Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep Merdan

Zeynep Merdan
@kesfsever
Keşfsever ‏ז #KendilikCesareti
42 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
Güzel Yalnız*
“Çevreye belli bir aşinalık sağladıktan sonra Paris’in 16. Kısmında Götebourg sokağı 15 numaralı apartmanda kapalı kapılar ardında birkaç kitabımla baş başa kalmıştım. İki şey dışında her şey benden ayrılmış veya ben onları terk etmiştim. Herkes ve her şey bende bitmişti. Bu iki şeyden biri Mevlana’nın mesnevisi, diğeri ise yalnızlığımdı.”
Sayfa 135
Reklam
Gazzâli, Mişkâtu'l-Envâr'ın önsözünde söylüyor:
"Artık bundan fazlasını söylemeyem. Dediklerimden hala bir şey anlamadıysan kardeşim sen bu kitabı okumayı bırak"
Sayfa 43
Kısa Ömürlü Kraliçeler
Doğadan güzellikle narinliğin bir arada bulunuşunun verdiği büyülenmeyi örnek alarak, güç kazanabilmek için güzelliğin hâkimiyetinden başka bir şey tanımayan kadınlar; aklın zenginleştireceği doğuştan haklarından feragat eder ve eşitlikten kaynaklanan saygın hazlara ulaşmak için emek sarf etmek yerine, kısa ömürlü kraliçeler olarak yaşamayı seçerler.
Sayfa 86

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendimden Başkası Olmak İstemiyorum*
"Oedupis haykırır; İğrenç de olsa bırak her şey açığa çıksın! Değersiz de olsa yaşamımın gizini çözmeliyim. (...) Kendimden başkası olmak istemiyorum, nasıl doğmuşsam öyle kim olduğumu bulacağım."
Sayfa 15 - İletişim Yayınları
Reklam
Sahte benlik
“Susan Griffin, kadınların dayanabilecekleri hiçbir özgün gerçeklik gelenekleri olmadığı için onların ancak sahte benliklere öykünebildiklerini söyler: Kimdir bu sahte benlik? Kadının pornografik bir nesne olduğu fikridir. Kadını kişiliğinden arındırmayı öğrendik. Köle düzeninde yaşayan kadınlar ve erkekler gibi biz de olmadığımız gibi görünme konusunda uzmanlaştık”
Sayfa 262 - İletişim Yayınları
"Ah! Senin hayatta hiçbir zaman amacın olmadı. Yalnızca heveslerin vardı."
Kaba Oyalanmalar
"Kendimi çok yakın hissettiğim hareketlerinden ve teninden sızan bir ışık, bana dünyanın gitmem gereken merkezinin onun yanı olduğunu hatırlatıyordu. Geri kalan yerler, kişiler, meşgaleler kaba oyalanmalardan başka bir şey değildi."
Sayfa 264Kitabı okudu
"Bay Rochester guruluylu, alaycıydı, her tür bayağılık karşısında acımasızdı, ruhunun derinliklerinde bana gösterdiği kibarlığın, birçok kişiye gösterdiği adaletsiz kabalıkla dengelendiğini biliyordum."
Sayfa 299Kitabı okudu
Kalpler, kırdıkları kalplere muhakkak uğrarlar. Cinayet mahalline geri dönen katiller gibi...
Reklam
Kendilik
"Kendilik bir sanat eseridir. Yaratılması gereken, insanın adeta kendi önünde duran bir sanat eseridir. İnsan kendisine ancak yaşamının sonunda, öldüğü an ulaşacaktır. (...)bütün yaşamını heykeltıraş gibi şekillendirebildiği ve onu hatıranın parlaklığıyla insanların hafızasında ölümsüz kılacak bir sanat eseri gibi düzenleyebildiği an, işte hedef budur, ancak o zaman kendinizi yaratırsınız. İnsan kendi kendini yaratır."
Sayfa 140Kitabı okudu
"İnsan ancak kendine daimi bir dikkat göstererek temin eder, kendi ruhunun selametini" Musonius Rufus (MS 25 - MS 95)
Kalbin Şiddeti
"Kalpler, kırdıkları kalplere muhakkak uğrarlar. Cinayet mahalline geri dönen katiller gibi."
"İnsanın karakteri kaderidir."
Sayfa 24
"Zira aptallar mecazi sözlerin altında saklandıklarını Düşündükleri her anlama çok şaşırıp hayranlık duyar, Kulaklarına yumuşakça dokunabilen Ve çekici bir sesle süslü olan sözlerin gerçek olduğunu düşünürler."
Sayfa 50 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
"Ne yapayım kardeşçiğim, aşk bana gelmiyordu; ben de Muhammed'in dağa gitmesi gibi aşka gittim."
Sayfa 137 - Milli Eğitim Basımevi, 1991
Reklam
"Bayan Ingram gösterişliydi ama samimi değildi. Güzeldi, bir sürü parlak yeteneği vardı ama zihni zayıftı, kalbi karakteri gereği çoraktı. (...) Özgün değildi; kitaplardan okuduğu kulağa hoş gelen sözleri tekrarlıyordu, hiçbir zaman kendisine has bir fikir öne sürmezdi, zaten böyle bir fikri de olmazdı."
Sayfa 373Kitabı okudu
Kendinin Sınırında: Julia Kristeva
Kristeva, Beauvoir’ın tek kadınların tekil deneyimlerinden bahsettiğini işaret ederek kadınların tekil deneyimlerini ve bu deneyimleri paylaşmasının gerektiğinin önemini vurguluyor. Bunun için de Hélène Cixous, Luce Irıgaray’la birlikte kadının kendini ve deneyimini yazıya getirmesini amaç edinen dişil yazı (écriture féminine) çalışmalarının içinde bulunuyor. Tüm bunlardan hareketle kadınlara iki var olma biçimi öneriyor: hak ve eşitlikler mücadelesini sürdürmek ve bütün insanların tekilleşerek özgürleşip, yaratıcılıklarının ardına düşmek. Kristeva, kadının cinselliği muammasının Beauvoir’la aşkınlaştığını ve politik bir açıklığa dönüştüğünü Beauvor’ın meşhur mottosu: “Biz kadın doğarız ama ben kadın olurum diyeceğiz” sözüyle temellendiriyor. Kristeva, Beauvoir’ın kadının ve kadınlığın biyolojiyle tanımlanmasından ve onu nesne olarak görmekte ısrar eden ataerkil bakışa rağmen kadını nesne düzeyinden özne düzeyine yükseltmek için doğru zamanda olunduğunu ekliyor. Beauvoir, toplumun genç kızlara empoze ettiği kendini kontrol duygusunun onların kendiliğindenliğini öldürdüğünü söyleyerek, kendilik sınırına yaklaşmak isteyen kadınları böyle ikaz ediyordu: “Kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur.” Şifayı başkasından ummak, daha da derinden yaralanmanın en acı verici yolu değil midir?
Sayfa 38
"İnsanın kendisine duyduğu sevgisi ve kendi içe dalışı olmazsa, başka bireyi kendi yarısıyla veya kendi yarısını o bireyle karıştırma riski doğar."
"Kalplere asıl mutsuzluk sızısı veren şey... Sarışın Inge'nin, kendilerini olduklarından da Avrupalı hissetmek için çırpınarak saçlarını sarıya boyayan, kaşlarını yolan ve butik butik gezip kıyafet seçen sosyete kadınlarına, ten renginin ve ırk yapısının da ne yazık ki kolay telafi edilemeyecek önemli bir eksiklik olduğunu hatırlatmasıydı."
Tanımlamak, İndirgemektir
"Eksiksiz hakikat yoktur; Bütün hakikatler yarı-hakikattir; Onları eksiksiz hakikat olarak ele almak her şeyi alt üst eder.” Alfred North Whitehead