Anne-Baba ve Çocuklar
“Yeni nesillere akılcı bir terbiye verme meselesi...”
Snelman ile arkadaşları Finlandiya’yı uyandırmak için bütün ümitlerini buna
bağlamışlardı. Gençlik meselesi Snelman’ın en sevdiği bir konu ve aynı
zamanda kendisinin en hassas ve ıstırap duyduğu meselesiydi.
Snelman kimi zaman gençleri yüzlerine karşı azarlıyor
“ Kimse halinden memnun değil.. Kalplerde hep ‘neden ben ?’ , dillerde hep ‘keşke’…Oysa durum çok basit. Bil ki kimsenin hayatı dört dörtlük değil.Mesele kabullenebilmekte. “Men amene bi’l- kader, emine min’el keder” diyor. Türkçesi ; Kadere iman eden, kederden kurtulur.
Anlamadım diyene, Nietzsche söylesin; desin ki “Amor Fati”, yani “kaderini sev.” Türkçe’de tam karşılığı olmayan muhteşem bir kelime var : ‘Mukadderat.’ Bu kelimeyi kalbinize gömmenizi tavsiye ederim. Yoksa keşkeler, nedenler denizinde boğuluyor insan.”
Bilhassa Büyük Muharebeden sonra bütün dünyada bir garip uyanıklık oldu.
Şimdi insanlar artık sizin zamanınızın insanları değil. Gözlerin açılması emelleri, hırsları artırdı. Kimse artık kendi halinden memnun olmuyor. Bu cereyan neticesinde eski ahlak kaidelerinin yıkılıp değişmemesine nasıl imkan görürsünüz.
Şimdi insanlar, artık sizin zamanınızın insanları değil. Gözlerin açılması emelleri, hırsları artırdı. Kimse artık kendi halinden memnun olmuyor. Bu cereyan neticesinde eski ahlâk kaidelerinin yıkılıp değişmemesine nasıl imkân görürsünüz.
Şimdi insanlar, artık sizin zamanınızın insanları değil... Gözlerin açılması emelleri, hırsları artırdı. Kimse artık kendi halinden memnun olmuyor. Bu cereyan neticesinde eski ahlâk kaidelerinin yıkılıp değişmemesine nasıl imkân görürsünüz?
Biri her gün işe gitmek zorunda olduğuna, saat beşe kadar oturmak zorunda olduğuna üzülüyor, ama diğeri böyle bir mutluluğu olmadığından derin derin iç çekiyor...
Muoth bir ara demişti ki, kuşkusuz şakadan söylemişti bunu, gençlik yaşamın en çetin dönemlerinden biridir, bütün yaşlılar gençlerden çokluk daha şen, halinden daha memnun kimselerdir. Babam güldü bunu duyunca, sonra da düşünceli düşünceli şöyle söyledi: “Biz yaşlılara sorarsan kuşkusuz tersini söyleriz bunun. Ama senin dostunun konuşmasında yine
Çocukluğumda ne kadar rahattım. İçimde iki, üç kişi birden konuşmazdı.
Bir tek kişiydim ve sadece kendi yaşantımdan haberdardım.
Sonra herkes bana neyin iyi neyin kötü olduğunu söylemeye başladı.
Konuk geldiği zaman, Niçin konuşmuyorsun, bak sana adını
soruyorlar! derken; yarım saat sonra, Küçükler çok
Yamak aşçı olmak ister.Aşçı,aşçıbaşı olmak, şakirt de kâtip olmak, kâtip ise paşa olmak ister.Paşaların istediği de vezir olmaktır.Kısacası herkesin istediği,bir şey olmak,olabilmek!