Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Nefis her zaman doğru yolda olamaz.Ve her zaman güçlüklerle mücadele edemez.O,şu veya bu gibi haller karşısında bazen zaafa düşebilir. Çünkü,"İnsan zayıf yaratıldı"(Nisa 28). Allah kullarının bu zaafını bildiği için ayaklarının takıldığı anları müsamaha ile karşılar,tövbelerini kabul eder.Yeter ki isyanda ısrar etmesinler. "Allah işini güzel yapanları sever.Onlar çirkin bir şey yaptıkları veya kendilerine kötülük ettikleri zaman Allah’ı hatırlarlar da hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler.Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki?Onlar,yaptıklarında bile bile ısrar etmezler. (Al-i İmran 134-135)
Sayfa 13
Reklam
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
_Aristo, uçan kuyruklu yıldızlar için “keçi yavruları” demiştir. Aristoteles'in bu ateş toplarına niçin keçi dediğine şaşırmaktansa konuyu irdelemek daha uygun olacak. (Eski çağ'da Arabacı takımyıldızındaki iki yıldıza, oğlaklar(capella-keçi yavruları) denmiştir. Eski insanlar, kuyruklu yıldızlar hakkında pek bilgileri olmadığından,
Reklam
Vera ile ilgili bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim. 1961'de Bakü'ye gitmek için Moskova'da Nâzım'ın evine geldim. Yol param olmadığı için Nâzım'dan 50 ruble para istedim. Nâzım'ın bütün parası Vera'da olduğundan, para almak üzere evin diğer odasında bizi sürekli dinleyen Vera'nın yanına gitti. Ve uzun süre
Neden Hindistan’da bu kadar çok yoksulluk var?
Yoksulluğun oluş nedeni bu ülkenin son derece ahmakça davranmış oluşu. Başka hiç kimse sorumlu değildir bundan. Bundan siz sorumlusunuz. Ama bu ahmakça davranışı o kadar asırdır sergiliyorsunuz ki, yalnız aynı şekilde davranmaya devam etmekle kalmıyor, bundan gurur bile duyuyorsunuz. Bu ülke orantısız bir hayat yaşamaya karar verdi. Bu ülke hayat
Ayten Teyze'nin Bakkaliyesi Her yanı ahşap , hüzzam gıcırdayan minik kulübe Önünde iskemle ve baston, yanında ekmek ve Mushaf Raflarda eski zamanların tüm ihtiyaçları halka halka Sanki zikre tutulmuş pirinçle yağ, Ayten teyze kenarda Pasparlaktı elleri, sabah güneşi karşılar gibi Her çocuğa ayrı makamda gülümserdi Şekerli gülerdi mesela naneli, kolonyalı,bazen mendilli Çorap vermezdi kimsenin ayaklarına bakmadığından Ayten Teyze veresiye tutmazdı, hatıraları vardı Olursa verirsin, olmazsa da sabret derdi Zaten bugün vardık yarın yok kim kalmış ki İşte bundan annemle çok iyi geçinirdi
"Trabzon'da bir Hacı İlyas efendi var. Tüccarlık yapıyor, zengin, dinine düşkün, tefecilik de yapıyor! Ha, evet, yani yüksek faizle borç veriyor... Bu adamın inkılaplara karşı olmasını biraz anlıyorum... Ama ya sizin aile? Tabii, ben onlar inkılaplara karşılar demiyorum, yapılan şeyleri sevinçle karşıladıklarını biliyorum. Ama görüyorum ki, gene de bütün bu yapılanlara biraz da şüpheyle karşılıyorlarmış gibiler... Ya da yeterince heyecanlı değiller! Oysa düşünüyorum ki, şehirlerde oturan zenginler, yani Avrupa'yı bilen zenginler, anlatabiliyor muyum, yani iyi zenginler inkılapları benimsemeli. Ama onlar heyecanlı gözükmüyor. Cahil halk zaten bir şey bilmiyor. O zaman Ayşe, peki kim, kim inkılapları ileri götürecek? Hep biz memurlar mı, hep Trabzon'da heyecanıyla alay ettiği benim zavallı babam mı? Öğrenci yurdunda, müzikten hoşlandığı, elinde bu gülünç kutuyla dolaştığı için alay edilen ben mi? Üstelik artık memurlar da bu kaba saba zenginlere özeniyor, onlar gibi olmak istiyorlar. Peki, sen ne düşünüyorsun?"
Sayfa 275 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.