Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben 12 yaşındaydım karne almıştık... Ablama dedim ki bugün önemli bir gün ama ben karne alamaya gitmek istemiyorum çünkü güzel kıyafetim yok ve forma giymeyecegiz bugün. O hazırladı beni güzelce giydim gittim. Sonra tahmin ettiğim gibi oldu, bu sefer bana yakındı hep benimle ilgilendi ve elimi tuttu. Çıkışta öteki elimdeki karneyi düşürmüşüm ben ...
Bir ülke düşünün, özel okulların bir kısmı öğrenciye farklı karne veriyor, bakanlığa başka karne gönderiyor bilmem ne sınavlarında notların etkisi olacak diye. Sahtekarlık da orada başlıyor ve siz göz yumuyorsunuz buna, sınavda üç not öne geçecek diye. O çocuk mezun olunca başkalarını kandıracak emin olun.
Reklam
Karne İnsan iki kişiyi sevebilir mi Onunla aşkımız,o diyorum ona, Bir kez söylenmiş ve istense de, Bir daha geri alınamaz Kırıcı sözler gibiydi Tartışıp dururduk yollarda Hızla çevirirdi başını Çiçek açısı gibi bakardı Seğirtir karşı kaldırıma
Bak, ilkokul talebesi kalbimden Yine karne parası istiyorlar Bir gecekonduda oturuyor kalbim oysa
Didem Madak
Didem Madak
Sesler, savaş ve karne günlerinin çok öncesine uzanan yoksulluk ve mahrumiyet mirasını bugüne taşıyordu; ebedi bir karanlığın içine, “bir zamanlar”a dalarak, vaktiyle yaşanan zevkleri ve zahmetleri, alışkanlıkları ve maharetleri sayıp döküyorlardı
Pdf
Savaşın olduğu hiçbir coğrafya diğerinden daha iyi durumda değil
Sadece merkez yıkılmış, dükkânlar evlere taşınmıştı. Mahrumiyetin derecesini gösteren bir görüntü: havanın erken karardığı bir gün, sokaktaki tek aydınlık pencere- nin önündeki küçük tezgâhta, selofan torbaların içinde pırıl pırıl parlayan üzeri beyaz pudraşekeri kaplı oval, pembe şekerler. Onlara elimizi bile süremezdik, karne gerekiyordu.
Reklam
Bak, ilkokul talebesi kalbimden Yine karne parası istiyorlar Bir gecekonduda oturuyor kalbim oysa Yağmur yağdıkça Bir gecekondunun damı gibi içine doğru ağlıyor
Sayfa 43
“Not ahlakla eşit hale gelmiştir. Ne yazık ki iyi notla iyi davranış, kötü notla kötü davranış arasında büyük bir ilişki kurulmuştur… Böylece, not sembolik olarak bilginin yerine geçen, öğrenme bedeli olur. Karne eğitimden daha önemlidir. “
Kendi karneni kendin yazacaksın önce. Etraf zaten karne yazma hususunda çok çalışkan. Sana iyi ya da kötü not vermek konusunda herkes telaşlı. Ama önce sen yaparsan, sınıfı geçtiğinde de kaldığında da, çok büyük şaşkınlıklar yaşamazsın. Hazırlıklı olacaksın.
Annem ve babam not konularında diğer ebeveynlerden tamamen farklıdırlar;
Karne notlarının iyi ya da kötü olmasına asla kafayı takmazlar. Onların tek derdi benim sağlıklı olmam, kötü davranışlar sergilememem ve eğlenmem. Eğer bu üçü yolundaysa gerisi kendiliğinden gelir, diye düşünüyorlar.
Sayfa 26
Reklam
Dünyayı kavuran ateşin uzağında kalmayı başarmak pahalıya mal oluyordu hükümete. Evlerde kadınlar sonu hiç gelmeyen nakarat halinde pahalılıktan şikayet etmekteydiler. Ankara'nın memurları bile bu kadar sıkıntı içindeyseler kimbilir yoksul Anadolu insanı ne durumdaydı. Devlet, memurunu kısmen koruyabilmenin gayreti içinde, Sümerbank mamullerini ve şekeri daha ucuza satıyordu onlara. Karaborsayı ve istifçiliği önlemek için karne sistemi getirildiğinden, nüfus cüzdanlarının içi damgalarla dopdoluydu. Tüm tedbirlere rağmen karaborsayı önlemek mümkün olamamıştı. Sürüyle açıkgöz, harp zengini olarak köşe dönerken, halk birçok ihtiyaç maddesini bulamamaktan, kuru ekmekle, tahılla karnını doyurmaktan ve pahalılıktan dolayı kızgın ve bezgindi. Hayati bir hedefe, ülkesini savaşa sokmamaya odaklanmış Milli Şef'e ise halkın şikâyetlerini iletmek mümkün olmuyordu. Ateşin ta en içinden geçerek gelmiş, savaş cehennemine bizzat tanık olmuş bir adam için, bu hedefin dışında her şey ikincil kalıyordu.
uygulama akışı şu an karne haftası lise son sınıfı gibi, ortalıkta tek tük kullanıcı var.. :D
Düşük bir karne notundan daha vahim olan şey çocuğun sevgiye aç kalmasıdır ki buna bir karne verilmediği için çoğu zaman fark edilmez bile !
Sayfa 162Kitabı okudu
Birden ortaokul müdürümüzün, karne günü yaptığı bitmeyen konuşmayı hatırlıyorum. Biz güneşten kavrulurken uzadıkça uzayan, işkenceye dönüşen o gereksiz konuşmayı. Her şey daha da saçma geliyor.
Sonunda, çalışkan olmanın kötü bir şey olduğuna karar verildi. İnsan sonunda kendisini, sınıf birincisi olmak gibi aşağılık bir tutkuya kaptırıyordu. Bir karne, sınıf ikincisi olursa, dünya başına yıkılmış gibi oluyor, günlerce sapsarı bir suratla, kimseyle konuşmadan dolaşıyordu. Üstelik arkadaşları çalışkan olmadığı için, derdini anlayacak, onunla paylaşacak biri bulunmuyordu; yalnız kalıyordu. İnsanla alay ediliyordu. Hayatta başarı kazanan bütün insanların, okul yılları başarısız geçmişti. Çalışkan olmak, ilerisi için kötü bir işaretti. Böyle insanlar para kazanamaz, kadınlarla ilişkide başarıya ulaşamazdı. En kötüsü, hayatın dışında kalırdı. İnsanların ıstıraplarına yabancı olurdu. Hiçbir zaman gerçekleri göremezdi.
Sayfa 434 - İletişimKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.