, yeşil öyle delice parlarken tabakta, bir an durup “Hayat güzel şey” diye bir an düşünüvermek…
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.