Genel parçasaldan; olumlu olumsuzdan; dolaysız dolaylıdan daha üstündür. Bu söylenilenlerden şu sonuç çıkan algı gerçek bilimi sağlayamaz. Çünkü, algı sadece tek tek olanı vermektedir, oysa bilginin asıl nesnesi genel olandır. En doğru bir kanı bile bilgi değildir. Çünkü bilgi zorunluluk karakteri taşır ve değişikliğe uğramaz. Oysa kanı kesin değildir ve nesnesi kadar değişkendir.
"Ne zaman birisi belirli bir alanda tam bilgi sahibi olmadığını belirterek konuya girse, hemen ardından o alandaki kesin kanaatini belirtecek demektir.”
Ne istediğini hiçbir zaman bilememişti, ama umutsuzca peşinden koştuğu bir şeyi istemişti. Şimdi açıkça ve kesin olarak biliyordu ki, sahip olması gereken güzellik, bilgi ve sevgiydi.
“Ne zaman birisi belirli bir alanda tam bilgi sahibi olmadığını belirterek konuya girse, hemen ardından o alandaki kesin kanaatini belirtecek demektir.”
1438. Ebû Hureyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim. Beni zikrettiği zaman onunla beraberim. Eğer beni yalnız başına anarsa, ben de onu yalnız anarım. Şayet beni bir toplulukla beraber anarsa, ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım.”
Buhârî, Tevhîd 15; Müslim, Zikir 2, 19, 50; Tevbe 1.Ayrıca bk.Tirmizî, Daavât 131; İbni Mâce, Edeb 58.
...
“Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim” ifadesiyle âlemlerin Rabbi, kulunun kendisi hakkındaki inancına ve kanaatine büyük önem verdiğini söylüyor. Hadîs-i şerîfteki “zan” sözü, kesin bilgi anlamındadır. Buna göre hadisin mânası, eğer kulum kendisine iyi davranacağıma, onu rahmetimle kuşatacağıma, vadettiğim lutufları kendisine ihsan edeceğime gönülden inanıyorsa ve bu konuda hiçbir şüphesi yoksa, o beklediklerini aynen görecektir. Benden bir şey isterse kendisine mutlaka vereceğim; dua ederse duasını kabul edeceğim, demektir. Buna hüsnüzan denmektedir. Resûlullah Efendimiz “Her biriniz (başka şekilde değil) ancak Allah’a hüsnüzan ederek ölsün” buyurmaktadır.
Hunların Türk olduğu çok açıktır. Bunu Gök Türkleri anlatan Çin kaynaklarının verdiği bilgilerle doğrudan açıklayabiliriz. Hunlarla ilgili bu tartışmalı konuda bugünkü iddia şudur: "Hunlar Moğol'dur." Ancak onlar Moğol değildir. Zaten Hunlar zamanında Moğolların ataları hakkında net bilgi elimizde yoktur. Bozkırların ilk imparatorluğu olan Hunların atalarını 259'lara 270'lere götürmemiz mümkündür. Bu dönemin kaynakları, kaplumbağa kabukları, kemikler, bambu veya ipek üzerine yazılarda vardır. Ama bunun dışında çok kesin bilgi yoktur. 1500 yılı geçen süreden sonra Hun tarihini MÖ 315'ten itibaren açık bir şekilde öğrenebiliriz. Bulunan kayıtlardan, çizilen insan tiplerinden Hunların Türk oldukları da anlaşılmıştır. Zaten daha sonraki kaynaklar Gök Türkleri, Uygurları, Kangıları ve diğer Türk boylarını anlatırken Hunlara atıf yapmaktadır. Onların Türk olduğunu açıkça yazmaktadır.
Yarım yamalak bilgi insanı her zaman yanlış yapmaya sürükler. Varsayımlar kötü sonuçlar doğurabilir. Bir şey söyleyebilmek için insanın önce neyin, ne zaman ve nasıl olduğuna ilişkin kesin bir görüşü olmalı, sonra bunun üzerinde iyice düşünmeli...
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Bilmek, öğrenmek benim için öyle büyük, öyle olağanüstü bir zevktir ki! Kesin bir bilgi edinmeyi her şeyden üstün tutmuşumdur, ömür boyu. Ama her şeyden üstün.
Dünya adını verdiğimiz gezegene hoşgeldiniz... Mavi renk nitrojenli göğünde, su okyanuslarında, serin ormanlarında ve meralarında cıvıl cıvıl hayat kaynadığı kesin olan yerküremize hoşgeldiniz. Kozmik perspektifte, daha önce de belirttiğimiz gibi güzel ve enderdir bu gezegen. Hatta şimdilik tektir diyebiliriz. Uzayda ve zaman içinde yaptığımız yolculukta, Kozmos maddesinin kesinlikle canlıya dönüştüğü yer olarak şimdilik yalnızca Dünya’mızı gösterebiliriz. Böylesi dünyalar uzayda serpiştirilmiş olarak herhalde vardır. O dünyalar için yapacağımız araştırmaları, bir milyon yıl boyunca türümüzün erkek ve kadınlarının çabalarıyla oluşturduğu bilgi birikimine dayanarak dünyamızda başlatacağız. Zekâ pırıltısı saçan insanların bilgi peşinde koştukları ve bilimsel araştırmalara değer verilen bir dönemde dünyaya gelme mutluluğuna sahip insanlardanız. Yapı harcı yıldızdan olan ve Dünya adını verdiğimiz bir yerkürede yaşayan bizler, şimdi de yuvamızın derinliklerine doğru keşif yolculuğuna çıkıyoruz.